Serhat Göç Araştırmaları Derneği (Göç-Der) sınırlarda yaşanan mülteci ölümlerine ilişkin basın açıklaması düzenledi. Dernek binasında düzenlenen basın açıklamasına Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Demokratik Partisi (HDP) yöneticileri, Dil Kültür ve Sanat Araştırmaları Derneği’nde (ARSİSA) ve birçok demokratik kitle örgütü temsilcisi katıldı. 

‘İNSANLIK TRAJEDİSİ YAŞANIYOR’

Hazırlanan basın metinini Dernek Eşbaşkanı Gülşen Kurt okudu. Ulus devletlerin ırkçı, ayrımcı ve adaletsiz politikalarından kaçan, ülkelerindeki sosyo-ekonomik ve siyasal durumdan şikayetçi olan milyonlarca insanın bu gün mülteci konumunda olduğunu belirten Kurt, mültecilerin Türkiye’de çok zor şartlarda kaldığını ve Türkiye’yi bir geçiş ülkesi olarak geçmeye çalıştığını ifade etti. Türkiye’de her yıl binlerce mültecinin yaşamını yitirdiğine dikkati çeken Kurt, “Mülteciler fiziksel, cinsel, ekonomik şiddete maruz kalmakta ve iş cinayetlerinde ölmektedir. Devam edegelen Suriye iç savaşı, Afganistan’da Taliban rejiminin iktidarı devralması ve diğer bölgesel çatışmaların etkisi ile mülteci, sığınmacı ve göçmen sayısının milyonlarla ifade edilir hale getirmiştir. Polonya ve Balarus sınırında, Akdeniz’de ve Ege’de yaşanan insanlık trajedisinin bir benzeri Türkiye-İran sınırında sistematik bir şekilde yaşanmaktadır” dedi. 

‘İNSAN PAZARINA DÖNÜŞTÜ’

Van’dan İzmir’e İstanbul’dan Hatay’a kadar mültecilerin yaşam hakkının tehdit altında olduğunu gösteren birçok vakanın yaşandığını söyleyen Kurt, “İzmir’de 3 kişi yakılarak öldürülürken Van sınırında bir kadın çocuklarını soğuğa karşı korumak isterken kendisi donarak yaşamını yitirmiştir. Mültecilerin batı ülkelerine karşı iktidar tarafından bir şantaj politikasına araç kılınması, bu süreci insan pazarına dönüştürüyor. Sadece Van’da son 3 yılda yaşamını yitiren mülteci sayısının yüzlerle ifade edildiği bir korkunç bir tablo yaşıyoruz” diye konuştu. 

YARGIYA TAŞINMIYOR’

Geri gönderilme riski nedeniyle kaza, ölüm, cinayet ve tecavüz vakalarının önemli bir bölümünün kamuoyuna ve yargıya taşınmadığını kaydeden Kurt, sadece Van’da değil sınır ve geçiş bölgelerinin neredeyse tümünde bu bağlamda insan hak ve ihlallerinin yaşandığını ifade etti. Kurt, “Van’da bir geri gönderme merkezinde yaşanan taciz vakası ve ilgili yargı süreci mültecilere yönelik durumu özetlemektedir. Öte yandan mülteci kadınların yaşadıkları şiddet türlerinden bir diğeri ise para karşılığı veya toplumsal baskıdan dolayı evliliğe zorlanmalarıdır. Özellikle kız çocukları bu duruma daha fazla maruz kalmakta ve cinsel istismar ve sömürüye daha da açık hale gelmektedir. Yardım vaadi veya geri gönderme tehdidi kadın ve çocukları göç yolunda her türlü istismar ve şiddete karşı savunmasız bırakabilmektedir. Geri Gönderme Merkezleri’nde yaşanan istismar olayları basına yansımıyor çünkü geri gönderilmekle tehdit edilen mülteci kadınlar sessiz kalmaya mecbur bırakılıyor” diye konuştu. 

 

Editör: TE Bilisim