VanHaber - ‘Tahliye kararlarını uygulamamak için elli dereden su getirip tekrar hapse atarsanız toplumun vicdanı kanar.’CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin haftalık grup toplantısının ardından gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.İktidarın ‘çoklu baro’ çalışmasını eleştiren Kılıçdaroğlu “Başka işin mi yok senin? Anayasaya barolar kamu tüzel kişiliği niteliğindedir” dedi.

AYM’nin Demirtaş kararı üzerinden yargıyı eleştiren Kılıçdaroğlu “Selahattin Demirtaş tam 4 kez tahliye kararı verilen ve her seferinde karar uygulanmayan ve sürekli içeride tutulan bir siyasetçidir. dedi.Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:

“Daha önce yine grup toplantısında ifade etmiştim 19 ilde yaşanan felaketler nedeniyle, milletvekili arkadaşlarımızı görevlendirmiştik. Raporlar hazırlandı, o raporları okuyor ve izliyoruz. Dertler ne kadar karşılandı izliyoruz. 23 Haziran nedir diyceksiniz. Noldu 23 Haziran’da, İstanbul seçimleri yenilendi. Bugün onun yıl dönümü. Bugün İBB Başkanımız İstanbullularla bir araya geldi.

Sevgili İstanbulular, bizler Mart’ın sonu bahar diyerek yola çıktık. Yerel seçimlerde, her yerde bu sloganı kullandık. Dilimize baharın coşkusu, yüreğimizde insan sevgisi vardı. Bu kadim şehrin sorunlarını çözmek, İstanbullulara hizmet etmek içn yola çıktık. Halkın sorunlarını çözecek arkadaşımızın ismi Ekrem İmamoğlu idi. Siyaseti halka adanmışlık olarak gören bir başkanımızdı. Mart’ın sonu bahar oldu ve İstanbullular onayladılar.

‘BASKIYI KURUMSALLAŞTIRIYORLAR’

Baskıyı kurumsallaştırmak isteyenler kendilerine göre bazı çözüm araçları bulurlar. Bunlardan birisi de yargı kurumudur. Yargıyı baskılarsanız, savcıyı savcı olmaktan çıkarırısanız, bunları Saray’ın kölesi haline getirirseniz yargı yargı olmaktan çıkar. Bugün Türkiye’de herkesin bildiği bir gerçek var, yargıya olan güven yerlerdedir.

‘YARGIYI KONTROL ALTINA ALDILAR, SIRA SAVUNMAYA GELDİ’

Yargıyı kontrol altına aldılar, savcıyı da kontrol altına aldılar. Sıra geldi savunmaya. Bunun için efendim kanun çıkaracağız, neymiş baroları parçalayacaklarmış. Başka işin mi yok senin? Anayasaya barolar kamu tüzel kişiliği niteliğindedir. 

Gün gelecek siz de avukata ihtiyaç duyacaksınız. Avukatlık mesleği sıradan bir meslek değildir.  Adaleti dağıttığına vicdanen kanaat getirecek hakimler olacak.

Biz baroların yürüyüşünü saygıyla karşılıyoruz. İşsizler yürüyor, gençler yürüyor. Biz de adalet yürüyüşü yaptık. Dünyaya mesaj verdik. Adalet arıyoruz diye. Adaletin ne kadar değerli olduğunu biliyoruz. Bilmeyenler kendini Firavun yerine koyanlardır. Onlarda vicdan yoktur, onlarda ahlak da yoktur. Kim konuşuyor ve onu rahatsız ediyorsa tek bir şey yapıyorlar, onu ezin. Halkı baskılayamazsınız. Barolar da hak arıyolar, onlar da yürüyecek. Anayasa gayet açık, silahsız ve sladırısız olduğu sürece hepsinin yürüme hakkı. Silahları mı var? Bir yere mi saldırdılar? Dünya böyle bir örnek görmedi, Türkiye de böyle bir örnek görmedi. Sonunda girişimler oldu, şimdi avukatlar yürüyorlar. Beni derinden sarsan olay ise Türkiye Barolar Birliği Başkanı’nın bu olaya karşı takındığı farklı tutumdur. Adalet, savunma… En başta o savunacak.

‘SAYIN BAKAN REJİM DEĞİŞTİ HABERİN YOK MU?’

Adalet Bakanı açıklama yapmış, teklif yok diyor. Doğru teklif yok. “Hangi maddesine karşı çıkıyorusnuz, ortada henüz bizm bile vakıf olduğumuz bir teklif yok” diyor. Sayın Bakan rejim değişti haberin yok mu? Bunlar Adalet Bakanlığı’nda hazırlanmıyor mu? Sana niye sorsunlar ki ayrıca, bir paralel yapılanma olduğunun farkında değil misin? Bir Hazine Bakanı var iki yerde. Bir Türkiye Cumhuriyeti var bir de Saray var.”

‘SOYLU ÖZÜR DİLEMELİ’

Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun gazeteci Saygı Öztürk’ten özür dilemesi gerektiğini belirterek, “Trabzon çalkalanıyor bundan ötürü. Bir kişi belediye işçi kadrosuyla giriyor. İşçi kadrosuyla girdiğinde devlet memuru olması gerek bunun için de KPSS’ye girmesi gerek. Bunu ne yapıyorlar? Meraklanma diyorlar. ‘Seni özel kalem müdürü yapacağız’ diyorlar. Sınava girdi mi? Hayır. Karısından boşanıp AK Parti milletvekiliyle evleniyor. Sonra da Ankara İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne atandı” dedi. 

‘BUNLAR ONURLU GAZETECİLER’

Kılıçdaroğlu, Libya’da yaşamını yitiren MİT mensuplarına dair haber yaptıkları için tutuklanan ve yarın ilk duruşması görülecek olan gazetecilere dair de şunları söyledi: “Ferhat Çelik, Aydın Keser, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Hülya Kılınç, Murat Ağırel yargı önüne çıkacaklar. Yüz günü aşkın süredir bekliyorlar, yaptıkları haber nedeniyle. Sosyal medyada var zaten, çelenk yollanmış, yandaş gazetelerde çıkmış. Özgür, namuslu, kalemini satmayan gazeteciler haber yapıp kendilerini rahatsız edince doğru hapse atıyorlar. Düşündüler ki bu gazeteciler onurlu duruşundan vazgeçecekler. Bunlar vazgeçmeler, bunlar onurlu, saygın gazetecidirler. Bunlar gazeteciliği gazetecilik için, halkın haber alma hakkı adına gazetecilik yaparlar. Bu gazeteciler üstelik tecritte tutuluyor. Bakalım yarın hakim ne diyecek. Bir adaletsizliği sürdürecek mi yoksa bu adaletsizliğe dur mu diyecek. İntikam alma duygusuyla yola çıktınız mı adaletsizliği perçinliyorsunuz. Ama göreceğiz arkadaşlarımız mücadeleyi sürdürecekler.”

AYM’NİN DEMİRTAŞ KARARI

Selahattin Demirtaş, Eren Erdem ile ilgili AYM karar verdi. Biz yargıdan yargıçtan zaman zaman şikayet ediyoruz ama elbette ki TC’de saygın hakimler ve savcılar var. Adaleti savunan, vicdan sahibi, yargıda yargıçların kararlarda istikrar sağlanmasında katkıda bulunan saygı değer hakimler var. Demirtaş için, tutukluluğunun makul süreyi aştığı ve anayasanın 19. maddesinin ihlal edildiğine karar verdi AYM. Aynı şekilde Eren Erdem için de kişi hürriyeti ve güvenliği hakının ihlal edildiğini söyledi. 

Selahattin Demirtaş tam 4 kez tahliye kararı verilen ve her seferinde karar uygulanmayan ve sürekli içeride tutulan bir siyasetçidir. Düşüncelerini beğenirseniz veğenmezsiniz ayrı bir şey. Ama bir insanı haksız hukuksuz bir şekilde, içeriye atarsanız tahliye kararlarını uygulamamak içn elli dereden su getirir tekrar içeri atarsanız toplumun vicdanı kanar. Adalete bu kadar zulm etmeyin. Tahliye kararı alındıysa uygulayacaksınız. Bu dikta yönetiminin yansımalarıdır.

‘ESNAFIN ARTIK UYANMASI LAZIM’

Yükü neden esnafın sırtına yıkıyorsun? Stopajı kaldırın dedik. Bunun devlete bir yükü var mı? Yok sıfır. 

Borçları yapılandırın, esnaf zor durumda, kredi almış kredi kartları var… Gelin yapılandıralım dedik. Faizi de devlet ödesin, hayır dediler esnaf çok iyi durumda. 18 milyar lira, emin olun bütçede binde bilmem kaç eder. 

Esnaf AK Parti’ye oy verecek mi göreceğiz?

AVM’leri kapatın dedik. Dünyanın neresinde olursanız olun. Haftada bir gün AVM’ler kapalıdır. Bunun devlete maliyeti ne? Hiçbir maliyeti yok. 

Diyelim ki bir esnaf SGK prim borcunu ödeyemedi. Çocuğu hastalandı veya eşi veya bakmakla yükümlü olduğu babası. Hastaneye götürünce, bir dakika diyorlar senin borcun var ben senin hastalarına bakmam. Esnafsız sigorta prim borcun var, ben senin hastana bakmam diyor. Bunu da yaptılar esnafa. Üstelik hadi esnaf sağdan soldan borç buldu ama SGK durmuyor, senin borcun var hala faiz de işledi, faiziyle beraber alıcam diyor. Hem tedavi etmedin, artı masrafı ben ödedim, sonra geri döndü tedavi etmediği sağlık hizmetinin hem primini hem faizini aldı. 

Şimdi ben esnaf kardeşlerime sesleniyorum, sana bunu reva gören siyasi iktidara oh çok iyi oldu mu diyeceksin? Hala demeyecek miisn bu adaletsizlik neden uygulanıyor, sormaycak mısın… Halkbank neden kuruldu, esnaf ve sanatkara ucuz kredi versin diye. Halkbank yönetiminde esnaf ve sanaatkar temsilcisi var mı yok. Neden yok? Bir güreşçi mi gerekiyor oraya atamak için? Esnaf kardeşlerimden rica edeyim, güreş yarışmasına birisi girsin, şampiyon olursa madalya alırsa belki o Halkbank yönetim kuruluna atarlar. Niye esnaf yok orda?

Esnafın da artık uyanması lazım. Esnafın da artık yeter demesi lazım. Esnafa bunları yapın dediğimiz zaman, efendim bütçede para yok diyorlar. 2020’nin ilk 5 ayı, Saray’ın kullandığı paranın miktarı 208 milyar lira. 65 milyar lira ilk beş ayda faizciye ödedikleri para.”

Editör: TE Bilisim