Feqîyê(Feqiye) Teyran Kimdir? Miladi takvime göre bu tarih 1561’e denk gelir. Bir şiirinde şiiri yetmiş yaşında olduğunu ve hicretin üzerinden tam olarak 1041 yıl geçtiğini belirtir. Hakkari’nin Muks Köyü’nde doğan Teyran, Van’ın Bahçesaray ilçesine bağlı olan topraklarda dünyaya gelmiştir. Asıl ismi dörtlüklerinde de yer aldığı üzere Muhammed’tir. Soylu bir ailenin çocuğudur olan Teyran’ ın dedeleri Osmanlı devletinden alınan “Mirlik” unvanının sahibidir.

Feqîyê(Feqiye) Teyran’ın Papaz Hikayesi

Feqıye Teyran Cizre’ye giderken bir papazla karşılaşır ve ahbaplık eder. Yorulduklarında dinlenmek üzere bir ağacın gölgesine otururlar. O sırada iki kuş gelerek ağacın dallarına konar. Kuşlar ötüşerek birbirleriyle konuşmaya başlar, bunun üzerine FeqiyeTeyran gülümser.

Papaz sorar neden gülüyorsun diye. Teyran bu gülümsemenin adetten olduğunu söyleyerek geçiştirir. Ama papaz ısrar eder ve ‘her gülmenin bir sebebi vardır, sebepsiz yere gülünmez’ der.

Teyran; “dediğin gibi ama neden güldüğümü sana söylersem bana ihanet edebilirsin ” der. Papaz duyacağı şeyi hiç kimseye söylemeyeceğine dair söz verir.

Teyran; “Ben kuşların dilinden anlıyorum, ağacın üzerindeki kuşlar az önce benim Cizre’de çok acı çekeceğimi söyledi, ben de bu yüzden güldüm” der. Papaz hiç sesini çıkarmaz ve yola devam ederler.

Cizre’ye geldiklerinde Teyran Feqi ‘Medresa sor’ a, papaz ise kiliseye gider. Kilisede halk toplanmıştır ve büyük bir telaş içindedir. Papaz kalabalığın konuşmasına kulak kesilir. Falcı bir kadın kilisenin toprağına gömülü bir hazinenin varlığından söz etmektedir. O sırada Cizre’nin Miri de hazine arayanların içinde bulunmaktadır. Papaz Cizre Mir’inin yanına giderek, yolda karşılaştığı Tayran Feqi’nin doğa üstü güçlerinden söz eder ve hemen Teyra’n ı yanlarına çağırarak ona gizli hazineden bahis ederler.

Feqiye Teyran Sözleri

Feqîyê(Feqiye) Teyran Kimdir? Teyrani şöyle der: “Ben hazineyi çıkarırım fakat kendi payımı da istiyorum”. Mir Teyrani’ nin bu şartını kabul eder. Teyrani bir avuç yem alarak kiliseye döker. Kuşlar gelip yemi yer ve şöyle derler “Bu yemi buraya kim döktü, hazine için bu yemi buraya Teyrani dökmüş’

Teyrani kuşlara sorar; ‘sen hazinenin nerde olduğunu biliyor musun?’ Kuş; ‘ Evet biliyorum sabah güneş doğduğunda hangi taşa vurursan hazine o taşın altındadır’ der…

Teyrani güneşin doğuşuyla beraber sabahın erken saatlerinde kalkıp kiliseye gider ve işaret edilen taşı tespit eder. Ardından da Mir’e bu yaşananları anlatır. Taş kazılır ve içinden gerçekten de büyük bir hazine çıkar. Mir, Teyrani’ye dönerek sorar: “Sen ne kadar istiyorsun?” der.

Teyrani;’: “Papazın başının ağırlığı kadar altın istiyorum” diye cevap veriri. Mir: “Papazın başının ağırlığını bilmemiz için onun başını kesmemiz gerekir” diye cevap verir. Teyrani ise : “Öyleyse kesin” der. Ardından Papazın kafasını keserler ve teraziye koyarlar, diğer kefeye kalan bütün altınları koysalar da papazın kafası ağır çeker.
Bu durum karşısında Mir, Teyrani’ye dönerek “sen bunu biliyordun” der.

Onlara bir ders vermeyi amaçlayan Teyrani ise altınları ortadan kaldırarak kefeye toprak koyar. Bunun ardından papazın kellesinin havaya kalkar. Bunun üzerine Teyrani : “Mirim ben altın istemedim, altınlar sizin olsun, benim amacım sizlere insanların gözünün ancak toprakla doyduğunu göstermektir” der.

Editör: TE Bilisim