İnsan Hakları Derneği (İHD), Seyit Rıza ve arkadaşlarının idam edilmesinin 84. yılı nedeniyle yazılı bir açıklama yaptı.

15 Kasım 1937 sabahında Elazığ Buğday Meydanı'nda Seyit Rıza ve arkadaşlarının idam edildiğini ifade eden İHD, Seyit Rıza'nın "Ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim, bu bana dert oldu ama ben de sizin önünüzde diz çökmedim bu da size dert olsun" sözlerini hatırlattı.

İHD, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Meclis'te grubu bulunan siyasi partilere şu çağrıda bulundu:

  • Seyit Rıza ve arkadaşlarının itibarlarının iadesi için özel bir kanun çıkarılmalı, gerçekleştirilen hukuka aykırı yargılama tüm sonuçları ile ortadan kaldırılmalıdır.
  • Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerleri açıklanmalıdır.
  • Dersim halkından özür dilenmeli, Dersim ismi iade edilmelidir.

Erdoğan sözlerinin devamını getirmedi

İHD, "Derdim Tertelesi (Soykırımı) hakkında ilk yarı resmi özür dilemeyi dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan 23 Kasım 2011 tarihinde AK Parti il başkanları toplantısında yaptığı konuşmada dile getirmiş ancak devamını getirmemiştir" dedi.

Dersim'le yüzleşmenin Cumhuriyet tarihinin en önemli somut adımlarından birisi olacağını ifade eden İHD, şöyle dedi:

"Türkiye'nin geçmiş tarihinde yargılama yetkisini kullanan 'merciler' çok fazla kurulmuş ve çok büyük adaletsizlikler gerçekleştirilmiştir. İstiklal Mahkemeleri, Askeri Mahkemeler, Sıkıyönetim Mahkemeleri, Devlet Güvenlik Mahkemeleri, Özel Yetkili ve Görevli Ağır Ceza Mahkemeleri gibi Anayasanın 37. maddesinde yargı yetkisi kullanacak mercilerin kurulamayacağı ve doğal yargıçlık ilkesine aykırı yargılama yapılamayacağı açıkça yer almaktadır. Hatta şimdiki Anayasada 15 Nisan 2017 tarihli referandum ile sıkıyönetim kaldırıldığı gibi askeri mahkemeler de kaldırılmıştır. "

Adnan Menderes örneği

Her zaman ve her yerde ölüm cezasına karşı olduğunun altını çizen İHD, "Adnan Menderes'in tıpkı Seyit Rıza gibi Askeri Mahkeme tarafından ölüm cezasına çarptırılıp idam edilmesi yakın tarihin unutulmayacak olaylarından birisidir. AK Parti iktidarı Adnan Menderes ve arkadaşlarının itibarlarının iadesini sağlamış ve 01.07.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7258 sayılı kanunu çıkartmıştır. Demek ki itibar iadesi ile ilgili kanun çıkarılabilmektedir" dedi.

Dersim Tertelesi ve idam süreci

İHD, Dersim Tertelesi ve Seyit Rıza ile arkadaşlarını idama götüren süreci ise şöyle özetledi:

"2 Ocak 1936 tarihli resmi gazetede yayınlanan 2884 sayılı Tunceli Vilayetinin İdaresi Hakkında kanun uyarınca Dersim adı Tunceli olarak değiştirildi ve Dersim Tertelesi uygulanmaya başladı. Öte yandan Şark Islahat Planı çerçevesinde hazırlanan 1164 sayılı ve 25 Haziran 1927 tarihli Umumi Müfettişlik Kanunu uyarınca 1936 yılında Elazığ'ın da dahil edildiği 4. Umumi müfettişlik kuruldu. Bu Müfettişlik tarafından hiçbir usul ve esas yargılama güvencesi olmayan Askeri Mahkeme kuruldu. Bu mahkeme Seyit Rıza ve arkadaşlarına ölüm cezası verdi ve böylece asla affedilmeyecek cinayetler işlendi.

"İdam edilenler arasında 'Seyit Rıza, Resik Hüseyin (Seyit Rıza'nın oğlu), Seyit Hüseyin (Kureyşan-Seyhan aşiret reisi), Fındık Ağa (Yusufanlı Kamer Ağa'nın oğlu), Hasan Ağa (Demenan aşiret reisi Cebrail Ağa'nın oğlu), Hasan (Kureyşanlardan Ulkiye'nin oğlu) ve Ali Ağa (Mirza Ali'nin oğlu)' bulunmaktadır."

Seyit Rıza kimdir?

Seyit Rıza ya da Kırmancki'deki adıyla Sey Rıza'nın kesin doğum tarihi bilinmemekle birlikte 1863 yılında Pulur Lirtik Köyü'nde doğdu, 15 Kasım 1937 yılında Xarput'ta altı Dersim ileri geleniyle beraber idam edildi.

75 yaşında olan ve yaşı küçültülerek idam edilen Seyit Rıza'yla beraber 58 kişi Elazığ'da kurulan İstiklal Mahkemesi'nde yargılandı.

Dersim ileri gelenleri "isyana teşvik" suçundan yargılanır, Seyit Rıza ile beraber 6 kişi idam cezasına çarptırılır. Diğer sanıklarsa ömür boyu hapis cezalarına çarptırılır.

Seyit Rıza'nın idamı, hükmü düzenlemekle görevli İhsan Sabri Çağlayangil'in anılarında şöyle aktarılmıştı:

"Seyit Rıza, sehpaları görünce durumu anladı. 'Asacaksınız' dedi ve bana döndü: 'Sen Ankara'dan beni asmak için mi geldin?' Bakıştık. İlk kez idam edilecek bir insanla yüz yüze geliyordum. Bana güldü. Savcı, namaz kılıp kılmayacağını sordu. İstemedi. Son sözünü sorduk. 'Kırk liram ve saatim var. Oğluma verirsiniz' dedi.

"Seyit Rıza'yı meydana çıkardık. Hava soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. Ama Seyit Rıza, meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti. 'Evlâdı Kerbelayıh. Bi hatayıh. Ayıptır. Zulümdür. Cinayettir' dedi. Benim tüylerim diken diken oldu. Bu yaşlı adam rap rap yürüdü. Çingeneyi itti. İpi boynuna geçirdi. Sandalyeye ayağı ile tekme vurdu, infazını gerçekleştirdi... Seyit Rıza asılırken ileride oğlunun da sesi geliyordu: 'Kulun kölen olam. Sığırtmacın olam. Gençliğime acıyın, öldürmeyin beni!"

Editör: TE Bilisim