Bir dönem Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için “Ona çok büyük hayranlık besliyorum, canımı bile veririm” diyen Nuri Başkapan, ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla tutuklandı.

Konuyu gündeme getiren Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan, “Kimin tutuklandığını biliyor musunuz?” başlıklı, 6 Mayıs tarihli yazısında, Başkapan’ın, Erdoğan’ın yeğeni tarafından tehdit edildiğini söyleyerek suç duyurusunda bulunduğunu, sonuç alamadığını ve kendisine yönelik hakaretlerin olduğu bir ses kaydını yayınlamasının ardından Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla tutuklandığını belirtti.

Başkapan için, “Halbuki bir zamanlar Erdoğan için “Ona çok büyük hayranlık besliyorum, canımı bile veririm” diyecek kadar AKP’liydi. Öyle ya, çok eskiden beri tanışıyorlardı, Rize’den hemşeriydiler” ifadelerini kullanan Pehlivan, Başkapan’ın Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ın referansıyla İBB’ye girdiğini hatırlattı.

Başkapan’ın İmamoğlu kampanyasına 50 TL bağışlamasının ardından kovulduğunu ifade eden Pehlivan yazısını şu satırlarla sürdürdü:

“Gelin görün ki belediye CHP’ye geçip işe geri alınınca, Başkapan da CHP’ye üye oldu. Pek hatırlanmaz, zamanında Kılıçdaroğlu hakkında da suç duyurusunda bulunmuştu.

Evet, Nuri Başkapan demek dilekçe demekti. Gün gelir, Erdoğan’a ihtarname çekmek ister, noterde gözaltına alınır. Gün gelir, SADAT’ın ve Diyanet’in “darbe planı yaptığını” iddia eder, savcıyla kavgaya tutuşur. Gün gelir, AKP kongresine “insan öldürmeye tam teşebbüs” soruşturması açılmasını ister, soluğu adliyede alır.

Sadece bu kadar mı? Değil. Sedat Peker’in insanları ölümle tehdit ettiğine dair ihbarda bulunur, “ifade hürriyeti” denir. Osman Öcalan’ı yayına alan TRT’ye terör soruşturması ister, “basın özgürlüğü” diye karar çıkar. Ama o yılmaz ve hatta bazı suç duyurularından sonuç da alır.

Örnek mi?

Nuri Başkapan bir gün Facebook’tan Menzil tarikatını eleştirdi. Yorum geldi altında; “Azrail’in olur, canını alırım” yazıyordu. Ölüm tehdidinde bulunan Ahmet Eker adlı biriydi. “Sivas’ta komiserim” diye de ekliyordu. Başkapan ise en iyi bildiğini yaptı, suç duyurusunda bulundu.

Polis memurunu, “telefonumu başkası karıştırmış” savunması kurtaramadı. Hakkında hapis kararı ve disiplin cezaları verildi. En son “Sıra sana da gelecek” diyen ve kendisinin Cumhurbaşkanlığı’nda çalıştığını iddia eden bir başka polisle davalıktı. O dosya sonuçlanmadan sırası geldi, hapse girdi.

Yani, demem o ki… Birkaç satırlık tutuklanma haberlerindeki isimlerin çarpıcı hayat öyküleri olabiliyordu. Onlardan birini okudunuz.”

Yazının kaynağına buradan ulaşabilirsiniz

Editör: TE Bilisim