Sizde benim duyduğumu duydunuz mu  ? . Allah'ım doğru olmasın. Su bardağım elimden kaydı. Yerde cam kırıkları. Öylesine vücudum boşaldı. Çakıldım koltuğuma televizyondan kendimi alamadım. Duymak istemediğim cümleler spikerin ağzından bir bir dökülüyordu.

Gerçi spikerde konuşamıyor ve olayı anlatamıyordu.  Kelimeler cümleye dönüşemiyordu.

 Telefonum çalıyor. Cevap bile vermek istemiyorum. İlk kez belki tükendiğimi his ettim. Yalnız ben mi tükenmiştim . Hiç sanmıyorum. Türkiye tükendi.

Nefes alışverişlerim değişti. Başım dönüyor midem bulanıyor. Usulca kalktım bir bardak su içtim. Balkona cıktım derin bir nefes aldım. Çaresizliğin ne olduğunu bütün benliğimle yaşadım. Çok mu ağlamıştın?  Çok mu korkmuştun? Çok mu canın yanmıştı? Çok mu? Öyle çok çığlık atmak istedim ki yapamadım. Nasılsa sesimizi kimseler duymuyordu.  Hep sessizdi çığlıklarımız.

 Meğer biz ne çok sapkınların ve cani ruhlu insanların içinde yaşıyorduk. Biz gerçekten  insanmıydık!! İnsanlık tecavüz ve sapkınlık üzerine kurulu bir ruh topluluğumuydu. Biz neydik? Beynimde delice sorgulamalar. Canım yandı. Ürperdim. Hareketsiz öylece kaldım.

 Televizyonlarda bir anne konuşuyor. Dört yaşındaki kızı Leyla 15 dakikada kaybolmuştu. Allah rızası için her kim kızımı kaçırdıysa getirsin. Asla şikayetçi olmayacağım. Ve bir not düşüyor. Benim kızım sadece süt içerdi. Lütfen sütünü ihmal etmeyin diyordu.Bilemezdi ki kızı çoktan melek olmuş.

 Şöyle  bir bakıyorum. Sadece evladının yaşadığını düşünerek sadece süt içer diyor. Gözlerim nemleniyor. Annelik nasıl yüce bir duygu ki evladının aç kalmasından korkuyor. Yer gök bir birine karışıyor. Leyla ortada yok. Artık boranlar kopsa ne fayda. Yağmurlar yağsa toprak temizlenirmi ki.

  Her gün aklıma geldikçe dualarımı esirgemedin. O kocaman yeşil gözlerindeki  pırıltının bize ümit olacağını düşündüm. Öyle çok istedim ki o güzel gözlerinden öpmeyi bilemesin. Kahkahalarını duymayı. Maalesef kirli bir ruh seni bizlerden kopardı. Tıpkı bülbülün aşık olduğu beyaz gülün rengini kırmızıya boyamak için kalbini gül dikenine  saplayarak intihar edişi gibi, biz insan oğlunun da  bu gün senin öldürülmenle birlikte  duygusal olarak intihar  edişimizin yıl dönümü gibi. Biliyorum ki sende unutulacaksın kimler unutulmadı ki. Güzel Leylam.

 Dışarıda deli bir rüzgar. Rüzgar bile dile geliyor. Senin gidişine öfkeli ve kızgın. Ortalık toz bulutu. Öyle çok şey anlatıyor ki. Ruhumdaki çığlık rüzgara kafa tutuyor. Öfkesi o kadar büyük ki rüzgar öfkem karşısında susuyor.

  Daha 3 gün olmadı. Eylül kızımızın tecavüze uğrayarak ve darp edilerek öldürüldüğünü ve gömüldüğünü öğrenmek. O kadar çok çocuk kaçırılıp tecavüze uğruyor ve darp ediliyor ki artık sayılarına yetişemiyoruz.

  Kırılmaktan yorulduk. Beklemekten yorulduk. Geleceğimizi çalanların ellerini ve kollarını sallayarak gezmelerinden yorulduk. Az bir cezayla  içeri girip iyi halden dışarıda gülerek gezmelerinden yorulduk. Biz yorulduk. Bizi gerçekten duyan var mı acaba?

  Kimyasal hadımlıktan konuşuluyor. Bu kanun sadece çocuklarımız  tecavüze uğrarsa uygulanacakmış. Ben sorarım peki tecavüz olmasa, bu masumlar hunharca öldürülürse nasıl bir ceza verilecek? Bana göre İdam bu tür insanlar için hazır meclisin açılış arifesinde düşünülmesi bu ülkenin yararına olacaktır. Eğer bir kanun çıkacaksa lütfen çocuklarımızı tamamen koruma altına alınacak kanunlar cıksın. Tecavüzle sınırlı kalmasın. Yoksa biz geleceğimizi tek tek toprağa hediye edeceğiz.

 Ve Yer yüzü bize atalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımızdan ödünç aldık. Unutmayın gelecek nesillere bırakacağımız her yaşam çocuklarımızın varlığıyla gerçekleşecektir. Bütün çocuklarımızı Allaha emanet ediyorum.