Afyon, Ankara ve Konya'da Kürtlere yönelik gerçekleşen ırkçı saldırılara Hakkari'de faaliyet yürüten sivil toplum örgütleri yaptıkları ortak açıklama ile tepki gösterdi. Yapılan açıklamanın altında KESK Hakkari Şubeler Platformu, İnsan Hakları Derneği (İHD) Hakkari Şubesi, DİSK Genel-İş Hakkari Şubesi, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Hakkari Temsilciliği ve TMMOB Hakkari İl Temsilciliği’nin imzası yer aldı. Kamu Emekçileri Sendikaları (KESK) Hakkari Şubeler Platformu binasında düzenlenen basın toplantısına sözkonusu kurumların yetkilileri katıldı. Açıklama metni İHD Hakkari Şubesi Eşbaşkanı Yusuf Çobanoğlu tarafından okundu. 

Açıklamasında insanlık tarihi boyunca farklı coğrafyalarda yaşanan ırkçı saldırıların insan kitleleri arasında ağır ve derin travmalara neden olduğunu dile getiren Çobanoğlu, Anadolu coğrafyasında da ırkçılığın neden olduğu travmaların söz konusu olup, halen de olmaya devam ettiğini belirtti. Irkçılığın ülkemizde yaşayan madun kesimlerin zihin dünyasında, telafisi ancak hakiki bir toplumsal yüzleşme ile mümkün olacak travmalar ortaya çıkardığını söyleyen Çobanoğlu, “Son günlerde basına yansıyan, özellikle Kürt halkı üzerindeki ırkçı saldırılar, Kürtlerin toplumsal yaşamında, ağır tahribatlar ve duygusal kopuşlara neden olmaktadır. Öyle ki, içinde bulunduğumuz temmuz ayı içerisinde yaşanan üç ayrı saldırı dahi bunun en dramatik örneklerini teşkil etmektedir" dedi.

‘SALDIRILARIN ORGANİZE OLDUĞU AŞİKÂR!’ Yapılan saldırıların “nefret ve hınç duygularıyla işlenip, son derece organize olduğunun aşikâr olduğunu” ifade eden Çobanoğlu, "Saldırıların son 3 gün içinde yaratmış olduğu bu ağır tahribat hemen her gün siyasi cenahlarca bahsedilen ve hali hazırda ülkenin en fazla eksiğini hissettiği toplumsal barış ve ortak yaşama iradesine yapılmış saldırılar olarak görülmelidir. Kurumsallaştırılmaya çalışılan bu ırkçılığın, sadece saldırıların yaşandığı bölgeler için değil, tüm ülke için bir tehdit oluşturduğu görülmelidir. Kürtlere veya başka bir kesime yönelik gerçekleştirilen her ırkçı saldırı, insanın temel hak ve özgürlüklerini tehdit etmektedir. Ve insanlık tarihi de böyle yazacaktır. Türkiye’de son zamanlarda art arda yaşanan ırkçı saldırıların temel sebebi; iktidar bloğunun kutuplaştırıcı ve nefret içerikli söylemleri ve bu söylemler sonucu ortaya çıkan saldırılara karşı geliştirilen cezasızlık politikalarıdır. Nefret söylemlerinin organize ve sürekli olması, beraberinde birçok organize saldırıyı da getirmektedir" ifadelerini kullandı. 

CEZASIZLIK POLİTİKASI  Çobanoğlu, ülke yönetimine hakim olan siyasi kişilerin sarf ettiği ırkçı söylemlerin, her geçen gün Kürtler ve diğer halklara yönelik artan nefret suçlarını arttırdığını da vurguladı. Çobanoğlu, bu konudaki sözlerine şöyle devam etti:  "Bu nefret suçlarına karşı uygulanan cezasızlık politikaları, bu barbarca hislerle gerçekleşen saldırıların geçmişten bugüne olan devamlılığına sebebiyet vermektedir. Yaşanan saldırılara karşı güçlü toplumsal bir tepkinin gelişmemesi, siyasi iktidarın olayların hassasiyetine dair net bir söylem geliştirmemesi ve özellikle faillerin cezalandırılmaması yönündeki cezasızlık politikaları ülkenin yararına bir durum değildir. Bilakis, bu sessizlik hali, bir sonraki saldırıların öncü kuvveti olma hüviyetini taşımaktadır. Bu durum bizlerde, Türkiye toplumunun kutuplaştırılması ve ayrıştırılması için arzu edilen planlı eylemler olduğu izlenimini uyandırmaktadır.

Bu tür kutuplaştırıcı ve ayrıştırıcı nefret söylemleri, halkı kin ve düşmanlığa yönlendirmektedir. İktidar çevrelerini ölüm siyasetine giden bu nefret dilini derhal terk etmeye davet ediyoruz. Hatırlatmakta fayda görüyoruz ki; birçok ülkede özel olarak ‘nefret suçlarını’ düzenleyen kanunların bulunması, bu suçların yaratabileceği olası sonuçların vahametini ortaya koymaktadır. Ancak buna rağmen, Türkiye’de nefret suçlarına yönelik özel bir kanun bulunmamaktadır. Bu konu, 5237 sayılı TCK’da birkaç madde ile düzenlenmiştir. Örneğin, TCK madde 216 düzenlemesi, ‘Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır’ şeklindedir. Fakat bu yetersiz maddeler dahi uygulanmamaktadır." 

BAROLARA DESTEK Irkçılığa maruz kalmış olan işçi, emekçi ve yoksul Kürtlere kamusal alanda sahip çıkan bölge baroları ve bölge dışındaki diğer baroları hedef gösterenleri, 90’ların kontracı zihniyetinden tanıdıklarını söyleyen Çobanoğlu,  ‘gazete’ adı altında parti bültenciliği yapan, basın ve yayın ilkelerini mevcut siyasal iktidarın devamı için seferber edenlere karşı, barış isteyen baroların ve onların açıklamalarının yanında olduklarını ifade etti.

‘TAKİPÇİ OLACAĞIZ’ Aynı kesimlerin yaydıkları nefretle Tahir Elçi cinayetindeki rolünü de hatırlatan Çobanoğlu, “Ceza yaptırımlarının uygulanmayışını, son üç gün içerisinde yaşanan ırkçı saldırılardan ve yakın tarihte yaşanan, gün geçtikçe de artan saldırılarda görmek mümkündür. Bizler Sivil toplum kuruluşları ve hukuk kurumları olarak uygulanan ve faillerini cesaretlendiren bu cezasızlık politikasına karşı, hukuki zeminde olayın takipçisi olacağımızı, insan hak ve onuruna karşı geliştirilen bu ve benzeri her ırkçı saldırılara karşı tereddüt etmeden, bıkmadan ve yılmadan mücadele yürüteceğiz. Halkımıza ve tarihe karşı bir borç addettiğimizin bilinmesini isteriz" diye konuştu. Mezopotamya Ajansı (MA)

 

Editör: TE Bilisim