VanHaber - Her yıl kış mevsiminin gelmesiyle beraber sobalar kurulur, bacalardan siyah dumanlar gökyüzünü griye boyar. Kış mevsiminin en yoğun geçtiği bölgelerde çoğunlukla ısınmak için kömür tercih edilir. Kömürün yanması sonucu insan sağlığı ve çevreye zarar verebilecek miktarda arsenik, kadmiyum, krom ve kurşun gibi elementler açığa çıkar.

Bu kirletici unsurlar içme sularına, bitkilere ve hayvanlara ulaştığında tüm canlılar açısından risk oluşturur. Öte yandan zararlı partiküllerin ve radyasyonun açığa çıkmasına ve oluşan parçacıkların akciğerlere zarar vererek astım hastalığına yol açabildiği gibi bebek ölümlerinin de neden olur. Bunu yanı sıra kış mevsimi boyunca rüzgârın etkisiyle sobadan sızan karbon monoksit gazından kaynaklı onlarca kişi yaşamını yitirdi. Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Van Çevre, Tarihi Eserleri Koruma Araştırma ve Geliştirme Derneği(Çev-Der) Yönetim Kurulu üyesi Arzu Dinçer, kömür kullanımın doğada ve insan sağlığında ciddi zararlar oluşturduğunu söyleyerek, “Biz çevreciler olarak yüzde yüz yenilenebilir güneş enerjisini öneriyoruz. Yenilenebilir enerji hem doğa dostu hem de ekonomiktir” dedi.

'HAVA KİRLİLİĞİNE NEDEN OLUYOR

Kış mevsiminin gelmesiyle birlikte kullanılan kömürün doğayı ve insan sağlığını tehdit ettiğini söyleyen Dinçer, sosyal dayanışma derneği tarafından dağıtılan kömürlerin kalitesiz olduğunu, bu kömürlerin havaya bıraktığı kirli dumanın zararlarının daha fazla olduğunu belirtti. Dinçer, “Atık olarak niteleyebileceğimiz Şırnak ve Ukrayna kömürü karıştırılarak halka dağıtılıyor. Bu kömür fosil yakıtlara giriyor. Kirli kömürlerin kullanımı ve araçların saçtığı egzoz gazları hava kirliliğinin en büyük etkenlerinden biri. Oluşan hava kirliliği iklim değişikliğine de neden oluyor. Hava kirliliği doğada ve insan sağlığında ciddi sorunlar yaratıyor. Oluşan hava kirliliğinden kaynaklı insanlar dışarı çıktığında nefes alamayacak durumda. Bu sadece insanlar için değil bütün canlılar için geçerli bir durum. Sonuç itibari ile doğa sadece insanların değil bütün canlıların birlikte yaşadığı bir alan. Bunun sonucunda Kronik Obstruktif Akciğer Hastalığı (KOAH)  ve astıma varacak kadar ciddi rahatsızlıkların oluşturabileceğini söyleyebiliriz” dedi. 

'DOĞAL GAZ ÇALIŞMALARI YOLLARI TAHRİP EDİYOR'

Doğalgazın da fosil yakıt kategorisine girdiğini söyleyen Dinçer, doğalgazın kömürün bıraktığı etkileri aza indirgediğini kaydetti. Doğalgazın kullanıldığı bir mahallede temiz hava solumanın biraz daha mümkün olabileceğini ifade eden Dinçer, “Van'da deprem döneminde bir doğal gaz çalışması vardı ve hala bir alt yapı oluşturulmadı. Kentin büyük bölümü kömür ile ısınıyor. Kentin birçok bölümünde doğalgaz yok. Biz çevreciler olarak bütün fosil yakıtlara karşıyız. Doğalgazı alternatif olarak göstermemizin nedeni daha az zarar veriyor olması. Fakat şöyle bir etkisi de var; Sürekli bir yol çalışması var ve bu yol çalışmaları bittikten sonra başlayan bir doğalgaz işlemi var. Bu işlemde yeniden bir tahribata yol açıyor. Bu işlemler sonbahar ve kışa denk getiriliyor. Yağan kar ve yağmurda yol tahribatını daha fazla etkiliyor. Bu durumdan insanlar da olumsuz etkileniyor. Öte yandan bu yol çalışmalarının bir de ekonomik boyutu var. Sürekli oluşan bir hasar ve o hasarların giderilmesinin bir mahiyeti var. Yani hem çevre kirliliği hem ekonomik olarak zarar oluşturuyor” diye belirtti.

   'YENİLENEBİLİR ENERJİ ÖNERİYORUZ'

Çevreciler olarak bütün kentler de yüzde yüz yenilenebilir enerji kullanımını önerdiklerini vurgulayan Dinçer,  Van’ın her taraftan güneş alan bir kent olmasından kaynaklı yenilenebilir enerjiden çok rahat faydalanabileceğini sözlerine ekledi. Yenilenebilir enerjinin daha ekonomik ve doğa dostu olduğunu dile getiren Dinçer,  “Van her taraftan güneş gören bir kent ama biz çareyi doğal gaz ve kömür kullanımında buluyoruz. Yüzde yüz yenilenebilir enerji daha ekonomik ve doğa dostudur. Üstelik daha ucuz ve herkes eşit bir şekilde yararlanabilir. Biz her zaman alternatif olarak bunu gösteriyoruz. Bu yenilenebilir enerji santralleri tarım arazilerinden uzak boş arazilere kuruluyor. Birçok kentte yenilenebilir enerjiden elektrik elde ediliyor. Toplu taşımacılıkta bile bu sistem kullanıldı. Bu sistem Eskişehir’de kullanılıyor. Bundan ziyade daha temiz ve sağlıklı bir doğa için yeşil alanların çoğaltılması gerekiyor” ifadelerine yer verdi. 

'EVSEL VE KATI ATIKLAR DOĞAYI TEHDİT EDİYOR'

Koronavirüs (Covid-19) pandemisi ile birlikte oluşan çevre kirliliğine de değinen Dinçer, maske, eldiven ve dezenfektan kutularının çevreye atılmasının hem görüntü kirliliğine hem de sağlığa zararlı olduğunu dile getiren Dinçer, ayrıca Van Gölü çevresinde oluşan evsel ve katı atıklardan kaynaklı adeta bir “çöp deryasının” oluştuğunu belirtti. Dinçer, “Çevreye atılan çöplerden kaynaklı bir kirlilik söz konusu ve bunun çoğunluğu Van gölü çevresinde oluşmakta. Kullanılan dezenfektanların ve sokakların kimyasallarla yıkanması da, bizim karşı çıktığımız bir nokta. Çünkü doğada yaşayan diğer canlıların yaşamını tehdit ediyor. Göle atılan atıklar canlıların ölmesine yol açıyor” diye konuştu. 

 

Editör: TE Bilisim