Türkiye'de yaşanan ekonomik krizin en derinden hisseden kesimlerin başında üniversite öğrencileri geliyor. Gittikleri kentlerde, barınma, beslenme ve ulaşım ve okul masraflarını karşılamakta zorlanan öğrenciler, ya çalışmak ya okula ara vermek ya da okulu bırakmak gibi seçeneklerle karşı karşıya kalıyor. Bir ay önce verilen bir soru önergesini yanıtlayan Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, son 5 yılda 615 bin 791 üniversitesi öğrencinin okulu bıraktı, 89 bin 706 öğrenci ise kaydını dondurduğunu açıkladı. 

Öğrenci kenti olarak nitelendirilen Eskişehir'de de öğrenciler artık ya çalışmak ya da okulu bırakmak seçenekleriyle karşı karşıya. 

Kentte ailesiyle yaşayan Yiğit Uçar, buna rağmen geçinemeyince bir kafede garson olarak çalışmak zorunda kalmış.  Emeğinin karşılığını alamadığını ama çalışmak zorunda kaldığını ifade eden Uçar, "Temel ihtiyaçlarımı karşılamak için mecburen çalışıyorum. Haftada 5 gün çalışıyorum. Bu durum da öğrencilik sorumluluklarımı olumsuz etkiliyor. Geçinememe durumu çok net olarak görülüyor. Temel ihtiyaçları karşılamak için bazı ödünler vermek gerekir. Yine mevcut durumdan kaynaklı sağlıklı da beslenemiyoruz. Hem okul hem iş olunca, yemek dahi bazen kısıtlı olabiliyor" dedi. 

‘BİR ARAYA GELME ÇAĞRISI’

Gelecek kaygısı yaşadığını ve mezun olduğunda da işsizlikle karşılaşacağının farkında olduğunu dile getiren Uçar, "Kısır bir döngünü içine hapsolmuş durumdayım. Gelecek için kaygı duyuyoruz. Bu kaygıyı ortadan kaldırmak bir taleptir ve öğrencilerin bu talep etrafından bir araya gelmeleri gerekiyor"  dedi. 

'GELECEK KAYGISI YAŞIYORUM'

Geçinemediğini belirten üniversite öğrencisi Taylan Cemal Sungur, okulu zamanında bitiremediği için yurttan atıldığını ve bu durumunda kendisini ekonomik olarak zorladığını belirtti. Sungur, "Okulda dersler bittikten sonra bir kafeye haftada 3-4 gün gidip çalışıyorum. Mesela evde kaloriferi daha yakmadım. Havaların daha da soğumasını bekliyorum. Ülkemizde yaşayan her genç gibi ben de gelecek kaygısı yaşıyorum. Eninde sonunda diplomalı işsiz olacağız" diye belirtti.

'DÜŞÜK ÜCRET VERİYORLAR'

Montessori Vakfı son noktayı koydu: Van'daki tek kurumumuz... Montessori Vakfı son noktayı koydu: Van'daki tek kurumumuz...

Sağlıklı beslenemediğini genelde aperatif yemeklerle günü geçirdiğini de söyleyen Sungur, "Yaşadığımız şehir öğrenci şehri olduğu için öğrenciler genelde eğlence sektöründe çalışıyorlar. Bu sektörde düşük ücretler veriyor. O yüzden öğrencilerin kesinlikle geçinme şansı yok. Bu sorunların çözümünü ancak bir şekilde örgütlenerek, birlikte mücadele ederek ve gençliğin bir arada tutarak yapabiliriz. Hepimizin kaygıları ortak, gelecek kaygısı yaşıyoruz, geçinemiyoruz. Bu talepler çerçevesinde ortak hareket ederek örgütlenerek, beraber kolektif bir şeyler örebiliriz" diye konuştu.  

Müzikoloji öğrencisi ve depremzede olan Mert Güzel adlı öğrenci, bölüm değişikliği yaptığı için KYK kredisinin kesildiğini söyledi. Güzel, "Bir öğrenci olarak yaşamak çok zor. Ev kiraları öğrenci için en büyük sorunlardan biri. İnanılmaz küçük ve kutu gibi evlere çılgın paralar isteniyor. Yine kış geldi. Tüm bunların dışında bir de doğalgaz faturası eklendi. Eskişehir'de ısınmak, sağlıklı kalmak mümkün değil. O yüzden faturaları her ay yetiştirmek çok zorluyor. Vegan bir hayat yaşıyorum, Eskişehir'de bu konuda her yerde olduğu gibi çok sıkıntılı. Örneğin üniversitemizde bir vegan menü yok. Ya da belediye bazen ücretsiz yemek veriyor. Orada da bir vegan seçeneğini bulmak çok zor oluyor. Yani karnımızı bazı imkanlarla ucuza doyurmaya çalıştığınızda bile sürekli bir düşünce içerisindeyim. Zorlanıyorum" şeklinde konuştu.

'KYK'DA YAŞAMAK ÇOK ZOR'

Rojhat Demirdöken adlı öğrenci, KYK yurtlarında yaşayan öğrencilerin niteliksiz barınma ve beslenme koşullarında kaldığını söyledi. KYK yurtlarının tarikat yurtlarından farkının kalmadığına dikkat çeken Demirdöken, "Çünkü KYK'lerde manevi danışman denen bir alan açılmış. Bu alan ile gençlik sürekli dindar ve kindar bir ideolojiyle yetiştirilmeye çalışılıyor. Çok sık temizlenmeyen, genelde ayda bir temizlenen kirli odalarda kalıyoruz. Her öğrenci burada kalmaktansa kendi evinde kalmak ister, ama bugün Eskişehir'de bulunan evlerin kiraları fahiş fiyatlarda. Yurtları biz tercih etmiyoruz, mecburi kalıyoruz" diye kaydetti. 

'DEVLET İNSAN YERİNE KOYMUYOR'

KYK burs/kredi ücreti olan 2 bin lira ile geçinmenin imkansız olduğunu da söyleyen Demirdöken, şöyle devam etti: "Aileme yük olmak zorunda kalıyorum. Ailemden biraz destek alıyorum. Bugün devlet bize karın tokluğuna çalışmayı ve okul ile yurt arasında bir yaşamı reva görüyor. Bizi insan yerine koymuyorlar. Devlet bugün ezilen kesimleri insan yerine koymuyor. Ne istediğimizi biliyoruz; tek bir yol var, bu da mücadele etmek. Ne istediğimizi biliyoruz ve bunu kazanmak için de işçilerle, emekçilerle, Kürt halkıyla, kadınlarla beraber mücadele etmekten başka şansımız yok."

'TAKSİME ÇIKTIM YURTTAN ATILDIM, BURSUM KESİLDİ'

Gizem Köksal ise Taksim'deki 1 Mayıs kutlamasına katıldığı için KYK yurdundan atıldığını, ardından kredi bursunun kesildiğini söyledi. Gizem Köksal, "Barınma ihtiyacımı ailemin desteği ve günlük olarak gittiğim işlerden kazandığım ücretle karşılıyorum. Geçinemiyorum; çünkü barınma ihtiyacının yanında faturalar, okul ihtiyaçları, sosyalleşme ihtiyaçları oluyor. Hiçbirine yetmiyor. Gelecek kaygısı yaşıyorum" dedi.