Yaşadığımız acılardan olsa gerek biz Kürtler (yani bedel ödeyenler, yani biat etmeyenler, yani ecdadından uzaklaşmayanlar ) olaylara anında reaksiyon gösteriyoruz.

Yani "düşmanımın düşmanı dostumdur " bâbında.

Özellikle de Kürt siyasetini temsil eden cenahta bu zafiyet sık görülen bir durumdur.

Mesela son yerel seçimlerde sergilenen tutum.

Neydi efendim, "AKP iktidarı yenilgi tatsın da sonrasına bakarız " anlayışı.

Peki bunu yaparken bilerek ya da bilmeyerek kime hizmet edildi?

1930 Zilan, 1938 Dersim, 1943 Sefo deresi katliamlarının mimari CHP geleneğine.

Bir diğeri kimdi, faili meçhul cinayetlerin tavan yaptığı 90’lı yıllarda İçişleri bakanı olan Meral Akşener.

Yani bu iki zihniyetin başarısı için Ak Parti iktidarına karşı taarruza geçildi.

Strateji başarıyla sonuçlandı!

Yenilgiyi tadan iktidar, "bana bunu yaşatan sen misin ?" Deyip karşı taarruz başlattı.

(CHP ve İYİ PARTİ iç meselemdir deyip onları dışarıda tuttu ve sadece HDP'li belediyelere yöneldi!)

Ve şunu dedi.

Yani, "Sen beni öldüreceksen ben seni öldüreyim "

Öyle de yaptı.

Büyük bir operasyonla, Kürtlerin elindeki kazanılmış tüm belediyelere kayyum atandı.

Halk tarafında kabul gören, belediye başkanları, siyasetçiler, milletvekilleri hatta genel eş başkanlar tutuklandı.

Ve birçoğu hala cezaevinde.

Eeee sonrasında...

Kürtlerin, maddi ve manevi kendilerini feda ettikleri CHP, IYI PARTI ve bileşenleri ne yaptı?

Gidip koltuklarına oturdular.

Kürtlerin kazandığı belediyelere operasyon yapılırken kıllarını dahi oynattılar mı?

İtiraz ettiler mi?

Yanlarında durdular mı?

Haşa... summe haşa.

Zinhar "of" dahi demediler.

Peki sadece ve sadece mevcut iktidara yenilgi tattırmak için buna gerek var mıydı?

Hala cevabını almış degilim (küfür ve hakaretler hariç)

"

Geçmişe bir virgül bırakıp gelelim günümüze.

Şu sıŕalar ülke bir çete reisinin gündemine odaklanmış.

Haliyle Kürtler de uzak durmuyor.

Çete reisi şaklabanlık yapıyor, ülke izliyor.

Umarım yerel seçimlerde takınılan tutumun hatası tekerrür etmez.

Bu kez daha aklı selim düşünülmeli (sakin ha akıl veriyor babında düşünülmesin. bu benim haddim değil. Nacizane bir öngörü)

Bakınız... Bu açık ve net olarak bir 'çete reisi '...

Şimdi kalkmış eski çamaşırları ortaya döküyor.

İktidarı sarsmaya çalışıyor.

Eski suçları ifşa ediyor.

Yani geçmişte çeteler kuran, çete tetikçilerine listeler sunan bir şaklaban kendini aklamaya çalışıyor.

(Rahmetli Mahsuni'nin dediği gibi, ordu yıkacakmış bak....hele..hele)

Haaa bu arada derdi sadece iktidarla değil, aba altında Kürtlere ve demokratlara da gözdağı vermeyi de ihmal etmiyor.

Yani diyor ki ,"ben bu iktidarı hele saf dışı edeyim, ondan sonra listemdekilerin icabına bakarım"

Eee yani şimdi kalkıp da, sırf mevcut iktidarı sarsacak diye böylesi şaklaban, böylesi kafatasçı, böylesi dengesiz birine, "hele bi bekleyip görelim " demek akıl kârı değil..

Türkiye siyasetinde hatırı sayılır bir yere sahip Kürt siyaset ve siyasetçilerin vakit kaybetmeden masaya yumruklarını indirmeleri gerek.

Sırf mevcut iktidara 'muhalifim' diyerek bu tür sokak kabadayılarına tahammül etmek asla doğru değildir.?

Valla, yıllardır büyük acılar yasayan bir halkın bireyleri olarak bu tip çete reislerine,"ha s...tir" demeden öte makul bir söylem yoktur.

Lakin eğer ki biriyle husumetli isek gider sorunumuzu onunla çözeriz, köyün çete reislerinden medet beklenmesi akıl işi değil.

Zira Kürt örf ve adetlerinde de racon budur.

Eğer iki aşiret arasında husumet varsa, medet ortalığı karıştıran Beko kişiliklerden beklenmez.

Gidilir husumetli ailenin kapısı çalınır.

Haaa. bu iki gündür gündem konusu olan bir mevzuu daha var.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Meral Akşener konusunda söylediklerine gösterilen reaksiyon.

Buna dair de ortaya konulacak en anlamlı tavır,

"Ya bana ne...bana ne?" Olmalı.

Biri ülkenin Cumhurbaşkanı diğeri onu devirme peşinde olan bir genel başkan.

İkisi arasında yaşanan husumete taraf olmak da ne demek?

Ben yaşta olanlar iyi hatırlar.

90’lı yıllarda, Meral Aksener'in, Kürt siyasetçilerine yönelik tehdit ve hakaretleri çok iyi hatırlarım.

Beyaz toroslarla yapılan faili meçhul cinayetleri.

Kürt öğrencilerin batıda gördükleri zulmü.

Peki, bunları nereye koyacaksınız?

Yani Savaş Buldan ve arkadaşlarının cenazeleri Bolu'nun Melen Çayı (1994) kıyısında bulunduğunda Meral Akşener ya da çete reisi Peker karalar mi bağladı?

SHP parlamentoda mı çekildi?

Behçet Cantürk kaybedildiğinde, Peker ve Meral, M. Agar'a kurşun mu sıktılar!!!

Kürt coğrafyasında yaşanan yüzlerce faili meçhul sonrası, çete reisi ve 90’lı yılların İçişleri bakanı Akşener kalkıp özür mü dilediler???

Yahu daha hangisini sayayım?

Haaa birileriniz kalkıp diyebilir ki ,"bugün heryer süt liman mı?

Tabii ki değil...

Ama aklı selim ve uzun soluklu siyasette, "düşmanım düşmanı dostumdur " zihniyeti de çözüm değildir.

Çözüm, siyaset zekâsıdır.

Kabul ettirme iradesidir.

Eninde sonunda, öyle ya da böyle Türkiye halkları ile barış içinde bir arada yaşayabilme iradesini geliştirmek kaçınılmazdır.

Başka da bir alternatif yoktur.

Bu halklar, Oslo, Dolmabahçe, Habur süreçlerine tanıklık etmiş halklardır.

O süreçler yabana atılacak süreçler değildi.

Zira bu gelişmeler olduğu için Erdoğan, Fidan, Atalay'in darağacına gönderilmesi için defalarca istişare edildiği de ihtimal dâhilindedir.

Ve şüphem yoktur ki böylesi tarihi süreçlerin sabotajında mutlaka ve mutlaka, çete reisi peker, dalkavuk Perinçek, günbirlikçi Bahçeli, faili meçhullü yılların aktörü Akşener ve Kemalist CHP gibi niyetlerin parmağı olmuştur.

Ve bu niyetler tükenmiş değil.

Hatta ve hatta iktidarın eteklerine tutunarak (ki artık iktidarın sırtında büyük bir kambur olmuş) günü kurtaran MHP, Bahçeli ve zevatı Erdoğan adına zerre kadar samimi olmadıkları ayan beyandır.

Belki ağır olacak ama bir dipnot daha.

"AKP içinde mevzilenmiş Menfaat ve çıkar odaklı kesimlerin sayısı da gün geçtikçe artıyor, ama her ne hikmetse Sn. Cumhurbaşkanına fazla şirin görünüyorlar.!!!

Hal böyle iken,

Sonuç olarak, biz Kürtler köy kavgasına taraf olmaktan ise kendi yangınımızı söndürmekle uğraşmalıyız.

Kendi yangınımızı bırakıp uzaklardan görülen kıvılcımlara koşmak akıl karı değil.

Diğer bir deyişle, Kürtlerin özgürlüğü ve huzuru Erdoğan'ın gidişine endeksli değil.

Zira Erdoğan muhaliflerinin niyeti ortadadır!!!

Kürtler bunu çok iyi okumalı..

Çünkü "ASIL MESELE KAOS "...