(VAN) Van Baro Başkanı Sinan Özaraz ise, “Van barosu olarak yıllardan beri özellikle Kürt iradesini hedef alan seçme ve seçilme hakkını ortadan kaldıran kayyım uygulamasına karşı her zaman sözümüzü net bir şekilde söyledik. Eğer bu ülkede kayyum uygulaması varsa, Demokrasi ve Demokratik işleyiş ortadan kaldırılmış demektir. Anayasal düzenin artık işlemez ciddi anlamda zedelenmiş olduğu bir aşamaya gelmiş bulunmaktayız. Biz yıllardan beri kayyum uygulamasını seçme seçilme hakkını ortadan kaldıran bir yönetsel rejime dönüştüğünü ifade ettik.
Açılan dava sonrası Van Adliyesi önünde basın açıklaması gerçekleşti. Açıklamaya Eski Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Mustafa Avcı, Yerine kayyum atanan Bahçesaray belediye eş başkanları Ayvaz Hazır ve Nebahat Benek, ÖHD ve Van barosu avukatları ile çok sayıda kişi katıldı.
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Van Şubesi Eşbaşkanı Murat Özçiçek, şunları söyledi:
“Van’ın Bahçesaray ilçesi Belediye Eşbaşkanı Ayvaz Hazır’a Mahkemece ceza verilmesi akabinde İçişleri Bakanlığı tarafından halkın oylarıyla seçilmiş meşru Belediye Eşbaşkanı görevinden uzaklaştırılmış yerine hukuksuz bir şekilde kayyum atanmıştır.
3 seçim dönemidir belirli aralıklarla çeşitli gerekçelerle seçilmiş Belediye Başkanlarına kayyum atanması, kayyum uygulamasının artık yerleşmiş, kökleşmiş ve halkın iradesini hedef alan bir politika haline geldiğini ortaya koymaktadır.
Kürt sorununa yıllardır güvenlikçi bir yaklaşımla uygulanan politikalar, hukuksuzlukla pekiştirilmiş ve kayyum uygulamaları ile süreklilik kazanmıştır. Bu antidemokratik yaklaşım, yalnızca bölgesel bir soruna değil, tüm Türkiye’nin demokratikleşmesine ve toplumsal barış umutlarına yönelik bir tehdide dönüşmüştür.
Son olarak bu seçim döneminde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin Hakkari Belediye Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin Esenyurt Belediye Başkanı’nın hukuksuzca gözaltına alınarak tutuklanmaları ve ardından Hakkari ve Esenyurt Belediyelerine kayyum atanması ile halkın iradesine bir kez daha müdahale edilmiştir. Belediye Başkanlarına yönelik soruşturma ve Mahkeme Kararlarının kesinleşmeden uygulanması, masumiyet ilkesini ihlal etmekte; demokratik ilkelere ve hukukun üstünlüğüne zarar vermektedir. Geniş bir toplumsal tepki gösterilmemesi Batman, Mardin, Halfeti, Dersim ve Ovacık Belediyelerine de kayyum atanmasıyla sonuçlanmıştır.
Kayyum uygulamaları yalnızca Kürt illerine yönelik bir politika olmaktan çıkmış; artık tüm Türkiye’nin demokratik değerlerine ve özgürlükler rejimine karşı bir tehdit halini almıştır. Kürt sorununa demokratik çözümler yerine güvenlikçi önlemlerle yaklaşan bu anlayış, ülkenin demokratikleşme hedefinin önünde büyük bir engel teşkil etmektedir.
Bu nedenle, halk iradesini yok sayan, anayasaya aykırı ve antidemokratik olan kayyum rejiminden derhal vazgeçilmelidir. Demokrasiye müdahale niteliğindeki bu uygulamaların son bulması, halkın seçtiği temsilcilerin görevlerine iade edilmesi ve Kürt meselesi dahil olmak üzere tüm sorunların barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi, Türkiye’nin demokrasisini ve toplumsal barışı güçlendirmek adına kaçınılmaz bir gerekliliktir. Barışçıl ve hukuki çözüm arayışından asla vazgeçilmemeli, toplumun geleceğe dair barış ve demokrasi umutları korunmalıdır.
Bahçesaray Belediyesi’ne kayyum atanmasıyla ilgili kayyum uygulamasının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle Tarafımızca bugün dava açılmış olup kayyum politikalarını kabul etmeyeceğimizi ve bu politikaların karşısında duracağımızı, halkın iradesini savunmaya devam edeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz"
Van Baro Başkanı Sinan Özaraz ise, “Van barosu olarak yıllardan beri özellikle Kürt iradesini hedef alan seçme ve seçilme hakkını ortadan kaldıran kayyım uygulamasına karşı her zaman sözümüzü net bir şekilde söyledik. Eğer bu ülkede kayyum uygulaması varsa, Demokrasi ve Demokratik işleyiş ortadan kaldırılmış demektir. Anayasal düzenin artık işlemez ciddi anlamda zedelenmiş olduğu bir aşamaya gelmiş bulunmaktayız. Biz yıllardan beri kayyum uygulamasını seçme seçilme hakkını ortadan kaldıran bir yönetsel rejime dönüştüğünü ifade ettik.
Bu uygulamaya tepki koymak son vermek bütün hukukçulara, Sivil toplum kuruluşlarına yüklenmiş bir yükümlülüktür.
Biz Van barosu olarak yıllardan beri söylediğimiz bu sözün arkasında ve kayyum uygulamasının karşısında durduk. Bugün burada yine Bahçesaray halkının iradesinin yok sayılması üzerine atanan kayyum uygulamasına da hayır diyoruz.
Kayyum uygulaması Anayasaya aykırıdır. Bugün özgürlükçü için hukukçular derneği tarafından Van idare mahkemesine açılmış bulunan iptal davasının Van barosu olarak takipçisi ve destekçisi olacağımızı belirtmek istiyorum.
Buradan Yargıya da şunu net bir şekilde belirtmek ve seslenmek istiyorum. Yargı bağımsızlığı, bu ülkedeki her bir yurttaşın teminatıdır. Dolayısıyla yargıya düşen yükümlülük ise önüne gelmiş dosyada tarafsız ve bağımsız bir karar vermek düşer. Bu nedenle hukuk üstünlüğünü sağlama, Adaleti sağlama, Anayasal hak olan seçme ve seçilme hakkını koruma, yine Anayasal hak olan düzeni koruma aslında mahkemelerin bir yükümlülüğüdür. Buradan bu yükümlülüğe uygun adil bir karar vermesini bekliyoruz.”