Toplumlarda seçimler, gelecekle ilgili yeni umutların arayışını ve yaşanılır yeni bir yaşamın olanakların temin edebilmek için kullandıkları önemli araçlardan biridir. Bu araçları istenilir bir serbesti ile yapabilmesi için seçenekler bölümü epeyce geniş tutulan imkanlara sahip olmalıdırlar. Bahsi edilen imkanları yakalayabilmesi içinde toplum, donanımlı ve öngörüsü gelişkin bir maziye ve kudrete sahip olması gerekir.

    Bu şekli ile Türkiye'deki toplum mevzilenmesine baktığımızda epeyce fakatlar, amalar ve acabalar birbirlerini kovalar. Türk - İslam homojenliğine zorlanan toplum, empati refleksini ayaklar altına alarak herkesi ister istemez farklı kulvarlarda yürümeye neden oluyor. Bu sebep tek başına olsa bile toplumsal düşünebilme, birlikte güç olabilme manevrasını zayıflatıyor. Bu fay hattı üzerinde örgütlenen siyasal organizasyonlar;  toplumda yaşayan insanların seçenekler hanesindeki tercihlerini hem kısıtlıyor ve hem de çoğalmalarına da olanak bırakmıyor.

   En garip olanı ise toplum bu fay hatlarına tutunup yürüyen genel durumu kanıksamış olmasıdır. Üreten, geliştiren ve sorgulayan özelliklerini cılız yürütüyor olmasıdır. Yani toplum tepeden itibaren kendini formatlamalıdır!.. Farklılıkları, değişiklilikleri ve ayrışıklılıkları ile insanlar bölüşüme-üleşime gelmiyorsa bu durum devam edecektir. Baksanıza yirmi yıl, altmış yıl doksan yıl ayni fay hattını tutan partilerin hala iktidar arayışında olmaları nasıl izah edilecek. Bir de 'demokrasi teamüllerini' tekrarlayıp ama uygulamayan durumları da orta iken. Yani her siyasal organizasyon kendini doğruları savunmada ve yapmada-güzellikleri yaratmada ve yapmada tek seçenek olarak sunuyor ve kabullenmesini istiyor. Onun dışındaki her tercih anlatılmaz kelimelerle tarif edilen belalılar olarak gösteriliyor ya da görülmesini istiyor..

    Burada belki kişisel, toplumsal ve siyasal ahlakı tartışmak gerekiyor. Toplumsal ahlak, bilinen doğrular, herkes için olan güzellikler ve 'bir ağaç gibi tek ve hür bir orman gibi kardeşçe' anlayışında bir meziyete sahiplik eder ve gelişirse; bunlardan uzaklaşan kişisel ve siyasal ahlak tercihlilerini kusacak ve rahatlayacaktır. Yok başaramıyorsa kişisel ve siyasal ahlak tercihlilerinin peşinde her dönem tekrarlanan seçimleri yapıp dururuz.

    Ve yine bir seçim olacak herkes yukarıda izah edildiği fay hatlarındaki biçimlenmelerin istemleri doğrultusunda bir uğraş verecektir. İşte bu amaç olmamalı. Farklı ve yeni bir düşünce yaratılmalı. Elbette kazanımlar öncenlemeli ama klasik siyasi tercihler-DURUŞLAR  ya da insan için değil İNSANLIK için olmalıdır.