VANEKSPRES HABER MERKEZİ - VAN

HDP Van milletvekili Murat Sarısaç, Genel Kurul’da gündem dışı olarak yaptığı konuşmada, demokrasi ve özgürlükler, hukuk ve adalet, ekoloji ve ekonomi alanındaki sorunları sıklıkla gündeme taşıdıklarını belirterek “Van'da bin altı yüz yetmiş altı gündür bir yasak var. İstisnasız, her on beş günde bir bu yasaklar tekrar ediyor. Tabii, bu yasak dediğimiz şey, sadece HDP'ye ve muhaliflere dönük bir yasak. Çünkü AKP istediği zaman kongre yapabiliyor, istediği zaman miting yapabiliyor. Polis eliyle bir sürü provokatör, bir sürü kişi getirilip bizim partimizin önünde, bizim partimizin siyasi faaliyetlerini engelleyecek bir şekilde açıklamalar yapılıyor, bize hakaretler ediliyor, parti binalarımız taşlanıyor. Yani anlayacağınız, Van'da polisler bile, Van emniyeti bile bizim parti binamızın önünde bizden daha çok eylem ve etkinlik yapabiliyor.” dedi. 

“Van cezalandırılıyor”

Van’ın tecrit altında tutulduğunu söyleyen Sarısaç, kayyumlarla Van’ın ekonomik birikimlerinin küçük bir azınlık tarafından sömürüldüğünü ifade ederek şunları söyledi: “Bu demokratik olmayan durum sürekli kendini tekrar ediyor ve bunu da güvenlik politikalarıyla, sürekli halkı baskı altında tutarak bir şekilde devam ettirmek istiyorlar. Özellikle canhıraş bir şekilde bu güvenlikçi politikalara sarılmalarının da sebebi yine bu kayyum rejimini devam ettirmek ve halkı, orada kendi iradesini gösterecek, kendi iradesine sahip olabilecek durumdan uzaklaştırmaktır.” Sarısaç, devamında “2020 yılında İHD'nin verilerine göre de bu, açık bir şekilde ortaya çıkıyor. İHD'nin açıklamış olduğu verilerde 2.410 tane hak ihlali yaşanmış. Bu bile açık bir cezalandırma olduğunu zaten önümüze seriyor.” dedi.

“Van’da 947 esnaf kepenk kapattı”

Van’ın ekonomik sorunlarına da değinen Sarısaç, halkın ekonomik ve sosyal olarak cezalandırıldığını ifade ederek “Van'da işsizlik ülke ortalamasının en az 2 katı. Van kişi başına düşen gelirde son sıralarda; sadece 2020 yılı içerisinde 947 esnaf kepenk kapattı. Bu yüzden, 2020 yılında Van'da iş bulamadığı için başka kentlere gidip çalışmak zorunda kalan 20 işçi hayatını kaybetti. Oysaki Van'ın İran'la 4 ilçesi sınır durumda yani Orta Doğu'ya açılan ticaret kapısı ama bundan da faydalanamıyor. Biz sınırı nasıl biliyoruz Vanlılar olarak? Sadece öldürülen Kürtler, hendeklerde ya İran askerleri tarafından ya da Türkiye askerleri tarafından öldürülen gençler olarak biliyoruz; sınırın bu faydası var.” dedi.

Başkale’de depreminde yaralar sarılmadı

Sarısaç Başkale’de yaşanan depremden sonra yaraların sarılmadığını da belirterek şöyle devam etti: “Biliyorsunuz 2011'de biz 2 tane büyük deprem yaşadık. Bu 2 depremde ne halka verilen sözler tutuldu ne afet bölgesi ilan edildi ne de vergi terkini yapıldı, hâlâ Van halkı o döneme ait TOKİ borçlarını ödemek zorunda kalıyor. Yani o dönemde 30-40 bin liraya mal edilen TOKİ'ler bu halka çok büyük paralarla satıldı. Sonrasında da biliyorsunuz, yine Şubat 2020'de de bir Başkale depremi olmuştu. Başkale'de de 6 köy yine bu depremden etkilendiler. Buradaki politika orada da devam ediyor. Yani Başkale halkına, 60 ile 80 bine mal olacak prefabrik evleri şu an AKP Hükûmeti 189 bine satmaya çalışıyor. Evet, AKP'liler her zaman söylüyor: ‘Biz Vanlılara büyük yatırımlar yaptık.’ Hatta kaybolan 128 milyar doları da yine ‘Van depreminde Vanlılara verdik.’ gibi bir söz söyledi. Faize yatırdınız. 3-4 katıyla şu an, Vanlılara siz o 128 milyarı faizle vermiş görünüyorsunuz. Yaptığınız emniyet binaları, yaptığınız karakollar bugün Van halkına, AKP Van milletvekilleri tarafından ‘yardım’ diye lanse ediliyor.”

Editör: TE Bilisim