Bahçesaray YEG…

İki hafta önce, benim çok ilgimi çeken bir toplantı ve basın açıklaması oldu Bahçesaray’da. Yazmak bu güne kısmet oldu.

Abone Ol

LEADER Yaklaşımı, YEG toplantısı.

Aynı şuan çoğunuzun dediği gibi ilk okuduğumda ben de “O da ne?” dedim.

Sonbaharda kapanan yolu ve mizahi tarafları ile meşhur Bahçesaray için, “yeni bir yol projesi” galiba diye geçti içimden. İnceledim, hayır değilmiş. Mesele farklı.

AB bütçeli bir tür “kırsal kalkınma altyapısı oluşturma” projesi. Strateji oluşturma, bilgilendirme, yol-yordam gösterme, yetenek kazandırma, harekete geçirme hedefli bir çalışma.

Kırsal ekonominin, kırsaldaki hayat kalitesinin, çevre ve kültürel mirasın, kırsal turizmin geliştirilmesi, mimarinin ve tarihi binaların rehabilite edilmesi gibi hedefleri de var.

Projede emeği olan herkesi kutlarım. Bahçesaray halkımıza hayırlı uğurlu olmasını dilerim. Umarım proje, ilçede büyük bir sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel gelişime ön ayak olur.

Neticede memleket faydasına bir tek çivi çakılması, bir tek insanımızın yaşamına dokunulması bile çok kıymetlidir…

*****

‘Karşı olmadığım, hatta desteklediğim bu proje’nin, zihniyet ve iktisat açısından ne kadar içler acısı bir halde olduğumuzu yüzümüze çarpan bir tarafı da var…

Önce projenin detaylarını anlatayım:

LEADER kelimesi Fransızca; “Liason Entre Actions pour le Developpement de l’Economie Rurale” sözcüklerinin, baş harflerinden oluşuyor.

Türkçe karşılığı; “Kırsal Ekonominin Kalkındırılması İçin Faaliyetler Arasındaki Bağlantılar demek.

1991 yılında Avrupa’da başlamış. Sadece; toplam nüfusu 10.000-150.000 arası ve merkez nüfusu 25.000’nin altındaki ilçeler başvurabiliyor.

Fon alabilmek için, önce ilçede YEG kurmak, bu YEG’in de YKS hazırlaması lazım.

Bunlar da ne diyeceksiniz? Evet, ben de aynen böyle dedim.

YEG; ‘Yerel Eylem Grubu’ demekmiş. İçinde Kamu, Sivil Toplum ve Özel Sektörden ortakların bulunması zorunlu bir dernek. Derneğin işi YKS hazırlamak, yürütmek, vs.

YKS; Yerel Kalkınma Stratejisi demek. İlçenin ihtiyaçlarına ve potansiyeline göre, LEADER Yaklaşımına (!) uygun kalkınma stratejisi.

Yani Bahçesaray’ın YEG’ini kurması, YEG’in Bahçesaray’a uygun bir Kalkınma Stratejisi hazırlaması gerekiyor.

İşte o en başta bahsettiğim toplantı, YEG toplantısıymış.

Bahçesaray’ın YEG’ini kurmuşlar. Çalışmalar başlamış…

LEADER Yaklaşımı’nın içinde 3069 “YEG” var. Almanya 348 YEG ile ilk sırada. 2018 yılında programa alınmış olan Türkiye’de, 100’e yakın YEG kurulmuş. Şimdi buna Bahçesaray YEG’i dahil oluyor...

Fakat bütçeye bakınca, açıkçası sükut-u hayale uğradım. 60-65 Bin Euro. Ortalama 2 Buçuk Milyon TL. Van merkezde bir adet 2+1 daire parası ya eder, ya etmez.

E bu para Bahçesaray’a ne yol olur, ne elektrik, ne su.

Muhtemelen kalkınmaya temel olabilecek bilgilendirme, bilinçlendirme, yol gösterme amaçlı eğitimleri ve yetenek kazandırmayı hedefliyorlar.

Başta dediğim gibi kıymetlidir, emeği olan herkesi kutlarım.

*****

Ama bu, kırsal için hayalini kurduğumuz “Proleter Kültür Devrimi yaratacak bir proje değil.

Proje, belli ki AB ülkelerinin kırsal kesimlerinde henüz gelişememiş merkez nüfusu 25.000’nin altındaki ilçelerin, kendilerini keşfetmeleri ve Yerel Eylem Grupları kurmalarını hedefleyen bir proje.

Yatırıma değil, daha çok uyandırmaya dönük.

Bizim gibi AB’nin kapısında yıllardır bekleyen ülkelere de; “alın siz de birazcık oyalanın” kabilinden yol açılmış bir proje.

Çünkü, AB için, kalkınamamış ve kalkınmanın nasıl olacağını henüz keşfedememiş, 86 Milyonluk ciddi bir “Pazar” olan bir Türkiye var ortada. Zengin topraklar ve kaynaklar üzerinde uyuyan Türkiye’nin, “az da olsa canlanması lazım” demişler. Haksızlar mı, bence değiller!

Avrupa kanlı ortaçağı, Endüstri Devrimini ve Fransız İhtilalini yaşamış bir coğrafya. Çok deneyimliler. Monarşileri yıkıp, insan haklarını önceleyen, eşitlikçi sistemler kurmayı, bir yandan kalkınmayı hedefleyen demokratik yönetim modelleri, ekonomik iş birlikleri inşa etmeyi başarmışlar.

Adam Smith 1776’da Kapitalizmi, Karl Marks ve Friedrich Engels 1848’de Komünist Manifesto’yu ortaya koymuş. Sosyalizm, Liberalizm ve bunların Neo’ları, devinimi kaybetmeden günümüz serbest piyasa ekonomi modeline kadar gelmiş.

Bugün Anayasasında Laik, Demokratik, Sosyal Hukuk Devleti olduğu yazılan (!) Türkiye Cumhuriyeti Devleti ise, herhangi bir kalkınma projesi olmayan daha doğrusu kalkınmanın ne olduğunu bilmeyen Osmanlı’dan sonra Cumhuriyet’in kuruluşu ile birlikte Devletçi ekonomi modelini benimsemiş, “serbest piyasa ekonomisi” modeline geçişi, özellikle 1982 sonrası yapmıştır.

Adalet mekanizmasının çalıştığı, arz talep dengesinin reel piyasalarda dengesini bulduğu stabil ortamlarda, elbette düşük maliyetlerle üretmek, ürettiğini pazarlamak mümkündür. Bu, zaman içinde gelişebilir, büyür ve bir kültüre dönüşebilir.

Ancak üretim maliyetlerinin astronomik boyutlara, adaletsizliklerin Arş-ı Âlâ’ya ulaştığı günümüzde, bunu başarabilmek mucizelere bağlı gibi bir şey.

Van’da ise ünlü bir filozofun ortaya attığı 3 E’den biri olan Ekonomi nedir, kalkınma nedir, nasıl olur bilinci, henüz tam olarak oturmuş değil. Böyle bir kültür oluşmadı yani.

Şimdi serbest piyasa ekonomisinin rekabetçi ortamında, Bahçesaray olarak YEG’le, LEADER yaklaşımı ile Yerel Kalkınma Stratejisi başlatmamız söz konusu.

Ne diyeyim, Allah êde…