(VAN) Yerine kayyum atanan Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Abdullah Zeydan, "Bizler hem eş başkanlar olarak, hem belediye meclisi olarak yerel seçimlerde halkımızın büyük bir teveccühüyle seçildik, bu gerçeği hiçbir kumpas, hiçbir siyasi darbe değiştirmeyecektir. Van halkı demokratik hakkını kullanarak seçimlerde bizi 5 yıllığına hizmetkarı olarak seçmiştir. Bizler de bu 5 yıl boyunca halkımızın emrinde bize oy veren, vermeyen herkesin emrinde halkımızın hakkını, hukukunu iradesini koruyarak görevimize devam edeceğiz" dedi.
Yerine kayyum atanan Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Abdullah Zeydan, "Bizler hem eş başkanlar olarak, hem belediye meclisi olarak yerel seçimlerde halkımızın büyük bir teveccühüyle seçildik, bu gerçeği hiçbir kumpas, hiçbir siyasi darbe değiştirmeyecektir. Van halkı demokratik hakkını kullanarak seçimlerde bizi 5 yıllığına hizmetkarı olarak seçmiştir. Bizler de bu 5 yıl boyunca halkımızın emrinde bize oy veren, vermeyen herkesin emrinde halkımızın hakkını, hukukunu iradesini koruyarak görevimize devam edeceğiz" dedi.
DEM Partili Van Büyükşehir Belediyesi Meclis üyeleri "kayyum” gündemiyle KESK Şubeler Platformu'nda bir araya geldi. toplandı. Yerlerine kayyum atanan belediye eş başkanları Neslihan Şedal ve Abdullah Zeydan, her koşulda halka hizmet etmeyi sürdüreceklerini vurguladı. Zeydan ve Şedal başkanlığında yapılan toplantıda, kayyumun iptal ettiği projeler masaya yatırıldı.
Toplantıda konuşan Abdullah Zeydan, şunları söyledi:
"Her ne kadar hukuksuz bir yargı kararıyla siyasi bir darbeyle iktidarın halkın iradesine çökerek kayyum gaspına başvurması bizim belediye eş başkanları olarak, belediye meclisi olarak görevimizin bittiği anlamına gelmiyor. Bizler hem eş başkanlar olarak, hem belediye meclisi olarak 31 Mart 2024 seçimlerinde halkımızın büyük bir teveccühüyle seçilmiş eş başkanlar ve büyükşehir belediye meclisiyiz. Bu gerçeği hiçbir kumpas, hiçbir siyasi darbe değiştirmeyecektir. Van halkı demokratik hakkını kullanarak seçimlerde bizi 5 yıllığına hizmetkarı olarak seçmiştir. Bizler de bu 5 yıl boyunca halkımızın emrinde bize oy veren, vermeyen herkesin emrinde halkımızın hakkını, hukukunu iradesini koruyarak görevimize devam edeceğiz. Bunu yaparken de demokratik hakkını kullanan, kendi iradesini demokrasiyi, adaleti sahiplenen başta 80 yaşındaki annelerimiz olmak üzere kadınlar, gençler belediye eş başkanımız, eş başkanlarımız, milletvekillerimiz darp edilerek ağır işkenceler halkın iradesini gasp ettiler. Ve bütün Dünya o iradenin Polis jopuyla, gaz fişekleriyle, plastik mermileriyle halka ait bir binanın kapı penceresi kırılarak gasp edildiğine şahit oldu. Van halkının görkemli bir şekilde kendi iradesini ve sadece kendi iradesinin değil aslında Türkiye'de yaşayan 85 milyon halkın iradesini ve onurunu o işkenceye rağmen koruduğunu Van halkı bütün dünyaya gösterdi. Bizler halkımıza minnettarız. Ve bizler halkımızın hizmetkarları olarak bu kayyum hırsızlık, yolsuzluk ve gasp darbe düzeninin karşısında halkımızın iradesini ve hakkını koruyacağımızın sözünü yeniliyoruz. Onun için burada bir belediye meclisi olarak yine görevimizin başında olduğumuzu denetim yönetim kabiliyetimizi her an yine sürdüreceğimizi kamuoyunun bilgisine sunmak istiyoruz.
Kayyum düzenini bir hırsızlık ve yolsuzluk düzeni olduğunu hep söylemiştik. Zaten ilk İndirdikleri pankartta kendi dönemlerinin borcu ve kendi dönemlerinde ortaya çıkan yolsuzluğun bir tablosuna indirdiler. Ve bizim aslında VOTAŞ yolsuzluğu başta olmak üzere 4 ay önce suç duyurusunda bulunmamıza rağmen bu birçok yolsuzluğun hesabını vermelerini beklerken bunlar yeni yolsuzlukları yapmak için yeniden halkın iradesine çöktüler. Biz buna fırsat vermeyeceğiz değerli arkadaşlar. Biz fitil fitil onların burunlarından çıkaracağız. Öyle ellerini, kollarını sallayarak gelip bu halkın malını, mülküne çökme dönemi bitmiştir. Her yerde onların teşhir edeceğiz. Her yerde bu halkın her kuruşunu hesabını onlardan soracağız."
“Tarihi bir dönemden geçiyoruz”
Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Neslihan Şedal ise şöyle konuştu:
“Hakikaten tarihi bir süreçten geçiyoruz. Belki her dönem bu cümleyi kullandık ama gerçekten tarihi bir dönemden geçiyoruz. Bunun aslında şu an bu mekanda oluşumuz bile halkın kurumlarının yani yerel yöneticilik açısından yeniden katılımcılığı açmak, yeniden burada bulunmanın aslında halkın sorunlarını, ihtiyaçlarını bu kurumlarda da çözebilmek olduğunu göstermek bizim alternatifsiz olmadığımızda göstermiş oluyor. Karar ne kadar kararlı olduğumuzu da göstermiş oluyor. Elbette ki bizler yeni şahit oluyoruz iktidarın saldırılarına ulus devlet aklının saldırılarına yeni maruz kalmıyoruz. 100 yıllık bir politika hep bunu ifade ediyoruz. 100 yıllık bir aklın saldırılarına maruz kaldığımızı her dönemde ifade ediyoruz. Bir yok etme, bir soykırım politikası, bir asimilasyon politikası, bir halkı ortadan kaldırmanın politikası olarak kayyumlar değerlendiriyoruz ancak biliyoruz ki iktidarın da aslında kayyum politikasını bu soykırım inkar ve imha politikalarının sistematik bir şekilde hayata geçirmenin son üç dönemlik bir versiyonu olduğunu net bir şekilde tanımlamak gerekiyor.
“Gençler bu topraklarda yaşama tutunamıyorlar”
Bu yoksulluğa paralel bir şekilde ilerleyen bir göç meselesi var. Artık gençler bu topraklarda yaşama tutunamıyorlar. Türkiye metropollerinde çok ağır koşullarda yaşamaya mahkum bırakıyorlar. Ya da çözümü yurt dışında, Avrupa'da, Amerika'ya, farklı yerlere giderek bir şekilde yaşama tutunmaya çalışıyorlar."
Şedal, kentin çok ciddi imar ve afet problemlerinin de olduğunu belirterek, "Bizler yerel yönetimlere gelirken bu sorunların bir bir çözülmesine kendine temel hedef haline getiren bir yerdeyken iktidar bu sorunların daha da derinleşebilmesi için kayyum politikasını uygulamaya devam ediyor" dedi.
"Barış ve demokratik toplum çağrısını hemen akabinde birçok yerde buluşmalar gerçekleşti"
Şedal, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biliyorsunuz arkadaşlar aslında barış ve demokratik toplum çağrısını hemen akabinde birçok yerde buluşmalar gerçekleşti. Ve bu süreçte yerel yönetimler olarak da bizim önümüzde çok ciddi sorumluluklar duruyor. Bizlerde yerel yöneticiler olarak başta eş başkanlar olarak yerel yönetimlerle yapılacak her faaliyetin barışa hizmet etmesi toplumsal barışın sağlanmasına hizmet edeceğimizi buradan belirtelim. Dolayısıyla bu barış tesis edilirse toplum demokratikleşirse elbette burada yerelde yaşadığımız birçok sorun da çözülmüş olacaktır. Merkezi hükümetin bütün kısıtlama, kesintilerine rağmen bütçeyi kısmalarına, tasarruf tedbirlerine rağmen birçok çalışmayı etkin bir şekilde hayata geçirdik.
“Bize 230 milyon, kayyuma 350”
Bizler yönetimi geldiğimizde her ay büyük kesintilerle karşı karşıya geliyorduk. Burada kendi dönemimizle aslında kayyumun gelmesiyle merkezi hükümetin göndermiş olduğu bütçeyi de buradan ifade etmek isteriz. Bize her ay büyük kesintilerle aslında bir ödeme geliyordu ve biz neredeyse personel maaşını ödeyebilecek ve geri kalan çok az bir bütçeyle birçok yere yetişmeye çalışan birçok çalışmayı hayata geçirmeye çalışan pratiğimiz oldu. Ancak şunu ifade edelim. bizim dönemimizde en son ay yatırılan muhasebat genel müdürlüğünden gelen bütçe 230 milyondu. Ancak kayyumun atanmasıyla birlikte bu ay gelen bütçe ise 350 milyon. Neredeyse yani arada 120 milyon fark var.
Kayyumlar gelir gelmez iptal etmiş olduğu ilk çalışma Jin kartı uygulaması olmuş oldu. Bildiğiniz üzere arkadaşlar yine aslında yoksulluğun en temel hedefi haline gelen gençler, öğrenciler, işte barınamıyoruz, geçinemiyoruz eylemlerinin devam ettiği bir yerde bizler sosyal belediyecilik ve gençliği esas alan bir çalışma olarak eğitim desteği sunmuştuk. Aslında bu eğitim desteğine çok ciddi bir talep vardı. Dolayısıyla yine kayyum gelir gelmez. aslında dondurdu öğrencilerin adli sicil kaydı istediği bu adli sicil kaybından sonra devam edebileceği ve birçok kişiye de aslında bursunun iptal edildiğine dair mesajların gittiğini bilgisini de sizlerle paylaşmış olalım."