Zamanın susuz kalan kavruk topraklarını sulamaya yeltenir gibi, hava boşluğunda beliren gülümseme ve aydınlığın verdiği parıltı ile ertelemeyi denedi. Yarın tekrarı olur muydu bilmiyorum, bildiğim bir şey var boşunaydı tüm çarpışmalar. Çünkü mevsimin kendi içindeki kararsızlığı, ruhunun içindeki çöküntü diğer bir güne emanetti.

Maviydi bakışları huzurlu ve sakindi onca su birikintisini nasıl sığdırmıştı küçücük gözlerine? Bir şeylerin kırılmış lığı düşmüştü, dudağının uçuk bağlayan kıvrımlarına. Öfkesi toplumsal hikâyelereydi, yasaklı kitapların arasında düşen bir ayraç kadar mahcup, kayıtsız kalamayacak kadar da öfkeliydi. Esmer bir bulutun yakasından silkelediği sitem yükü kadar fark edilmiyordu. Vaktinden önce uyanan kış hikâyelerinin enkazlarından güçlü masallar dinlemeyi seviyordu. Kurtarılmayı bekliyordu, oysa en büyük kurtarıcının kendisinin olduğunu unutarak.