Yerel yönetim ve merkezi yönetim idarelerinde çalışan taşeron işçilerine müjde verildi. Yayımlanan 696 sayılı kararnamenin 375. maddesinin geçici 23 ve 24 maddesi ile 4 Aralık 2017 itibariyle kamuda çalışmakta olan taşeron işçilerin sürekli işçi kadrosuna geçeceği tüm medya kanallarından kamuoyuna duyuruldu. O dönem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu televizyon programlarından 450 bin işçinin mülakattan geçeceğini mülakatların çalışanların işleri ile ilgili olacağını ve herkesin kadroya geçeceğini beyan etti. Van’da da 1706 işçinin adı Van Büyükşehir Belediyesi’nin Web sitesinde yayınlandı. İsmi açıklanan 1706 işçi incelemeleri geçerek, çalışmalarına herhangi bir engel olmadan mülakata girme yani kadroya geçmeye hak kazandı. Tüm ülkedeki işçiler kadrolarını aldılar ama Van Belediyesi gidişatın bir yerinde 306 kişiyi komplo vari bir manevra ile işe almadı. 36 aydan fazladır 306 işçiye bir zulüm uygulanıyor. Zulmün aracı ise mülakat…

18 Yıl temizlik işçisi olarak Van Belediyesi’nde çalışan bir işçiye ‘Zeugma kimdir?’ sorusu sorulmuş. Mülakatı yapan heyetin entelektüel seviyesinin yüksek olması mı buradaki talihsizlik muamma bir durum.

Sekreter olarak çalışan bir kadına ‘Çimentonun hammaddesi nedir?’ diye bir soru sorulmuş. Mülakatı yapan heyet soruları mı kaydırdı acaba? Muamma.

Yine VASKİ’de çalışan bir kadına ‘Ali Baba ve Kırk Haramilerdeki Ali Baba’nın nereli olduğunu sormuş heyet.  Heyetten biri etnolog muydu acaba? Muamma.

Başka bir soru ise; Barbi bebeğin erkek arkadaşının adı nedir? Bu sorunun ne alaka olduğunu sormamıza gerek yok. Saçmalardan seçmeler.

İtfaiyede çalışan bir işçiye ise ‘Hani mağaraları nerededir? Myanmar havaalanının adı nedir?’ soruları sorulmuş. Tabi Myanmar’da bir yangın olursa havaalanının adını bilmesi gerekiyor tabi itfaiyecilerin. Hani mağaralarının nerde olduğunu bilmesi de çok önemli itfaiyeciliğin verimli bir şekilde yapılması için coğrafya bilgisi şart.

               Tabi bu mülakatlardan sonra işçiler dava açıyor. Bu dava sonucunda mülakat iptal ediliyor. İkici bir mülakata katılıyorlar orda da aynı durumlar oluyor. Yine dava açılıyor. Yine mülakatlar iptal ediliyor. 3 kez mülakat yapılıyor. Bu 3 mülakatta da işçiler başarısız oluyor. Tabi etnoloji, mühendislik, mimarlık, tarih, kimya, coğrafya, popüler kültür gibi konularına iyi çalışmamışlar anlaşılan. 306 işçinin hepsi sınıfta kalmış. Hem de 3 kez. 450 bin işçiden sadece Van’daki 306 işçinin önünde bu mülakatlar koca bir engel olarak dururken 449 bin 694 işçi rahat rahat mülakatlardan geçti. Ne tesadüf ki bu ‘başarısız’ işçilerin 306sı da Van’dan çıktı.

               Yukarıda yazdıklarımı okurken size kara mizah veya trajikomik gelebilecek bu meselenin içine girdiğimizde bir çok travma, bir çok mahvolmuş hayata değiyoruz. Bu süreçte kadro bekleyişi travması, yoksullaşma, gelecek planı kuramama, mülakatlardan dolayı yaşanan umutsuzluk, adalete duyulan güvensizlik, ayrımcılığa uğramış olma hissi , muhattap bulamama sorunu, süreçlerin çok uzun sürmesi gibi psikolojik, fiziksel sorunlar da beraberinde getirmiş. İntihar, hastalıklar, yeni kötü çalışma koşulları gibi birçok sorun yaşamış taşeron işçileri. Tabi bunlardan da daha büyük travma bu mağduriyete siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin yeteri kadar ilgi göstermemesi ve bu soruna sorumluların müdahale etmemesidir. Bu sahipsizlik halinin sona ermesi ve artık halka verilen müjdelerin bu coğrafya halklarına da olumlu yönde sirayet etmesini görmek istiyoruz.