İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, katıldığı canlı yayında Millet İttifakı'nın 13. Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, HDP ile görüşme olasılığı hakkında konuştu. "CHP, HDP ile görüşebilir bu net. Ama bize asla getiremez" diyen Akşener, "Bakanlık gibi alışveriş olması mümkün değil" ifadelerini kullandı.

Millet İttifakı üyesi İyi Parti'nin lideri Akşener, HaberTürk TV'de Fatih Altaylı'nın sorularına cevap vererek gündemi değerlendiriyor.

Akşener'in söyleşisinden öne çıkanlar şöyle:

(Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı adaylığının açıklandığı anda verdiği görüntü hakkında) "O görüntüleri incelettim, arkadaşlara baktırdım. Tuhaf bir ışık gelmiş, bir tarafım yok gibi görünüyor. Ama sonra diğer fotoğrafta bir sorun yok. Ben aslında mutsuz değildim, öyle bir durum yok. İmza koymuşum ben, öyle bir şey olur mu. Eşim dahil oğlum hariç bana hiç kimse zorla bir şey yaptıramaz.

"Bana herkes masadan kalktı diyor ama, masa kalktı, masada oturmaya devam ettim"

Bir gece evvel ben hiç uyumadım. İnsanlar geldi gitti evime. Mansur ve Ekrem Bey evime geldi, gece 2:15 gibi. Sıfır uykuylaydım. Hareketleriniz ağırlaşıyor uykusuzluktan. Başka bir şey yoktu. Uzlaşı, mutabakat sağlandı. İki metnin altına biz imza attık. Bununla ilgili mutsuzluk söz konusu değil. Doğru bulmadığımız kararın altına niye imza atasınız. Yemek yiyecektik, Temel Bey'e  'beni affedin, eve gideyim dinleneyim' dedim.

Müzakereye kapalı bir ortam olmuştu. Siz bir teklif ortaya koyuyorsunuz, diğer 5 kişi tek bir konuda karar almış ve geri gitmiyor. Siz de bunun tartışmasını arz ediyorsunuz. Dolayısıyla, bana herkes masadan kalktı diyor ama, masa kalktı, masada oturmaya devam ettim.

"Hiç solcu bir aile olmadık"

Her birimizin hayata bakışı, gördüğümüz problemlere çözüm arayışımız, beğendiğimiz, temsil ettiğimiz kitle farklı. Türkiye'nin büyük bir sosyal ve siyasal alanını temsil etmesi en önemlisi o masanın. Öncelikle farklılıklara saygı duymayı öğreniyorsunuz. 

Hiç solcu bir aile olmadık ama CHP'nin kurucu idaresinin belki kenarında payı olan ailenin çocuğuyum ben. Annemin dayısı Menderes'in İstanbul'un il başkanı. Bu alanın çatışmasını en iyi bilen benim. Bu ülkedeki ucube sistemden kurtulmak için oturup birbirini anlamaya çalışması çok kıymetli. Biz farklılıklarımıza saygı duymayı öğrendik. 

"İsim hiç konuşmadık"

Kemal Bey ile buluşmadık. Toplantının önce gündemini yazıyoruz. Sonra genel başkanları dolaşıyorum. Ekleme ve çıkarma yapılıyor. Sonra kendi arkadaşlarımızla basına söyleyeceklerimizi planlıyoruz. Yazılan metni tüm siyasi partilere yolluyoruz. Geri dönüyor, yeniden düzenleniyor, sonra bizim masada tekrar kontrol ediliyor. Perşembe günkü toplantıda, başkanlık konuşmasını öne almada katkım olduğunu düşünüyorum. Parlamenter sisteme geçişle ilgili yol haritasını yazdık. Sonra ona bağlı olarak kanun ve Anayasa değişiklik metnini yazdık. Şu anda adayımızın elinde her şey var. Bunlar çalışılırken aynı zamanda akademisyenlerin de katkısı var. Geniş kitleye de gitti. Son haline geldikten sonra da tartışmaya açıldı. İsim hiç konuşmadık.

"13. Cumhurbaşkanı, Sayın Kılıçdaroğlu olacak"

Şu anda Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adayı. Başından beri destekleyeceğiz orada sorunumuz yok. Ama milletin 'hadi hadi' dediği iki büyükşehir belediye başkanını da onun koşu partneri haline getirdi masa. Bugün itibariyle çok net söylüyorum: 13. Cumhurbaşkanı, Sayın Kılıçdaroğlu olacak. Koşu partneri, üçü birden en önde Kılıçdaroğlu seçtirmek için.

O masada uzunca bir dönem geçtikten sonra adaya yavaş yavaş gittik ama alan sıkışınca şunlar konuşulmaya başladı: "Meral Akşener, birinci Cumhurbaşkanı olmak istiyor." Bu külliyen yalan. Bir kişiyle buna dair tek bir kelime konuşmuşsam, ben politikayı bırakmaya hazırım. "Sayın Kılıçdaroğlu aday olduğu taktirde partisi az oy alıyor, onun için istemiyor." Bu dünyanın en büyük salaklığıdır. Siz kazandığınız zaman oy almanızın önemi vardır ama birinci öncelik Cumhurbaşkanlığını kazanmaktır.  Burada özne Erdoğan değil, bu ucube sistemden kurtulmamız lazım. Başardık çok şükür. Hepimiz adım attık.

"Altı siyasi partinin birer bakanlığı var şu anda"

Milletvekili adayı olmayacağız. Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağız dedik. Aday olsam bu işe inanmıyorum demektir. Sayın Yavaş ile İmamoğlu'nun yaptığı iş bizden farklı. Başkan Yardımcılığını Kılıçdaroğlu atayacak. Hepimiz atanacağız aslında. Buradaki iddialı olmamızın nedeni milletvekili adayı olmayacağızdır. Birçok arkadaşımız milletvekili seçilecek, CHP'den bizden, diğerlerinden. Bazı yerlerde iş birliği yapılacak.

Bakanlık konuşmadık, ben hiç itiraz etmedim. O kadar insan bir arada, sen büyüksün ben küçüğüm denemez, ayıptır. Kader birliği yapılmış, hepimizin sosyal çevresi var. Ben başka türlü diğerleri başka türlü eleştiri alır, kader birliği önemli. Her siyasi partiye seçim öncesi söz, şu bakanlık değil ama birer bakanlık... Altı siyasi partinin birer bakanlığı var şu anda...

"Ucube bir sistemin başına birini seçeceğiz"

Yardımcılık Sayın Fuat Oktay gibi değil, daha bir danışma kurulu da aynı zamanda. Aldığımız oy oranına göre bakanlık konuşulur, o zaman koalisyon kuracağız. Birinci meselemiz Cumhurbaşkanlığını kazanmak. Bakanlık seçiminde sorun çıkmaz.

Parlamenter sistemini konuştuğumuz son seçim. Eğer alamazsak bir daha sistem konuşarak seçime giremeyeceğiz. AK Parti'ye oy veren vatandaşlara sesleniyorum. Bu son dönemi, bu dönem bile şaibeli ama... Burada da hangi görüşte olursa olsun, dindarı seküleri gittikçe nefret duyguları içinde haksızlığa uğramış öfkeli alan doğuyor. Burası kazanacak. Ucube bir sistemin başına birini seçeceğiz. İlber Hoca'yı seçin, bir yıl sonra kafa gider, götürür. 36 bin imza atmak zorundaymışsınız haftada.

"Ben kimim ki sizden intikam alacağım"

İntikam alınmayacak. Parlamenter sisteme geçme yolundan itibaren hukuk hakim. Ben kimim ki sizden intikam alacağım. Hukuksuzluklardan elbette hesap sorulacak. Adil yargı, bağımsız tarafsız yargı hesap soracak. Mahkeme işleyecek. Türkiye'nin kurumları iflas etti. Bunu düzeltmek üzere geliyorsunuz. Bu iddiayla geldiğinizde yamuk yapamazsınız. Seçmen velinimet olacak. Bugünkü gibi bir topyekûn hukuksuzluk, korku vallahi billahi görmedim. Daha mert bir kavgaymış, hukuka gittiğinizde iyi kötü sonuç alıyordunuz.

"Milletvekili adayı değilim muhteremler"

Katiyen sorun çıkmaz. Ben bireysel bir kavga etmedim. Bu seçimi almamız lazım dedim ve alacağız diyorum. Milletvekili adayı değilim muhteremler, inanıyorum, elbette alacağız, bir orta yolda da buluştuk.

(HDP'nin desteği hakkında) Her parti, diğer partilerin ikili ilişkilerine saygı duymak zorundadır, biz bu güne kadar saygı duyduk. Ekmeleddin İhsanoğlu, Selahattin Demirtaş'a kampanya ücreti yatırmıştı.

İnsan olmaktan dolayı saygı, hukuğa saygı, vatanın birliğine, milletin birliğine, anayasanın ilk dört maddesine saygı, birlik beraberliğe yapılan vurguya saygı. İnsanların Atatürk ile derdi olmayacak. HDP'nin de diğer partilerin de düşünmesi gereken o.

2014'te MHP'nin adayı Demirtaş'ın kampanyasına para yardımı yapmışsa, buna Sayın Bahçeli saygı duymuşsa, Sayın İhsanoğlu milletvekili yapılmışsa, bugün neden böyle?  Türkiye'de siyasi partiler üzerinden ayrıştırma yerine etnik aidiyetler üzerinden ayrıştırılan bir dil oluşturuldu. Bu dilin sahibi Türk milliyetçileri değil.

Tayyip Bey'in kavramsal bilgisi eksik. Yüz sayfa tarih, felsefe, sosyoloji, mantık okumuş olsaydı Türkiye bugün başka bir yerde olurdu. 31 Mart 2019, güney doğuda adaylarımız oldu. Yeni Şafak gazetesinde tüm adaylarımızın ismi yayınlandı PKK'lı diye. 2 kişi hariç diğerlerinin ortak özelliği Kürt olmasıydı. Seçilen 3 başkanımızı AK Parti transfer etti. PKK'lı denilen bir tanesi de Süleyman Soylu'nun genel başkanı olduğu dönemde Demokrat Parti'nin belediye başkanı. Sayın Soylu'nun İçişleri Bakanı olduğu dönemde kendisinin belediye başkanı PKK'lıymış, çıkan sonuç bu.

"CHP, HDP'yi masaya getiremez"

Bir Abdullah Uçar vardı, çağırdım. Kemal Bey de yanımda. Ne diyeceksin Abdullah dedim, "Kürdüm ama PKK'lı değilim diyeceğim" dedi. Bu dili başlatan biz değiliz, Sayın Erdoğan. Bu açtığı alana odun atan başka alan var. Eğer bu sistemden kurtulacaksak herkes bu gerçeğin farkında olmalı.

Bakanlık gibi alışveriş olması mümkün değil. Diyalog başka bir şeydir, CHP diyebilir, anlayışla karşılardım. 'Sizin oy oranınızla HDP'nin oyu farklı hadi size güle güle' deselerdi o masadan kalkardık. Alengirli işe karşıyım, dürüstlük ve açıklıktan yanayım. CHP, HDP ile görüşebilir bu net. Ama bize asla getiremez.