VanHaber - AKP kurucularından Ali Babacan’ın kurduğu DEVA Partisi için, özellikle Kürt oyları konusunda ciddi bir potansiyel taşıdığı yorumları ağırlıkta.

Babacan’ın Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğuna itirazı, HDP’ye yönelik operasyonlara karşı çıkması, ittifak arayışlarında da DEVA’nın kilit rol oynayacağı konuşuluyor.

DEVA Partisi, Kürt meselesini, güven temelinde siyasi kanalları açık tutarak, taleplerin rahatlıkla tartışılacağı demokratik zemini inşa ederek, özgürlük alanlarını genişleterek ve hukuku tahkim ederek çözme vaadinde bulunuyor. Partili yöneticiler de meseleyi demokratik çözüm, temel haklar ve özgürlükler çerçevesinde ele alacaklarını belirtiyor.

DEVA Partisi Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen, partinin kurucular kurulu üyelerinden Abdurahim Aksoy ve DEVA Partisi Diyarbakır İl Başkanı Cihan Ülsen, partinin Kürt sorununa bakışı ve çözüm perspektifi konusunda dikkat çeken açıklamalar yaptı.

Parti yöneticileri, Babacan’ın ana dil başta olmak üzere Diyarbakır Kongresi’nde Kürt meselesinde çok net mesajlar verdiğini söylüyorlar.

Mehmet Emin Ekmen, toplumun bütün kesimlerinin kazandığı ama kimsenin kaybetmediği bir iktidar değişikliği hedeflediklerini belirtiyor ve ekliyor:

“Türkiye’de Kürtlerin insan olmaktan kaynaklanan haklarının yasal ve anayasal zeminde tanınması sorunu var. Bunun herhangi bir pazarlığa, diyaloğa, müzakereye konu olmadan siyasal bir vizyonla tanınması gerektiğine inanıyoruz. Yani bu bir yönetmelik seviyesinde tanınmakla çözülüyorsa. Uygulama seviyesinde bazen bir sorumlu idari siyasinin talimatıyla bazı sorunlar çözülebilir. Bu manada tanıma eksenli bir yaklaşımımız var ve bu tanıma eksenli perspektifimimiz, yaklaşımımız hiçbir zaman siyasi bir pazarlık sürecinin parçası olmayacak. Bu manada değil, çözüm süreci anlamında yürütülen bir çalışma, bir seçim kampanyası anlamında da dahi insanlara sadece bu hakkı tanıyacağımızı vadedebiliriz. Yoksa bu tartışmaların unsuru olarak kabul etmemiz söz konusu değil.”

Çözüm süreci konusunun farklı bir olay olduğunu belirten Ekmen, şunları kaydediyor:

“Yani uluslararası anlamda çatışma çözümü diyebileceğimiz bu sorunun üzerinde öbeklenmiş silahların tasfiyesi anlamına geliyor. 2013 çözüm süreci dillerimizde pelesenk oldu ama AK Parti dahil Türkiye Cumhuriyeti’nde Demirel’den, Erbakan’dan, Özal’dan başlayacak şekilde Genelkurmayın da içinde olduğu 12-13 farklı deneyimden bahsediliyor. Dünyada da değişik örnekleri var. Örneğin Moro sürecinde Türkiye garantör ülkelerden biri. Türkiye farklı silahsızlandırma süreçlerinde devlet olarak da içerisinde yer aldı. Bugüne kadar Türkiye’nin içerde denediği ama başaramadığı örnekler var. Uluslararası örnekler önümüzde.”

“Önceliğimiz Kürtlerin birey olarak ve bir etnisite olarak sahip olmayı hak ettikleri haklara kavuşmasıdır” diyen Ekmen, “Bu siyasi süreçler belli bir olgunluğa gelirse çatışma çözümünün farklı argümanları tartışılacaktır. Ona da bugün değil, o günkü konjonktürde, zeminde ve ortamda Türkiye’nin kendi iç tecrübesiyle uluslararası tecrübeleri masaya koyup çözüm önermek gerekir. Bugünden afaki söylemlerin doğru olmadığını düşünüyorum” görüşünü dile getiriyor.

Diyarbakır İl Başkanı Cihan Ülsen ise, Babacan’ın Kürt meselesine ilişkin Diyarbakır Kongresi’ndeki konuşmasına dikkat çekerek şunları söylüyor:

“Genel Başkan Kürt meselesini ilgilendiren ana dil meselesi başta olmak üzere hiç yuvarlak mesajlar vermeyeceğini ve köşeli mesajlar vereceğini söylemiştim. Diyarbakır Kongresi’nde verdiği mesajlar çok netti. Ceylan Önkol’dan Tahir Elçi’ye verdiği selama kadar Kürt meselesiyle ilgili söylediği şeyler net mesajlardı. Kürt meselesinde söylenmeyecek söz artık kalmadı. Herkes Kürt meselesinin nasıl çözülebileceğini, Kürt meselesinin nasıl çözümsüzlüğe itildiğini ve hangi yol ve yöntemlerin kullanıldığını biliyor. Burada bütün mesele 2014-2015 yılından bu yana tek bir söz bile söylenmiyor. Bir korku iklimi var, demokratik zemin kaymış durumda, insanlar bir Twit atmaktan bile ceza alırken Kürt meselesi de uzun zamandır konuşulmuyordu. DEVA ve Genel Başkan’ın söylemleriyle biraz Kürt meselesi gündeme geldi.”

Ülsen, hem anayasal vatandaşlık, hem ana dil meselelerinin Kürt meselesinin sadece bir parçası olduğunu ama tamamı olmadığını ifade ediyor.

Kürt meselesinin bir çok yönü olduğunu kaydeden Ülsen, “Uzun bir dönemden gelen savaş ortamı da söz konusu. Ana dil meselesi ya da eşit vatandaşlık meseleleri Kürt meselesinin halli yönünde bir girizgah olabilir. Ana dil ya da eşit vatandaşlıkla ilgili düzenlemelerin önemli ve hayati olduğunu düşünüyorum ama tek başına Kürt meselesini çözme konusunda yeterli olduğunu düşünmüyorum. Bu mesele çok yönlü ve toplumsal bütün kesimin içinde olması gereken bir mesele” diyor.

Abdurrahim Aksoy da, “Temel haklar, temel sorunlar olduğu gibi kabul edilmektedir. DEVA Partisi Kürt meselesi hususunda Kürt sorununun varlığını kabul etmektedir. Kürt sorununun çözümünü ülkenin bir sorununun çözümü olarak kabul etmektedir. Bu konuyu ele almadan demokratikleşmenin olmayacağı düşüncesindeyiz. Kürt meselesi de ekonomiden sonra önümüzdeki en büyük sorunlardan biridir. DEVA Partisi Kürt sorununu demokratik çözüm, temel haklar, özgürlükler çerçevesinde ele alacaktır ve sorunları bu şekilde çözecektir” ifadesini kullanıyor.

Kürt meselesinin çözümüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Aksoy , “Demokratik bir Türkiye oluşturabilirsek, demokratik teamülleri ülkenin teamülleri haline getirebilirsek, bu teamüller içerisinde Kürt meselesini de demokratik bir çerçeve içerisinde mutlaka çözeceğiz. Tek çözüm yolu da budur” yorumunu yapıyor.

Editör: TE Bilisim