Van Gölü’nün oluşumu ve yaşı ile ilgili yapılan hesap aşağı yukarı 600 bin civarında. Yani bu coğrafyanın tam 600 bin yılı aşkın bir süredir Van Gölü, 1700 rakımı aşkın yükseklikte, bizim de Van Denizi gibi bir zenginliği var. Su demek hayat demek. Haliyle Van her zaman hayatın var olduğu, birilerinin etrafında yaşamak için özlem duyduğu, savaştığı, bedeller ödediği bir kent olagelmiş. Üstelik öyle 300-500 yıllık bir geçmiş değil...
Binlerce yıllık bir geçmişi var kentin. Geçmişi daha eskiye dayanan coğrafyanın ilk yerleşenleri Milattan Önce 2000’li yıllarda Hurriler olmuş. Onlardan sonra Urartu’lar bu topraklarda hüküm sürmüşler. Urartular’ın akabinde Asurlar, Medler, Persler, Makedonyalılar, Partlar, Ermeniler ve daha nice medeniyetler... Bir süre sonra Osmanlı, Osmanlı İmparatorluğu sonrası da Türkiye Cumhuriyeti... Yani en kötü haliyle bile 5 dev medeniyetin yolu buradan geçmiş. Urartu’ların başkentiyken Osmanlı’nın da Doğu’daki en önemli kapısı olagelmiş. Öyle ye da böyle burada hep yaşam olmuş! Bakmayın siz şu anki haline... Bu saydığım medeniyetler harikulade eserler inşa etmişler bu topraklara. Her bir medeniyet, bir sonrakini yıkarken kentin yapısını da değiştirmiş elbette. Ama kim neyi silerse silsen burada Van Gölü’nü ya da Van Denizi’ini hiç bir şekilde tahribata uğratamamış. Van Gölü’nün binlerce yıldan bu yana değişen tek şeyi ismi olmuş. İsmi göl olsa da öğrenebildiğim kadarıyla tam 3 bin 100 yılı aşkın süredir deniz olarak adlandırılan Van Gölü, bu isim dışında en çok Yukarı Deniz ismiyle biliniyor. Bu isim Asurlular tarafından kullanılmış ve şu anki ismi dışında en yaygın ismi bu. Ermeniler Vaspuragan Denizi demiş,Asur Kralı Tiglatpilezer II Kitabesi’ndeNairi Denizi diye anılmış, Evliye Çelebi Van Deryası demiş, Şeref Han Deryaçe diye kayda geçmiş, Asur Kralı Asurnasirpal II BiainiliZamua Denizi olarak anmış. Denize farklı isimler veren bu medeniyetler, şahsiyetler onun öneminden de zenginliğinden de bu coğrafyaya kazandırdığı ihtişamdan yana hiç şaşmamış. Haliyle bu medeniyetler için hep bir gözbebeği, hep bir nazar boncuğu olarak durmuş. Bu yüzdendir ki Van Denizi üzerine her medeniyetin kayda aldığı harukalede tasvirler hala bile yerini korur...
O zenginlik ki bu koca medeniyetlerin buradaki yaşamının merkezinde hep yerini korur. Ta ki bize gelene kadar. Hızlıca bir göz attığınızda bizler ile bizden öncekiler arasındaki farkı hemencecik görebiliyorsunuz. Mesela Urartular Edremit’ten taşlar çıkarıp bu taşları Van Kalesi’ne deniz yoluyla taşımışlar. Deniz yolunu aktif kullanmışlar. Ermeniler Akdamar gibi adalara ibadethaneler yapıp göl civarındaki dağ kıyılarında bağlar, bahçeler kurmuşlar.