"İşpuini’nin oğlu Minua, Tanrı Haldi’nin gücü sayesinde bu kanalı açtı. Minua der ki, kim bu yazıyı silerse, kim onu tahrip ederse, kim bunu görürse, kim başkasına ‘Bu kanalı ben açtım’ derse o, Tanrı Haldi, Tanrı Teişeba, Tanrı Şiuini ve bütün tanrılar tarafından mahvedilsin. Güneş ışığından yoksun edilsin..." Bu sözler, Urartu Kralı Menua’nın 3 bin yıl önce yaptırdığı Şamran kanalı için tabletlere yazdırdığı bedduadan.
UNESCO İÇİN BAŞVURU YAPILDI
Kralı Menua'nın Van'ın Gürpınar ilçesinden eski kent merkezinin olduğu Van Kalesi’ne su getirmek için yaptırdığı Şamran Kanalı, günümüzde de varlığını koruyan Urartu mimarisinin en önemli örneklerinden. 51 kilometre uzunluğundaki kanal, mühendislik harikası olarak kabul ediliyor. Edremit Belediyesi tarafından kanalın UNESCO Dünya Mirası Listesine alınması için 2020 yılında başvuru yapıldı.
KİRLİLİK VE TAHRİBATLA KARŞI KARŞIYA
Şiirlere ve destanlara konu olan, üzerine türkülerin de söylendiği kanal, bakımsızlık ve ilgisizlikle karşı karşıya. Kanalın bazı kısımları definecilerin kazıları ve yağışlardan dolayı çökmüş. Göçük ve aşınmalarla beraber kirlilik de kanalın son yıllarda karşı karşıya kaldığı tehlikelerden. Yerleşim yerlerinden geçen kanalın birçok yerinde çöp birikintileri ve balçık oluşmuş. Denetimi Devlet Su İşleri’ne (DSİ) ait olan kanalda Van Büyükşehir Belediyesi tarafından geçtiğimiz günlerde temizlik çalışması yapılsa da kirlilik hâlâ büyük bir tehlike.
SUYUN BİR BÖLÜMÜ HES'E VERİLİYOR
Tarihi ve mimari özelliklerinin yanı sıra geçtiği yerleşim yerlerindeki tarım arazilerini ve Edremit ilçesindeki yüzyıllık meyve bahçelerinin sulanmasını da sağlayan kanala, yaz aylarında düşük miktarda su veriliyor. Suyun verilmediği zamanlarda ise kanalda balçık ve çöp birikintileri oluşuyor. Gürpınar ilçesinden kent merkezinde doğru akan suyun önemli bir bölümü, kanal üzerinde kurulan Hidroelektrik santraline (HES) aktarılıyor.
'KANALIN BİR BÖLÜMÜ YOK OLDU'
Kanalın büyük kısmının kentleşme ile beraber yok olma tehlikesi ile yüz yüze kaldığını söyleyen arkeolog Murat Şen, 1950’li yıllarda DSİ’nin kanal üzerinde yaptığı düzenlemeleri hatırlattı.
Şen, “Günümüze kadar yaşıyor olmasının nedeni hâlâ çalışıyor olması. 1950’li yıllarda DSİ, kanalda düzenlemeler yaptı. Bunlardan biri de kanalın beden duvarlarının iç kısmına beton kaplanması. Suyun daha iyi akması için yapılan iyi niyetli bir yaklaşım olsa da tarihi kanalın beden duvarlarını betonla kaplayamazsınız. Bu süreç ne yazık ki günümüze kadar devam etti.
Bizim de DSİ ile görüşmelerimiz olmasına rağmen sonuç alamadık. Kanalın ilk 18 kilometresi diğer yerlere göre sağlam durumdaydı. Geri kalanı kentleşme ile beraber yok olma tehlikesi ile yüz yüze kaldı. Birçok yeri göçük olmanın ötesinde artık yok olmuş durumda. Bu tehlikenin kanalın tamamı için yaşanmasını istemiyoruz" diye konuştu.
'TARİHİ DOKUSUNUN KORUNMASI, SUYUN AKMASI LAZIM’
Kanalın tarihi ve mimari özelliğinin yanı sıra turistik bir değer de taşıdığını dile getiren Şen, tarihi kanalın dokusunun korunması gerektiğine dikkat çekti.
Şen, "Kanalın restorasyonuna dönük hazırladığımız proje ilgili kurumlar tarafından onaylandı. Ne yazık ki uygulama konusunda bazı kurum ve kuruluşlar geri durdu. Bu nedenle Şamran Kanalı kaderine terk edildi. Böylesi tarihi bir kanala, taşkın koruma kanalı muamelesi yapılamaz. Tarihi bir kanalın içinden su akıtılması ve tarihi dokunun korunması için bazı modern dokunuşlar gerekiyor.
Bir yandan kanalın tarihi dokusu korunsun, diğer yandan kanal çalışır durumda olsun. Önerdiğimiz çözüm tam olarak bu doğrultuda. Suyun akması lazım çünkü yapılış amaçlarından biri dönemin bahçelerine, bağlarına su vermekti. Restorasyonundan sonra da suyun akması lazım. Bu açıdan ciddi çalışmalar yaptık" dedi.
'YOK OLMASINA İZİN VERMEMEK GEREKİYOR'
Van Çevre Tarihi Eserleri Koruma Araştırma ve Geliştirme Derneği üyesi, peyzaj mimarı Evin Işık da kanaldaki tahribata dikkat çekti.
Işık, "Tarihi kanalı tahrip eden en büyük etmen kirlilik ve suyun akmaması. Güzergahta her gün yapılaşma var. Evsel atıklar almış başını gidiyor. Duyarlı olması lazım herkesin. Yine ilgili kurumların hassas olması lazım. Hem tarihi dokusunun korunması hem de kirlilikten kurtulması için adım atılması lazım. Kanal üzerinde yapılan köprüler, tarihsel dokuya zarar veriyor. Kentimizin en önemli değerlerinden olan bu kanalın bu şekilde yok olmasına izin vermememiz gerekiyor" diye konuştu.
'SU AKMAZSA 300 YILLIK AĞAÇLAR KURUYACAK'
Kanalın büyük bir kısmı Edremit ilçesinden geçiyor. Kanala su verilmemesi ilçedeki bahçelerin kurumasına yol açıyor. İlçe sakinlerinden İbrahim İlhan, "Urartuların bilek gücüyle yaptığı tarihi bir kanal. Son yıllarda suyu ya kısıtlı veriyorlar ya da tamamen kesiyorlar. DSİ, Edremit Belediyesi’nin AK Parti grubunun oy çokluğuyla aldığı meclis kararına dayanarak kanalın belli kısmının suya kapatılması için 2023 yılında Tarım ve Orman Bakanlığına görüş vermişti.
Biz kabul etmedik, protesto ettik. Devasa 100 yıllık, 300 yıllık ağaçların kaldığı Edremit’e su gelmezse kuruma devam edecek ve betona dönecek. Suyun mutlaka gelmesi lazım. Herkesin duyarlı olması lazım. Kirlilik almış başını gidiyor. İnsanların duyarlı olması lazım, kurumların temiz tutması lazım. Sakarya’dan Eskişehir’e kadar su getirilirken çoğu ayakta kalan bu tarihi kanala neden sahip çıkılmıyor. Kanalın yaşatılması lazım. Tarihin, Urartuların hiç mi hatırı yok" dedi.
ŞAMRAN KANALI HAKKINDA
Urartu Kral Menua tarafından yatırılan 51 kilometrelik Şamran Kanalı yaklaşık 3 bin yıldır Gürpınar ovasından Van Ovası’na tatlı su taşıyor. Şamran isminin Asur Kraliçesi Semiramis’e (Sammuramat) kadar uzandığı ve zaman içinde Şamiram ve Şamram şeklinde fonetik bir değişime uğradığı kabul ediliyor.