Barış İçin Akademisyenler girişimi tarafından barış ve müzakere sürecine dönülmesi çağrısıyla yayımlanan bildiriye ilişkin suçlama belli oldu. Bursa Uludağ Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Gökhan Yavuz Demir, Tıp Fakültesi’nden Şule Akköse Aydın ve Tarih Bölümü’nden Araştırma Görevlisi Aylin Çakı bugün üniversitedeki odalarında gözaltına alınmıştı.
Radikal’den İsmail Saymaz’ın haberine göre; Bursa Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ndeki sorguda; imza kampanyasının KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bese Hozat’ın talimatıyla yapıldığı iddia edildi.
Hozat’ın 22 Aralık’ta yaptığı “Aydın ve demokratik çevreler özyenetimlere sahip çıksın” açıklamasının, “talimat” niteliğinde olduğu iddia edilirken, 11 Ocak’ta da bildirinin yayımlandığı savunuldu. Ayrıca bu bildirinin PKK üyesi jargonuyla yazıldığı ileri sürüldü.
Sorgu tutanağında, ANF News’in internet sitesinde geçen 22 Aralık’ta “Demokrasi güçleri ayaklanarak öz yönetimlere sahip çıkmalı” başlıklı bir haber yayımlandığı, bu haberde KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bese Hozat’ın görüşlerine yer verildiği ve Hozat’ın, aydın ve demokratik çevrelere ve Kürtlere özyönetim ilanlarına sahip çıkma çağrısında bulunduğu iddia edildi.
“Hozat, ‘Bu kadar şiddetli katliam ve soykırım karşısında yapılan olan şey, her yerde mücadeleyi ve direnişi yükseltmek ve her yere yaymaktır’ dedi” şeklinde ifadelerin haberde yer aldığı kaydedildi.
Bu haberin “talimat” niteliğinde olduğu ileri sürülürken, 11 Ocak’ta bir grup akademisyen ve araştırma görevlisi tarafından bildirinin yayımlandığı ifade edildi.
Suçlamalar
Bildirinin içeriğine ilişkin şu suçlamalar yöneltildi:
“Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin güvenlik güçleri tarafından PKK/KCK terör örgütü mensuplarının etkisiz hale getirilmesi, kamu güvenliğinin sağlanması amacıyla yapılan operasyonlardan Kürt halkına karşı uygulanan katliam olarak lanse edildiği, Terör örgütünün vermiş olduğu talimatlarla devletin katliam yaptığı şeklinde açıklamalarda bulunduğu, bu bağlamda terör örgütü ile söylem birlikteliği içerisinde olunduğu, Devletin bilinçli sürgün politikası uyguladığını ve genel olarak bu politikalardan vazgeçerek sanki iki ülke arasında savaş varmış gibi lanse ederek, uluslararası bağımsız gözlemcilerin bölge girmesi gerektiği şeklinde ifadelerin bulunduğu, Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin PKK/KCK terör örgütü mensuplarını etkisiz hale getirmek, kamu düzeninin ve güvenliğinin sağlanması amacıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde yaptığı operasyonlardan söz konusu bildiride vatandaşlarına karşı uyguladığı şiddet ve katliam olarak ifade edildiği, bu katliamlara sessiz kalarak suç ortakları olmayacaklarını ve uluslararası kamuoyu oluşturarak temaslarda bulunmaya devam edecekleri şeklinde ifadelerin bulunduğu, Türkiye Cumhuriyeti devletiin uluslararası savaş suçu işlediği, Söz konusu bildiri içeriğindeki mesajların genel olarak PKK/KCK terör örgütü mensubu jargonu ile yazıldığı, Sürekli olarak Türkiye Cumhuriyeti devletinin suçlandığı ve aşağılandığı, Bildirinin PKK/KCK terör örgütü KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bese Hozat’ın tüm aydın ve demokratik çevrelere ve Kürtlere özyönetim ilanlarına sahip çıkma talimatına karşılık yayınlandığı, PKK/KCK terör örgütüne meşrulaştırmaya yönelik yazıldığı, Türkiye Cumhuriyeti Devletini uluslararası arenada zora sokmaya yönelik olduğu…”
Sorular
Akademisyenlere, “Bu bildiriden nasıl haberdar olup imza attınız. Bildiriye imza atmanız yönünde talimat aldınız mı? Eğer aldı iseniz kim ya da kimlerden talimat aldınız?” diye sorulduğu öğrenildi.