Kurban bayramı arifesindeyiz...

Yaradana yakınlaşmak, vicdan -kalp kirliliğinden arınmak için ibadete yöneleceğiz...

Kurbanlar keseceğiz.

Rabbim kabul etsin.

Rabbim kimsenin aile huzurunu bozmasın.

Kan, gözyaşı ve ölümlerin son bulduğu, kardeşliğin kabul gördüğü bir ülkede yaşamak umuduyla....

Haaa ... gelelim asıl mevzuya..

Efendiler... Müminler... yüreğinde Ahiret ve Allah korkusu olanlar ve hali vakti yerinde olanlar.

Vallahi de billahi de… yaşadığımız coğrafyada bir kenarda gizli-saklı kalan öyle dramlar var ki kurdu-kuşu tövbeye getirten cinsten ..

Niyetim, bu güzelim bayram arifesinde duygularınızı incitmek değil.

Zira ibadetlerinizi nasıl ifa edeceğinize yön vermek de haddim değil.

Lakin var olan gerçekliği de gözardı etmek de büyük vebaldir.

Bir kurbanlığa 3 bin vereniniz de var, 15-20 bin vereniniz de.

(Allah maksadına ulaştırsın)

Yüz binlerce kurban kesilecek, milyon liralar harcanacak.

Buna da bir itirazımız yok.

Ama gelin size bir yaşamdan söz edeyim.

Uzun zamandır takip ettiğim bir aile var.

Genç bir çift kardeşimiz.

Bu ciftin iki çocuğu vardı.

Biri Mercan diğeri Özge.

İki kardeş de amansız bir hastalığa yakalandı.

Uzun yıllar tedavi gördüler.

Tedavi sürecinde kendilerini takip ettim.

Van YYÜ genel cerrahi ana bilim dalı başkanı, Prof. Dr Sn. Çetin Kotan ve hastane yönetimi bu çocuklarla fazlasıyla ilgilendiler.

Dolayısıyla, Çetin hoca şahsında tüm hastane yönetimine teşekkürü borç bilirim.

Yapılan tüm tedavi ve müdahalelere rağmen, malasef ATLI kardeşleri kurtaramadık.

Yaşama veda ettiklerinde Mercan 14 kardeşi Özge ise 11 yaşındaydı.

Çocuklar hiç gelişmedi.

Hayata gözlerini yumuklarında ikisi de 6-8 aylık birer bebek gibiydiler.

Çocukların vefatıyla İpek-Sevdin Atlı çifti adeta yıkıldılar.

Çünkü, elde avuçta ne varsa çocuklarının tedavisi için kullanmış ve maalesef çocuklarını kurtaramamışlardı.

Evlat acısı yetmezmiş gibi yokluk ve yoksulluğun pençesine düşen Atlı cifti 'bir teselli ' olur diye bir çocuk daha yaptılar.

Adını da 'UMUT' koydular.

Ne acıdır ki Umut' da doğarken bir hastalık belirdi bedeninde.

Umudun kalbi sağ tarafta.

İç organlarının her biri farklı bir yerde.

Ve umut şuanda 3 buçuk yaşlarında.

Fakat ailenin maddi durumu kötü olduğu için teselli buldukları çocuklarını tedaviye götüremiyorlar.

Siz hayırseverlerin desteğini bekliyorlar.

Naçar kalmışlar.

Seslerini feryatlarını duyurabilecek kimseleri yok.

Sadece ATLI ailesi mi?

Elbette ki değil.

Böylesi yüzlerce, belki de binlerce dram var.

Bayramda bir yeni pabuç dahi giyemeyecek çocuklarımız var.

Mesela Bostaniçi mahallesinde, 6 kız kardeşine bakmak zorunda olan 16 yaşındaki, annesiz-babasız Zeynep kızımızın drami gibi.

Hani diyorum ki bu feryatlara bir ses olsak.

Hani bayram öncesi kapılarını çalıp gönüllerini hoş etsek.

Saçlarını okşasak.

Bir çift çorap giydirebilsek.

Umut'un tedavisine destek olup anne-baba için bir mucize yaratsak.

Ne olur ki!!

Yaradan katında bu yaptıklarınızın hiçbiri boşa gider mi!!

Bir sadaka ya da kurban kadar makbule geçmez mi!!!

Hele gelin bi empati yapın.

Bir vicdan muhasebesi yapın.

Gösteriş ve riyadan uzak bir ibadet.

Sessiz ve masum Allah'a sığınmak.

Bundan daha güzel ne olabilir ki!!!

Umarım ki sizler de benden farklı düşünmüyorsunuz.

Umarım bu mazlumlara bir nefes olursunuz.

İbadetlerinizin kabul olması dileği ile İYİ BAYRAMLAR.

Not:Yardim etmek isteyen hayırsever dostlarımızı, aile ile buluşturabiliriz....