Van’da büyük bir farkla seçimleri kaybetmesine rağmen, mazbatanın kendisine verilmesi girişimleriyle büyük tepki çeken AKP adayı Abdulahat Arvas, seçim sonrası yaşananları haberleştiren bazı gazeteciler hakkında suç duyurusunda bulundu. Arvas’ın yenilgiyi hazmedemediği için faturayı kendilerine çıkartmak istediğini belirten gazeteciler Arvas’ın AKP’nin Van yenilgisinin en büyük sorumlusu olduğunu kaydetti.
Yazdığı köşe yazısını dava konusu yapan Arvas’ın tutumunu ‘’kaybın hazımsızlığı’’ olarak niteleyen gazeteci Necdet Tam şunları söyledi:
“Bu güne kadar yüzlerce yazı, binlerce haber yaptım. Birçok siyasi parti ve seçilmişi eleştirdim. Ne yaptığını bilmeyen böyle bir siyasetçi ilk kez görüyorum. Sanırım rakibine farkla yenilmenin öfkesiyle mazbata rezaletini örtbas etmek üzere faturayı kendisini eleştiren biz gazetecilere kesmeye çalışıyor. Maalesef bizi dava etmesi de kaybının telafisi olmayacak. Netice de ben gazeteci olarak Van’da gururla gezebiliyorum. Peki bizi hizaya getirmeye çalışan Arvas, bunu yapabiliyor mu yaptığı kumpastan sonra?”
‘Hangi kamu kurumunda çalışıyor’
Kendilerine yönelik yapılan suç duyurusunda Arvas’ın kendisini kamu personeli olarak gösterdiğini belirten Tam sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yapmış olduğu suç duyurusunda kamu personeli olduğunu iddia ederek bizlerin kendisinin kişilik haklarına saldırdığımızı düşünmektedir. Hangi kurumda çalışmış, nereden istifa etmiş ki kamu personeli olduğunu iddia ediyor. Oysa kendisini bir siyasetçi ve bizlerde siyasetçi kimliğine geçmişten bu yana yapmış ne yaptığı üzerine bir takım eleştirilerde bulunmuştuk. Tuhaf olan bu adamın kendisini siyaset yaparken yanlışlarını ifade eden gazetecileri hukuk yolu ile dizginlemeye çalışıyor olması. Tabiki amacı gazetecilere ayar vermek. Susturmaya çalışmak kaybının enkazını birine yıkmak. Bunun için de ilk yol aklınca bizleri hesaba çekmek! Eğer biz gazeteciler siyasetçileri eleştirmeyecek, konuşmayacaksak bu mesleğin anlamı nedir? Nerede kalıyor kamu denetçisi görevi.
Van gibi kozmopolit bir şehirde 14 belediyenin tamamı Abdulahat Arvas yüzünden kaybedildi. İl yönetimi başta olmak üzere tek bir sorumlu, tek bir istifa ve özelleştiri yapan bir siyasetçi yok. Basını susturmak tabiki başvuracakları ilk yöntem olur.”
‘AKP'li siyasetçi için en iyi gazeteci yandaş gazetecidir’
Arvas tarafından dava edilen gazetecilerden Oktay Candemir de “AKP'li siyasetçi ve yöneticiler için en iyi gazeteci yandaş olan gazetecidir. Eğer yandaş değilse bu seferde susan, yazmayan gazeteci makuldür mantığıyla hareket ediyorlar” dedi. Candemir görüşlerini şöyle anlattı:
“Bu çerçevenin dışında kalan muhalif, demokrat gazeteciler ise her zaman iktidarın hedefindedir. AKP'nin Van şubesi de haliyle partisinin politikaları doğrultusunda hareket ediyor ve yerel gazetecileri hedef alıyor. Bilindiği gibi önce yerel medyayı basın ilan kurumuna belirli ücretler karşılığında bağlayarak kontrol altına aldılar. Kontrol altına alamadıkları gazetecileri de yargı sopasıyla paralize etmek istiyorlar. Bunun için de çok ciddi bir çaba sarf ediyorlar.
Arvas ta halkın gelişen tepkisi nedeniyle mazbatayı alamayınca faturayı gazetecilere kesmeye başladı. Van'da benim de aralarında bulunduğum gazeteciler hakkında seçimden önce yazdıklarımız için şikayetçi oldu. Kendisini kamu görevlisi olarak atfediyor ve bizim de kamu görevlisine hakaret ettiğimizi iddia ediyor. Oysa ki Arvas'ın herhangi bir kamu görevi bulunmuyor. Kendisi bir siyasetçidir ve en sert eleştirilerle karşılaşması gayet doğaldır. Kamuya açık bir iş yapıyorsanız elbette eleştirileceksiniz. Bu eleştirilerin dozajı bazen çok sertte olabilir.
Arvas tarafından gazetecilerin şikayet edilmesine yönelik olarak açıklamalarda bulunan Dicle Fırat Gazeteciler Cemiyeti Van Temsilcisi Adnan Bilen de Arvas’ın bu tutumuna sert tepki gösterenler arasında. Bilen, “Gazeteci arkadaşlarımızın yazdıkları ve söyledikleri eksiktir, fazla değildir. Toplumun iradesini gasp etmeye çalışan bir kişi hakkında söylenenler, toplum yararınadır. Gazeteci arkadaşlarımızın, Van’daki halkın ortaya koyduğu iradeyi gasp etmeye yeltenen bir kişi için söyledikleri tam da toplum yararıdır” dedi.
Gazeteci Adnan Bilen şu ifadeleri kullandı:
“AKP adayı, gazeteciler hakkında dava açacağına, bu toplumdan özür dilemesi gerekiyor. Sanırım bu toplumda sadece gazetecileri savunmasız gördüğü için böyle bir yola başvurmuştur. Bilinmelidir ki arkadaşlarımız yalnız değildir. Keşke Arvas, gazetecilere böyle saldırıp, dava açacağına; sonsuza kadar boynuna asılı olarak duracak olan ‘gaspçı’ imajını silmek için çabalasa. Ama Arvas işin en kolayı olanı seçip arkadaşlarımıza dava açma yoluna başvurmuştur. Gazeteciye dava açtığından alnına sonsuza kadar yapışmış olan bu imajı silinecek mi zannediyor? Hiç merak etmesin Arvas, sadece yaşadığı süre boyunca değil öldüğünde bile bu sıfatla anılmaya devam edecek. Tepkimi böyle dile getirmemin en temel nedeni de arkadaşlarımızın eksik bıraktığı yerleri az da olsa doldurma maksatlıdır. Dava açtığı gazeteciler toplum nezdinde ve vicdanında en güzel yerde anılacak ama Arvas için aynı şeyleri söyleyemem.”
Gazetecilerin yazdıklarının hakaret olarak değerlendirilmesine yönelik de ulusal ve uluslararası içtihatlara atıfta bulunarak açıklamalarda bulunan Avukat Ümit Avcı, gazetecilik faaliyetinin bir kamusal denetim olayı olduğunu söyledi. Avcı, denetim faaliyeti yürütüldüğü esnada, hükümet görevlilerinin veya kamusal görevlilerin gazeteciler tarafından hukuksal çerçevede kalmak şartıyla ağır eleştirilere tabi tutulabileceğini hatırlatarak, “Demokratik toplumlarda basın dördüncü kuvvet olarak değerlendirilmektedir. Kaldı ki kamusal görev yürüten veya kamusal görev yürütmeye aday olan kişilerin basın tarafından çalışmalarının denetlenmesi, en ağır şekilde eleştirilmesi AİHM içtihatlarında da yer almaktadır” dedi.
Avcı, AİHM kararlarına atıfta bulunarak, yönetim veya kamusal görev çerçevesinde faaliyet yürütenkişilerin, “Hakaret” olarak değerlendirilebilecekleri söylemlerin, AİHM içtihatları çerçevesinde fazetecilik faaliyeti olarak, “Ağır eleştiri” kapsamında değerlendirildiğine dikkat çekti.