Gürpınar sınırları içerisinde bulunan Norduz bölgesi ile Çatak ilçesi sınırlarının kesiştiği bir vadide, Aras Çayı kenarında bulunan 365 odalı tarihi Dêr Meryem Manastırı yok olmakla yüz yüze kaldı.

Sarp bir vadi içinde kurulan ve o dönemde tarihi İpekyolu üzerinde kurulan manastır, Ermeni tehciriyle birlikte boşaltıldı. Yıllarca boş kalan ve büyük bölümü yıkılan manastır, daha sonra bölge köylüleri tarafından hayvan barınağı olarak kullanıldı. İlk ve sonbaharda hayvanlarını bölgeye götüren köylülerin ahır olarak kullandığı manastırın büyük bölümü, hayvan gübresiyle dolduğundan kullanılamaz hale geldi. Bütün tahribatlara rağmen 20’e yakın odasının halen sağlam olduğu manastır, bu kez de defineciler tarafından tahrip edildi.  

Serhat News'in haberine göre bölgenin en büyük manastırlardan biri olan Dêr Meryem Manastırı’nda yaşanan tahribat üzerine Van’da, çevre ve tarih çalışmalarıyla bilinen Van ÇEVDER yöneticileri Ali Kalçık ile Bazi Aslan, bölgeye giderek incelemelerde bulundu.

Manastırı inceledikten sonra açıklama yapan ÇEVDER Başkanı Ali Kalçık, yaşananları bir katliam olarak değerlendirdi. Bölgede bütün ibadethanelerin define adı altında tahrip edildiğini aktaran Kalçık, “Herkes biliyor ki buralar geçmişte ibadethane olarak kullanılan merkezlerdi. Bu merkezlerde define olmadığını herkes net biliyor. Ancak oluşturulan algıdan dolayı buralar hep tahrip edildi. Bu, birazda devletin oluşturduğu algıyla alakalıdır. Merdivenler getirilerek, bütün taşlar sökülmüş. Bu bir vahşettir,” dedi. Bütün dinlerde ibadet merkezlerinin kutsal olduğunu da belirten Kalçık, “Bu hangi dine sığıyor. Burası kutsal bir mekân ama bir taraftan hayvan barınağı olarak kullanılırken diğer taraftan ise kazılıyor. Normal şartlarda iki metreden yüksek olması gereken oda girişleri hayvan gübresinden dolayı yarım metreye kadar düşmüş. İnsan artık girmekte bile zorlanıyor,” diye konuştu.

Türkiye’de benzer onlarca tarihi mekânın yok edildiğini de söyleyen Ali Kalçık, sözlerine şöyle son verdi: “Müslüman ülkelerin yanı sıra kutsal dinlere inanan; insanların, devletlerin, sivil toplum örgütlerinin bu katliama neden sessiz kaldıklarını anlamıyorum. Bu vahşete artık onların dur demesi gerekiyor. Bu bir dünya mirasıdır. Artık bu sessizliğe son verilmesi gerekiyor.”

20 yıldan fazladır, aralıklarla manastırı ziyaret ettiğini belirten Fazıl Öztekin ise, ilk zamanlar tamamen ayakta olan manastırın zamanla yok edildiğini dile getirdi. Manastırın ilk zamanlardaki görünümünü anlatan Öztekin, “Ben ilk zamanlar geldiğimde burası tamamen ayaktaydı. Çan kulesinden, duvarlardaki motiflere kadar her şey olduğu gibi duruyordu. 300’e yakın odanın tamamını gezebiliyorduk. O dönemde yaşayan insanların bıraktığı işaretler vardı. Ama maalesef şuan hiçbir şey kalmadı. Burada en son Ermeniler kalıyordu. Ermenilerden sonra boş kaldı. Burası ticaret yapan kervanların konakladığı, barındığı bir yerdi ama şuan yok ediliyor,” dedi.  

Efsanelere konu olmuş

Hokyats (Dêr Meryem) Manastırı, Van’ın Gürpınar (Hayots Tzor) ilçesinin güneyinde, Norduz Vadisi’nin Çatak ilçesine doğru döndüğü derin bir vadinin üç koldan kesiştiği bir bölgeye kurulmuştur. Ermeni geleneksel tarih anlatısına göre, efsanevi Ermeni Kralı IV. Dırtad ve Dırtad’ın eşinin mezarının burada bulunduğuna inanılmaktadır ve 4. yüzyılda cüzzam hastanesi olarak kullanılan bir yapıdır. Farklı bir geleneksel anlatıda ise; Ermenilerin Hristiyanlığa geçişlerinde büyük rolü olan Azize Hripsime, kadınlar topluluğunun bu manastırda konakladığı ve buranın bir dönem kadınlar manastırı olduğu anlatılmaktadır.

Editör: TE Bilisim