(VAN) - Van Gölü havzası, Kuzey Afrika’dan İran’a uzanan göç yolculuğunda kuşların en önemli duraklarından biri olmayı sürdürüyor. Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü’nün çevresi, yılın 12 ayı boyunca farklı yaban hayvanı türlerine ev sahipliği yaparken, özellikle ilkbaharla birlikte görsel bir şölen sunuyor. Bu yıl da Van’ın doğusunda yer alan ve eşsiz doğal yapısıyla öne çıkan Erçek Gölü, zarif görünüşleri ve pembe tüyleriyle dikkat çeken flamingoların göç yolculuğunda uğrak noktası oldu.
Gökyüzünü pembe tonlara boyayan flamingolar, gün doğumu ve batımında sergiledikleri manzaralarla doğa fotoğrafçıları ve kuş gözlemcilerinin ilgisini çekiyor. Su yüzeyine düşen gölgeleri ve sessiz süzülüşleriyle göl adeta bir açık hava sergisine dönüşürken, flamingoların varlığı aynı zamanda göl ekosisteminin sağlıklı işlediğinin bir göstergesi. Göldeki zengin plankton ve omurgasız canlı popülasyonu sayesinde kolayca besin bulabilen bu kuşlar, burada enerji toplayarak göç yollarına devam ediyor.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Prof. Dr. Lokman Aslan, Van Gölü çevresinde daha önce görülmeyen sulak alanlarda da flamingoların görünmeye başladığını açıkladı. Edremit, Gevaş, Muradiye ve Erciş gibi alanlarda “Allı turnalar” olarak bilinen flamingoların selam getirdiğini söyleyen Aslan, havzanın sulak alan bakımından Türkiye’nin en zengin bölgelerinden biri olduğunu vurguladı. Ayrıca, bu yıl baharın serin geçmesinden dolayı flamingoların bölgeye gelişlerinin geciktiği, ancak gün geçtikçe yoğunluklarının arttığı belirtildi.
Uzmanlar, bu narin misafirlerin huzurla yaşamlarını sürdürebilmesi için göl çevresindeki yapılaşmanın, kirliliğin ve insan kaynaklı müdahalenin en aza indirilmesi gerektiğini hatırlatıyor. Erçek Gölü yalnızca bir göç durağı değil; aynı zamanda insanın doğayla uyum içinde yaşamasının mümkün olduğunu gösteren önemli bir yaşam alanı. Bu güzelliğin ve biyolojik çeşitliliğin korunması, yerel halktan ziyaretçilere kadar herkesin sorumluluğunda. Çünkü flamingoların narin ayak izleri, sadece göl yüzeyinde değil, doğaya olan duyarlılığın en zarif sembolü olarak da hafızalarda yer ediyor.
(Kaynak: İha)