Ahmet Şık istifa etti.

Milletvekilliğinden değil, HDP’den istifa etti.

Hayda ... gel de ayıkla pirincin taşını.

Bu nemene bir hançer!

Bu ne ağır bir ihanet!

Oysa daha birkaç ay öncesinde, Kemalizme biat edip , CHP ve IYI PARTİ’NİN zaferi için seferber olan HDP'den istifa etmek de neyin nesi!

Siz Kemalistlere onlarca büyükşehir belediyesi kazandıran HDP'ye küsüp istifa etmek,

 Türkiyelileşme ruhuna yakışır mı?

Vallahi bu karar 'ŞIK' bir hareket değil.

Oysa HDP kurmayları, sizler meclise gelesiniz diye neler yapmadılar ki.

Sırf siz istemiyorsunuz diye 15 yıllık muhafazakâr iktidarla bağlarını kopardılar.

Göz kırpıp flört ettiğiniz CHP'nin memnuniyeti için seferberlik ilan ettiler.

İktidarın, İstanbul, Ankara, Mersin gibi kalelerini devirip siz Kemalistleri o kalelere oturttular.

Sizleri omuzlarına alıp meclise taşıdılar.

Hey Ehmed efendi hey.

Vah HDP kurmayları vah.

Hayal kırıklıkları yaratmada ne kadar da maharetliymişsiniz!

Gerçi bu sizin suçunuz değil.

Biz Kürtlerin bir lafı var "vexté pişik meydané nebe loték lotga méşga'ye"

Mala feleké xérabe..

Selahattin, İdris , Gülten dört duvar arasında kalıyor, Ahmet, Ayşe, Ali siyaset yapıyor!

Daha düne kadar sırtını sıvazladığınız Meral Akşener'in kurmayları "HDP, PKK ve YPG'nin arka bahçesidir ve hemen kapatılmalıdır " diyor, siz kalkıp "bu bir talihsizliktir" deyip geçiştiriyorsunuz.

Onlarla dirsek teması kurup bu halkın olası çözüm beklentilerini öteliyorsunuz.

Ama sanmayın ki bu halk bunları unutuyor.

40 yıldır büyük acılar yaşayan bu halk bugüne kadar hep sineye çekti.

Dayatmacı söylemlerin tümüne 'kabulümüzdür'  dediler.

Hangi güzergaha yönlendirildilerse oraya yürüdüler.

Önlerine kim konulduysa itiraz etmediler.

Çünkü tek beklentileri, insanca bir yaşamdı.

Akan kanın durmasıydı.

Demokratik Cumhuriyet temelinde barış içinde yaşama arzusuydu.

Ama hiçbiri de olmadı.

Mazbatalar alınır alınmaz "sen yoluna ben yoluma" denildi.

Bakınız bu pandemi sürecinde bile, yurdun dört bir yanına çatışmalarda vurulan gençlerin tabutları taşınıyor.

Analar ağlamaya devam ediyor.

Ama sabrın da bir sonu vardır.

Emin olun ki bu öfke bir gün patlayacaktır.

Öyle bir patlayacak ki, ceket yakalarınızdaki meclis rozetleri, yakalarınızdan fırlayıp suratınıza saplanacaktır.

Hiçbir şahsiyet ve hiçbir makam halk nezdinde vazgeçilmez değildir.

Ahval şartlar ne olursa olsun kervan bir şekilde yoluna devam eder.

Unutulmasın ki bu topraklara mutlaka ama mutlaka bir gün barış gelecektir.

Ne Ahmed'in istifası ne de 6 milyon seçmenin temsiliyetine soyunan sizlerin, hayal kırıklığı yaratan siyaset stratejiniz bu süreci durduramayacaktır.

Acaba yanılıyor muyum???