Bülent Arınç’ın AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yaptığı çağrı metni şu şekilde:

Son günlerde ülkemizin muhtelif yerlerinde çıkan orman yangınlarını ve yarattığı tahribatı derin bir üzüntü ile takip ediyorum. Bu yangınlar ile fedakârca mücadele ederken hayatını kaybeden vatandaşlarımıza, orman ve itfaiye teşkilatları mensuplarına Allah’tan rahmet; acılı ailelerine ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum.

İlk kıvılcımdan bugüne büyük bir özveri ile yangınların söndürülmesi için çaba sarf eden tüm vatandaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Evleri, hayvanları, bahçeleri, kovanları vs. yanan, maddi kayba uğrayan afetzedelere geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Devletimiz ve milletimiz yaraların sarılmasında tüm imkanlarını seferber edecektir.

Bu yangınların perde arkasının kafalarda soru işareti kalmayacak şekilde aydınlatılması ve bir daha bu ölçekte elim bir hadise ile karşılaşmamak adına şu adımların atılmasının faydalı olacağına inanıyorum:

1- 14.04.1998 tarihinde benim de Refah Partisi Milletvekili olarak imzacısı olduğum, RP ve ANAP ortak önergesi ile “Ormanların ve Orman Köylülerinin Korunması, Orman Yangınlarının Nedenlerinin Belirlenmesi, Yangınların Önlenmesi ve itfaiye Teşkilatının Yeniden Yapılanması İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Tespit Edilmesi Amacıyla Meclis Araştırması Komisyonu” kurulmuş ve komisyon titiz bir çalışma sonucu ortaya çıkardığı raporunu 782 sıra sayısı ile Meclis Başkanlığına sunmuştu.

Son 23 yılda bu alandaki tek araştırma komisyonu raporu olmasına rağmen bu değerli rapor TBMM Genel Kurulu’nda görüşülemeyerek kadük kalmıştır. Bugün yaşadığımız bu felaketin ardından TBMM’de yasama yılının başlamasıyla birlikte ivedilikle konu üzerinde derinlemesine çalışacak bir Meclis Araştırması Komisyonu kurulmalıdır. Araştırma komisyonu raporu neticesinde ortaya çıkan sonuç ve önerilerin gereğini ve takibini yapacak bir iç denetim mekanizması TBMM Başkanlığı tarafından hayata geçirilmelidir.

2- Üzülerek söylemeliyim ki yetkililerin birbiri ile çelişen beyanları, yangınların söndürülmesinde kullanılacak uçak ve benzeri envanter üzerine yapılan tartışmalar, sorumsuz bir belediye başkanının şuursuz ifadeleri ve halkın endişesinin giderilememesi, afet ile mücadelenin iletişimi boyutunda zayıf kalındığını göstermektedir. İçinde bulunduğumuz hassas süreç içerisinde yapılan bu gibi münferit hataların ise siyaset kurumu ve yangından zarar gören vatandaşlarımız arasındaki gönül bağına halel getirdiği aşikârdır.

Tüm bu iletişim kazaları sonucu kamuoyunda Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsına yöneltilen eleştiriler artmıştır. Sayın Cumhurbaşkanı, kamuoyundaki bilgi kirliliğinin giderilmesi, yangın ile alakalı yetkili sivil ve resmi kurumlarda bu kritik dönemde hizmet kusura bulunup bulunmadığını ortaya çıkarmak, yangınların nasıl ve hangi sebep ile çıktığını aydınlatmak, alınan tedbirlerin neden yetersiz kaldığı sorusunu cevaplamak, yangınların çıkmasında ihmal ve kastın olup olmadığını ortaya çıkarmak için Devlet Denetleme Kurulu’nu görevlendirmelidir. DDK da süratle konuyu araştırıp oluşturacağı raporu kamuoyu ile paylaşmalıdır.

Devlet, millete hizmet organizasyonudur. Halkın sorunlarını çözme, talep ve isteklerini karşılama mekanizmasıdır. Bu mekanizma, birçok farklı organ, kurum ve kuruluştan meydana gelmektedir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini bahane ederek her olayda doğrudan Cumhurbaşkanının şahsının hedef alınması doğru değildir. Eleştirilerin odağında ilgili kurum ve kuruluşlar yer almalıdır.

DDK görevlendirilmediği takdirde tüm kusur, kabahat, ihmal ve hatalar doğrudan Cumhurbaşkanına yöneltilir ve bu durumdan Cumhurbaşkanının şahsi ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi zarar görür.
3- Terör örgütleri, farklı yerlerde aynı zamanda yangınlar çıkartarak ekonomik ve sosyal bir tahribatı ve hatta benzeri olaylar ile kendi işine yarayacak sosyal ve sınıfsal bir çatışma ortamı için zemin hazırlamak amacı güdüyor olabilir. Bu tarz eylemlere karşı alınabilecek en büyük tedbir, gerekli bilgiye önceden sahip olunarak emellerin boşa çıkarılması olacaktır. Bu konuda gösterilecek en küçük zaaf dahi toplumumuzda telafisi mümkün olmayacak tahribatlara yol açabilir. Bu tarz eylemlerin nihai amacı olan milli birlik ve bütünlüğü baltalama girişimlerine karşı hassas olunmalı; toplumsal kutuplaşmayı tetikleyen bir üsluptan özenle kaçınmalıdır. Burada en büyük sorumluluk da siyasilere düşmektedir.

Ülke olarak yakın geçmişte pandemi, deprem, sel ve yangınlar gibi muhtelif badireler ile karşı karşıya kaldık. Hamdolsun milletimizin feraseti neticesinde bu zor günlerden geçmişte çıkmayı bildik; bugün de çıkacağımıza dair inancımız tamdır. Milletimiz, her bir ferdi-kurumu ile sağduyu ve ortak aklı benimsemelidir. Bu zor günlerde millet olarak yegane dayanağımız budur. Bu vesile ile yakın geçmişteki afetlerden etkilenen tüm vatandaşlarımıza ve büyük milletimize tekrardan geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Kamuoyunu saygıyla duyurulur.

Editör: TE Bilisim