İnandım ki 'başarı' tesadüf değil.

Bu yorum-haber makalemde siz okurlarıma emek -cesaret ve sadakat merkezli bir başarı hikayesinden söz edeceğim.

Sizler çayınızı masanıza koyarken ben de yavaş yavaş başlayayım yazmaya.

Umarım sabırla ve keyifle okursunuz.

Bu hikaye Van ili özalp ilçesi Kolo  (Dağdeviren) köyünden başlayan bir hikaye.

Hani şu 33 günahsız insanın öldürüldüğü tarih sayfalarına kara bir leke olarak düşen Sefo Deresinin bulunduğu Özalp...

Kolo köyünde ağırlıklı olarak mukuri aşiret soyu yaşar...

Rahmetli Ali dayı (Agar) da bu köyde yaşar.

11 çocuğu vardır.

Tarım ve çiftçilikle uğraşır lakin zeki ve çalışkan biridir.

Günün birinde mahkeme hakimi kendisini çağırır ve kendisine "Ali... bundan böyle Özalp köylerine gidip köylünün (ekili arazileri, koyunları vs) gelirlerini tespit edip resmi kurumlara bildireceksin

Yıl 1950...

Böylelikle 'Köy Katibi' unvanını alır.

11 çocuğu kendisi ve eşi toplamda 11 canın geçimiyle mükellef olan Ali, 10 yıl boyunca bu görevi yapar.

O yıllar ilçede avukatlık mesleğinin icra edilmediği yıllardır.

Köy katipliği ile bürokraside tecrübe kazanan Ali Ağar, derme çatma bir daktilo elde eder ve 'dava vekilliğine ' terfi eder.

Ahalinin bürokrasideki sorunlarına dilekçe yazar ve hatta mahkemelerde kendilerine dava vekilliği (avukatlık) yaparak ailesinin geçimini sağlar..

Çocuklar da çiftçilik yaparak ekonomik anlamda Babalarına destek sunarlar.

70’lı yıllarda İstanbul’dan kendisine bir paket gelir .

Açar bakar ki bir daktilo.

Kasası tuşları yeni bir daktilo.

Gönderen kişi ise daha önce Özalp 'ta görev yapan bir hakim.

Turnayı gözünden vuran Ali dayı fazlasıyla keyiflenir ve keyifle mesleğini uzun yıllar sürdürür.

HÜSAMETTİN İSTANBUL YOLCUSU..

Yıllar geçer aradan.

Ali dayı yaşlanır ve geçim şartları ağırlaşır.

Bu sırada çocuklar da büyümüştür.

Yeni arayışlar başlar.

Üniversite sınavları için İstanbul’a giden 18 yaşındaki ticaret lisesi mezunu Hüsamettin bir daha da köye geri dönmez.

İstanbul’da avukatlık yapan hemşerisi Ihsan Coşkun'un desteği ile bir matbaada iş bulur.

Yıl 1981...

18 yaşındaki Özalp’in esmer çocuğu Hüsamettin, şaşkınlık ve tedirginlikle Kurtlar sofrası İstanbul’da hayata tutunmaya çalışır.

Kuzenlerinin kaldığı eve yerleşir.

Rahmetli babası gibi çalışkan bir kişiliğe sahip Hüsamettin, matbaada çalışır iken farklı arayışlara da girer.

89 yılında ithalat elemanı olarak yabancı sermayeli saygın bir firmada iş bulur.

Ve kısa zamanda yöneticilik mertebesine yerleşir.

Bu arada kayıt olduğu açık öğretim öğretimini de tamamlar.

SELEN GRUP TABELASI ASILDI

Şirkette tecrübe ve iş deneyimi kazanan Özalpli genç kendi işini kurmaya karar verir..

Gümrükleme sektörüne girer.

O sırada rahmetli abisi ve şuan Van vakfı başkanı olan Nizamettin Ağar da İstanbul’a gelmişlerdir.

Ele ele, omuz omuza verip gümrükleme ofisi açarlar.

Sebat, dürüstlük, güvenilirlik esas olunca Ağar kardeşlerin ticari alandaki başarı çıtaları da yükselir.

92 yılında kurumsal konsepte ulaşırlar ve SELEN GRUP tabelasını asarlar.

An itibariyle gümrükleme müşavirliği hizmeti veren Selen Grup konseptinde yaklaşık yüz kişi istihdam ediliyor.

Yüzlerce Vanlı öğrenciye (erkek) burs veriliyor.

Sosyal ve kültürel çalışmalara katkı sunuluyor.

MEMLEKET SEVDASI ...

Ticaret başarısını yakalayan Hüsamettin bey ve kardeşlerinin memleket sevdası onları özellikle de Hüsamettin beyi farklı arayışlara yöneltir.

"Biz Özalpliyiz, Vanlıyız ... Peki, memleketimiz için ne yapabiliriz " deyip İstanbul’da bir dernek açmaya karar verirler.

Eşe dosta haber verirler ve Esenyurt belediyesinin kapısına dayanırlar.

Dönemin Esenyurt belediye başkanı Necmi Kadıoğlu 'na meramlarıni anlatırlar ve "Sen bize bir dernek binası yeri tahsis edeceksin (bağış konseptinde) " derler ve isteklerini kabul ettirirler.

Resmî prosedürler tamamlandıktan sonra dernek binası temeli için ilk kazmayı vururlar.

Yıl 2007…

Yedi yıllık azimli ve istikrarlı çalışma ile 2014 yılında, dernek binası kapılarını başta Özalp ve Saray olmak üzere Tüm Vanlıların hizmetine açar.

Kurucu başkanlığı görevini de Ekrem Eralmaç üstlenir ..

Daha sonra Hüsamettin bey başkanlık görevini üstlenir.

Dünün Özalpli esmer delikanlısı bugünün İstanbullu iş insanı Hüsamettin bey kapıda duran
 "OZALP-SARAY DERNEGI " tabelasını gösterip "bak naif abi... Bu altı katlı bina Özalp ve Saraylı kardeşlerimiz basta olmak üzere Vanlı ve diğer dost iş insanlarımızın eseridir.

İnşaatından tutunda mobilyasına kadar dernek bütçesinden bir kuruş harcanmamıştır..

Binanın tapusu derneğimiz üzerine kayıtlıdır.

Katkılarından dolayı özellikle Vanlı iş insanlarına, Sayın Hüseyin Çelik Beye, Orhan Özbey, Nizamettin Ağara ve sayın Necip Kartal abimize şükranlarımı arz ediyorum.

ÖZALP-SARAY FARKINDALIĞI

Esenyurt ilçesi nüfusu bir milyonu aşkın..  Tahmini yüz bin kadar Vanlı var.

Derneğe kayıtlı üye sayısı ise iki bin kadar.. Gel gör ki her seçim döneminde, tüm siyasi partilerin ilk kapısını çaldıkları kurum Özalp-Saray derneği.

Hüsamettin Bey de "istersek tek başımıza milletvekili çıkarabilecek güçteyiz " deyip bu iddiayı teyit ediyor.

Yani siyasi dengeler hususunda Ozalp-Saray derneği kilit rol oynuyor.

Derneğin işlev ve misyonu elbette ki sadece bu değil.

Çeşitli kişi ve kuruluşlarla ilişkilenerek yüzlerce Vanlı öğrenciye (kız-erkek) burs veriliyor.

İstanbul’da vefat eden Vanlıların cenazeleri (ilce ve köy farkı gözetilmeksizin) dernek girişimiyle ücretsiz Van'a gönderiliyor.

Taziyeler, dernek binası içinde dizayn edilmiş konforlu 300-400 kişiyi ağırlayacak salonlarda yapılıyor.

Kadın taziye salonu ayrı erkek taziye salonu ayrı, Devasa mutfak detayı var.

Yine 500 kişiyi ağırlayacak toplantı-konferans salonu mevcut.

Zaman zaman bu salonda dengbej dinletileri yapılıyor.

Spor müsabakaları yapılıyor.

Ramazan iftar yemekleri veriliyor. (1000-1500 kişilik)

Tüm bu detayları Hüsamettin Beyden dinliyorum.

Zira derneği vakfa dönüştürme çalışmaları var...

Yani cidden önünde şapka çıkaracağımız takdire şayan bir konsept.

Hüsamettin beyle çaylarımızı yudumluktan sonra son birkez dernek binasını dolaşıyoruz.

Raflarda, spor müsabakalarında kazanılan kopalar.

Basın köşesi vitrininde, rahmetli Aziz Aykac'ın derneğe dair övgü dolu yazılar.

Xgundem dergisi köpürleri.

Van depremi sırasında yapılan yardımlara dair gazete haberleri.

Diğer duvarda, Özalp ve Saray basta olmak üzere Van coğrafyasında iz bırakan şahsiyetlerin portreleri.

Kültürel ve coğrafik görseller.

Kısacası İstanbul’da yaşatılan Özalp-Saray ve bir bütün olarak tüm Van..

Takdir ediyorum.

Alkışlıyorum.

Ve Hüsamettin Bey'le vedalaşıp Esenyurt'tan ayrılıyorum.

Gönlünde ve yüreğimde memleket sevdası taşıyan ve memleketini unutmayan herkese selam ve saygılar.