VanHaber - Görür, depremin ne zaman olacağını bilmenin mümkün olmadığını ama araştırmaların 1999’dan itibaren 30 yıl içerisinde olma olasılığının yüzde 60’tan fazla olduğunu ortaya koyduğunu vurguladı.Marmara tabanını boydan boya kesen doğrultu atımlı fayın üç kola ayrıldığını anlatan Görür, İstanbul’u etkileyecek depremin 70-75 km uzunluğundaki Yeşilköy açıklarında başlayıp orta Marmara çukurluğunda devam eden Kumburgaz fayında meydana geleceğini düşündüklerini belirtti.

Kilitli olan bu fayın kırıldığı takdirde 7.2 büyüklüğünde bir deprem üretebileceğini ifade eden Görür, Marmara’da en son 26 Eylül 2019’da meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki ve 11 Ocak 2020 tarihli 4.7 büyüklüğündeki depremlerin bu kolun batı ucunda meydana geldiğini söyledi.Görür çok önemli bir uyarı yaparak ”Son depremler bu kolun batı ucunda gerçekleşince şahsen ben endişeye kapıldım. Küçük de olsalar bu depremlerin beklenen Marmara depremini öne çekmiş olabileceğini düşünüyorum” dedi.

HÜKÜMETE ÇAĞRI: DEPREM PARTİ TANIMAZ

İstanbul’un en az 7,2 büyüklüğünde bir deprem beklediğinin altını çizen Görür, şu çağrıyı yaptı: ”Yerel yöneticileri ve hükümeti, yaklaşan bu tehlike karşısında önlem almaya davet ediyoruz. Depremde olması muhtemel zararların önüne geçebilecek tedbirleri almalı. Deprem siyasi ideoloji ve parti tanımaz. Geldiğinde hepimiz zarar göreceğiz. Dua edelim de gelmeden önce yöneticilerimiz akıllarını başlarına alsın ve bu afete karşı önlem almada kenetlensinler.”

”KANALIN DAYANMASI ZOR”

Kitabında ‘Kanal İstanbul ve deprem’ konusunu ayrı bir başlıkta inceleyen Görür, ‘çılgın projenin’ yarattığı tehdidi şöyle anlattı:

”Beklenen Marmara depremi minimum 7,2 büyüklüğünde olacaktır. Bu deprem gerçekleştiğinde Kanal İstanbul’un Küçükçekmece Gölü ile Marmara Denizi arasındaki bölümü en az 9-10 şiddetinde etkilenecektir. Bu şiddetteki bir depreme kanalın bu bölümünün ciddi bir hasar almadan dayanması çok zordur. Ben açıklandığı ilk günden beri Kanal İstanbul’a karşı çıktım. Karşı oluşum siyasi veya ideolojik nedenlerden dolayı değil tamamen bilimsel gerekçelerledir. Deprem kenti olan ve büyük bir deprem bekleyen İstanbul’da böyle bir projenin yapılması son derece risklidir.”

TÜRKİYE’DE NERELERDE DEPREM BEKLENİYOR?

Prof. Görür, Türkiye’nin deprem riski taşıyan diğer noktalarını da sıraladı. Görür ”Depremin zamanını önceden bilmemiz mümkün değil. Biz deprem kestirimi yapmıyoruz. Belirli bir fay üzerinde uzun dönemdir deprem olmuyorsa ve fay da aktifse stres birikiminin arttığını düşünerek depreme gebe olduğunu söyleriz” dedi.

Görür buna göre Kuzey Anadolu Fayı üzerinden İstanbul, Karlıova-Erzincan’ın; Doğu Anadolu Fayı üzerinde Çelikhan-Erkenek, (Malatya-Maraş-Adıyaman yöresi), Kahramanmaraş-Türkoğlu’nun; Ölüdeniz fayı üzerinde Antakya civarının sıkıntılı olduğunu söyledi.

Kuzey Anadolu Fayı’nın güney kolunda da Bursa, İznik, Geyve yörelerinde 1700-1800’lerden beri deprem üretmemiş faylar bulunduğunu ifade etti. Görür, Van’da 2011’deki depremin stresi boşaltmış olmasına karşın kentin İran sınırına giden kesimlerinde hareketlilik artışı olduğunu kaydetti.

Karadeniz’de endişe edecek bir durum olmadığını, bu yörede büyük deprem beklemediklerini dile getiren Görür, Ege’nin deprem açısından her zaman riskli olduğunu belirtti. Görür ”Manisa yöresinde devamlı depremler oluyor. Çoğu kez küçük depremler. Bölgenin Gediz ana fayı boyunca yavaş yavaş kayıp dönmesi, kabuğun yerleşmesi şeklinde yorumluyorum. Çok büyük endişe verici bir durum yok. İzmir de ciddi bir deprem bölgesi. Nerede bir deprem olsa İzmir ondan etkileniyor. Kendine has depremlerinin çoğunun büyüklüğü 6’lar mertebesinde. Çoğu kısa faylar. Benim kanaatime göre İzmir’de en fazla 6’lar mertebesinde deprem olabilir.”

Kaynak: Sözcü

Editör: TE Bilisim