“Kadın kırımına isyan ediyor, özgürlüğe yürüyoruz” şiarıyla Musa Anter Barış Parkı’nda gerçekleştirilen mitingde, sık sık "Jin, jiyan, azadî" sloganları atıldı.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ve İmralı Heyeti üyemiz ve Van Milletvekili Pervin Buldan’ın katılımıyla Van’da 8 Mart final mitingini gerçekleştirdik. Mitingde konuşan Buldan, şunları söyledi:
Sayın Öcalan’ın bütün kadınlara özel selamları var
Pervin Buldan şunları söyledi:
Merhaba jinên azad, dayikên bi rûmet, ez 8ê Adarê Roja Jinan pîroz dikim. Hûn bi xêr hatin, li ser seran li ser çavan hatin. Hepinizin 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyorum. 8 Mart Dünya Kadınlar Gününün tüm dünyada eşitlik ve özgürlük için kadınların verdiği bir mücadele olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu yüzden kadınların yıllardır eşitlik ve özgürlük mücadelesini bastırmaya çalışan, kadınları yok sayan, emeğini görmezden gelen bu zihniyeti bir kez daha kınıyoruz. Sevgili kadınlar, bugün aramızda olmayan kadın yoldaşlarımıza buradan selamlarımızı iletiyorum. Sürgünde olan, cezaevlerinde olan ama kalpleri kadınların yanında atan ve bizimle birlikte bugünü yaşayan bütün kadın yoldaşlarımıza selamlarımızı gönderiyorum. Ben size özel bir selam getirdim. İmralı Cezaevi'nden, Sayın Abdullah Öcalan’dan bütün kadınlara, Van Halkına, iradesi gasp edilen halkımıza Sayın Öcalan’ın özel bir selamı var. Bu 8 Mart başka bir 8 Mart. Heyecanıyla, ruhuyla başlatılan süreçle bir bütün olarak hepimizin büyük bir coşkuyla heyecanla karşıladığı bu 8 Mart’ta damgasını vuran Sayın Öcalan’ın kadınlara yönelik yaptığı değerlendirme ve çağrıdır.
Sayın Öcalan’ın çağrısı kadınlar için bir milattır
27 Şubat'ta tarihi bir çağrı yapıldı. Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı aynı zamanda kadınlara, gençlere yapılan bir çağrı. Hepimizin önemle sahip çıkması, sımsıkı sarılması gereken, arzularımızı hayallerimizi geleceğimizi büyüteceğimiz bir çağrı. Bu çağrıda en büyük beklenti biz kadınlardandır. Sayın Öcalan bu çağrıyı yapmadan önce bize "bu çağrıyı aynı zamanda kadınlar için yapıyorum" dedi. Çünkü bu çağrı kadınlar için bir milattır. "Kadınlar için bir rönesanstır" dedi. O yüzden biz bu çağrıya sımsıkı sarılacağız, asla bırakmayacağız. Bu çağrının etrafında kenetleneceğiz, birlik olacağız ve bu sürece sahip çıkacağız.
Acil reformların çıkarılmasıyla birlikte bu sürecin garanti altına alınması gibi bir hassasiyet var
Sevgili kadınlar yıllardır bu coğrafyada büyük acılar yaşandı, büyük bedeller ödendi. Her birimiz canlarımızı, sevdiklerimizi, evlatlarımızı kaybettik. Bu süreçte artık toprağın altına evlatlarımız, çocuklarımız, sevdiklerimiz girmesin diyoruz. O yüzden hiç kimse bu süreci sabote etmeye kalkmasın. Hiç kimse yanlış yapmasın, yanlış düşünmesin, yanlış bir karar almasın. Biz demokratik siyasetinin önünün açılması için yıllardır büyük bir mücadele verdik. Bu süreçle birlikte demokratik siyasetin önü, yolu, kapısı ardına kadar açılmak zorundadır. Elbetteki demokratik siyasetin yolunu açmak bir ilin iradesini gasp etmekle olmaz, bir ilin belediye eş başkanlarını görevden almakla olmaz, kayyım atamakla olmaz. Van sokaklarında kadınların saçlarından tutarak yerlerde sürükleyerek olmaz. Herkes bu hassasiyeti göstermek durumundadır. Hepimizin beklentileri var, hepimizin bu beklentiler doğrultusunda adımların atılması beklentisi var. Acilen yasaların çıkması, çerçevesinin oluşturulması, reformların paketlerin çıkarılmasıyla birlikte bu sürecin garanti alınması gibi bir hassasiyet var. Eve bu hassasiyeti hepimiz gözetiyoruz, gözetmek zorundayız. O yüzden diyoruz ki bir an önce ama bir an önce bu çerçeve yasalarla, demokratikleşme paketleriyle, toplumun beklediği, halkların beklediği bu yasaların çıkarılması gerekiyor. Şimdi barış ve demokratik toplum çağrısının da hayata geçmesi için bu çok önemlidir.
Bu 8 Mart’ı barış annelerine atfediyorum
Sevgili kadınlar, sevgili Van halkı ben buradan özel olarak barış annelerimize, yıllardır vermiş oldukları barış mücadelesi için özel bir selam göndermek istiyorum. Bu süreç onların da başlatmış olduğu bir süreçtir. Bu yüzden bu 8 Mart'ı ben barış annelerimize atfediyorum. Onların ellerinden öpüyorum, onları saygıyla selamlıyorum. Sayın Öcalan da barış annelerimize Van halkına özel selam gönderdi, "14’te 14 yapan iradeye saygı duyuyorum" dedi.
Belediye eş başkanlarımız görevlerine iade edilmelidir
Sevgili kadınlar 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ama biz bugün Van’da bunu büyük bir coşku ile kutluyoruz. Van yaralı bir kenttir. Van’da belediye eş başkanlarımızın görevden alınması ve yerlerine kayyım atanması Van halkının en fazla tepki duyduğu ve büyük bir hassasiyet gösterdiği bir meseledir. Buradan Sevgili Abdullah Zeydan ve Neslihan Şedal’a da özellikle selamlarımı gönderiyorum. Cezaevinde olan arkadaşlarımız bu sürecin yanında olduğunu belirttiler. Yaptığımız her ziyaret ve görüşmede insanlar bu sürecin hassasiyetinden bahsederken atanan kayyımlara anlam veremediler. Biz her şeyin düzeleceğine inanıyoruz, buna inanmak istiyoruz. Belediye eş başkanlarımızın tekrar iade edilmesini buradan bir kez daha ifade ediyoruz. Belediye eş başkanlarımızın, Mardin'in, Van'ın, Hakkari'nin, Akdeniz’in yerlerine kayyım atanan bütün belediye eş başkanlarımızın görevlerine iade edilmeleri bu sürece katkı sunacaktır.
Bu süreci barış sürecine evriltmek zorundayız
Cezaevlerinde olan arkadaşlarımızın sevgili Figen Yüksekdağ’ın, sevgili Selahattin Demirtaş’ın, Bekir Kaya’nın, bütün arkadaşlarımızın özgürlüğüne kavuşması bu sürece katkı sunacaktır. KHK’li olarak işlerinden edilen arkadaşlarımızın tekrar işlerine geri gönderilmeleri bu sürecin ilk adımı olacaktır. Kürt halkının hassasiyetleri ve beklentileri dikkate alınmalıdır. Ne diyor Kürtler, biz özgür ve eşit bir yaşam istiyoruz diyor. Kürtler irademiz gasp edilmesin diyor. Ne diyor Kürtler, biz anadilimizde eğitim istiyoruz. Bizim kimliğimiz tanınsın diyor. Bu yüzden bu sürecin hassasiyeti karşısında her iki tarafın da dikkatli olması lazım. Türküyle Kürdüyle artık bu sürece sahip çıkmamız gerekiyor ki bu süreç barışa ulaşsın. Ne bir Türkün ne bir Kürdün artık canını yitirmemesi gereken bir süreçteyiz. Türküyle Kürdüyle el ele omuz omuza bu sürece destek vermek zorundayız. Sayın Öcalan’ın yanında olmak, sürecine destek vermek zorundayız. Bu süreci barış sürecine evriltmek zorundayız. Van halkında da beklentimiz budur. Hiç kimsenin kafasında bir soru işareti olmasın, kaygısı ve kuşkusu olmasın. Sayın Öcalan’ın yanlış yapmayacağını herkes iyi bilmeli, Sayın Öcalan’ı herkes iyi tanımalıdır. Hepinize sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum, 8ê Adarê pîroz be.
Tülay Hatimoğulları, şunları söyledi:
Merhaba kadınlar, merhaba gençler, merhaba barış anneleri, merhaba bu dünyayı kendi emekleriyle, mücadeleleriyle güzelleştiren bütün kadınlar, binlerce kez selam olsun sizlere. Bugün 8 Mart için biradayız. 8 Mart New Yorklu 129 kadının kendi emekleri ve hakları için verdikleri mücadele sonucunda devlet ve patron tarafından yakılarak katledildikleri gündür. 8 Mart'ta New Yorklu dokuma işçisi kadınlar külleriyle bizlere 8 Mart’ı armağan etti. Selam olsun 8 Mart'ı bizlere armağan eden ve bugüne kadar taşıyan bütün kadınlara. Selam olsun Figen Yüksekdağlara, Leyla Güvenlere, Ayşe Gökkanlara, Semra Güzellere, Sevtap Akdağlara, Semiha Şahinlere ve buradan adını sayamadığım cezaevinde esir tutulan bütün kadın yoldaşlarımıza binlerce selam olsun.
Biz bizi öldüren sevgi istemiyoruz bizi yaşatan sevgi istiyoruz
Sevgili kadınlar bizler tarih boyunca erkek egemen sisteme karşı mücadele ettik. Erkek egemen sistem kadınları yok saydı. Erkek egemen sistem kadınları toplumsal hayatın dışına itmeye çalıştı. Erkek egemen sistem kadına yönelik her şiddeti mübah gördü. Bizler evimizde en sevdiğimiz erkeklerin şiddetine maruz kalıyoruz. Ve Sayın Abdullah Öcalan, işlenen kadın cinayetlerine ilişkin şunları söyledi. "Kadınları onlara aşık olduğunu söyleyen erkekler katlediyor. Onları seven erkek kardeşleri eşleri yakınları. Böyle sevgi, böyle aşk olur mu" diyor. Biz buradan bir kez daha diyoruz. Bizler bizi öldüren sevgi istemiyoruz. Biz bizi yaşatan sevgi istiyoruz. Ne yazık ki Türkiye’de özellikle son zamanlarda yargı sistemi tamamen erkeklerin lehine çalışıyor. Kadınları katleden erkekleri 3-5 yıl hapiste tutan sonra serbest bırakan yargı, yani erkek egemen yargı. Biz bu yargıya karşı hem Kürt kadın hareketi hem de Türkiye kadın hareketi olarak bir kez daha diyoruz ki adaletli yargı istiyoruz. Erkek egemenliğinden kurtulmuş, kadınları gören bir yargı istiyoruz. Bizlerin katledilmesini teşvik eden değil cezalandıran bir yargı istiyoruz. Şu an karşımda sevgili Rojin Kabaiş’in fotoğrafı var. Sevgili Rojin’in Van Gölü'nün kenarında cansız bedeni bulundu. Babası ve ailesi Rojin’e ne oldu diye soruyor. Biz Rojin için, kaybedilen Gülistan Doku için buradayız. Biz buradan bir kez daha Gülistan Doku nerede, Rojin Kabaiş’e ne oldu diyelim mi, hep birlikte alkışlarımız ve zılgıtlarımızla?
Mücadelemizle kazandığımız haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz
8 Mart’ta kadınlar olarak İstanbul’dan Van’a, Amed’den Edirne’ye kadar biz kadınlar şu mesajın altını çizdik. Türkiye bir an önce çekilmiş olduğu İstanbul Sözleşmesine geri dönmelidir. Türkiye’de kadınları ve çocukları şiddetten koruyan 6284 sayılı kanunun en aktif bir şekilde uygulanmasını talep ettik. Biz kadınlar bugüne kadar ekmeğimiz, dişimiz, tırnağımızla, mücadelemizle kazandığımız haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Buradan kadın mücadelemizi yakın tarihten günümüze kadar taşıyan bütün kadınlar selam olsun. Selam olsun Clara Zetkinlere, selam olsun Rosa Lüksemburglara, Behice Boranlara, Şirin Tekellilere, Sevim Bellilere. Biz kadınlar vardık varız var olacağız. Binlerce kez selam olsun, Kürt özgürlük hareketini, Kürt kadın hareketini örgütleyen sadece Türkiye’de değil Ortadoğu’da etkin aktif öncü bir özne haline getiren Sakinelere, Sêvêlere, Pakizelere, Hevrîn Xeleflere binlerce kez selam olsun.
Kayyımcı zihniyet ilk olarak kadınlara verilen Jin Kartı ve sosyal kartları iptal etti
Değerli Van halkı sizler Türkiye ve Kürdistan’ın onuru ve gururusunuz. Türkiye’nin hiçbir yerinde hiçbir siyasi partinin başaramadığını sizler başardınız. Sizler seçimlerde 14-0 alarak bütün dünyaya örnek olan bir kent oldunuz. Sizleri bir kez daha kutluyorum. Bu kayyımcı anlayış 14’te 14 alınmış bir yere halkın iradesini gasp etmekte gecikmedi bir kez daha gasp etti. Gelen kayyımın geçmiş dönemdeki kayyımların yaptığı gibi ilk müdahalesi biz kadınların dişiyle tırnağıyla elde ettiği kazanımlara yönelik olmuştur. Bugün Van’da kayyım geldiği zaman ilk icraatı ne oldu biliyor musunuz? Jin Kartı iptal etmiş. Belediyelerimizin dağıttığı sosyal kartları iptal etmiş. Neymiş kadınlar bunları farklı yerlere harcıyormuş, kendisine bakım malzemesi alıyormuş. Sana ne ey kayyım sana ne! Kadının cebindeki parayı, kartındaki parayı neye ve nasıl harcayacağına sen mi karar vereceksin? Yoksulluğun bu kadar arttığı bir yerde işin, aşın bu kadar olmadığı bir yerde kadınların evlerinde çocuklarına pişirecek soğanı, domatesi, patatesi bulmadığı bir yerde belediyemizin büyük bir sosyal belediyecilik anlayışıyla dağıttığı kartları, kendine göre ürettiği saçma sapan gerekçelerle iptal etmiş. Biz kadınlar bunu asla kabul etmiyoruz. Hakkımız sana helal değil ey kayyım. Burada başından beri şu ana kadar dik duruşuyla Vanlı kadınları temsil eden sevgili Neslihan Şedal’a sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Aynı şekilde Van halkının iradesini en onurlu şekilde temsil eden sevgili Abdullah Zeydan’a teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Aleviler Suriye’de tarihin en büyük katliamlarından biriyle karşı karşıya, Alevi halkının yanındayız
Biz burada 8 Mart mitingimizi gerçekleştirirken Suriye’de bir katliam devam ediyor. Üç gündür orada yaşayan Alevilere dönük bir katliam var. Binlerce Alevi bu üç günde tarihin gördüğü en büyük Alevi katliamı ile karşı karşıya. Bizler buradan Van’dan Kürt kadınlarıyla beraber, Türk kadınlarıyla beraber Suriye'de yaşayan bütün Alevi canlarımızla dayanışma içindeyiz. Suriye’de hala sınır ötesi operasyonlar devam ediyor. Rojava’da Kobanî'ye yakın köylerin bombalandığı haberlerini alıyoruz, Tişrin Barajına dönük yapılan operasyonların haberlerini alıyoruz, sivillerin katledildiği haberler hala geliyor. Bizler bunu asla kabul etmiyoruz. Bir an önce demokratik Suriye cumhuriyetinin oluşturulmasının alt yapısı sağlanmalı. Rojava’daki öz yönetimde kadınların geliştirdiği toplumsal sözleşmenin, kadın eşitlikçi bu toplumsal sözleşmenin bütün Ortadoğu’ya model olması gerekir. Sevgili kadınlar, alkışlarımızı ve zılgıtlarımızı Rojava’da direnen bütün kadınlara ve Rojava mücadelesini, kadın özgürlükçü anlayışı bütün Ortadoğu’ya örnek gösteren bütün kadınlara gönderelim mi?
Sayın Öcalan’ın çağrısı kadınlar için rönesanstır
Savaşın ve çatışmanın bu kadar yoğunlaştığı bir dönemde Sayın Abdullah Öcalan, tarihi bir çıkışa imza atmıştır. Sayın Öcalan, Barış ve Demokratik Toplum Çağrısında bahsini ettiğimiz bütün bölge savaşlarına çok önemli bir reçete sunmuştur. Bir yandan Türkiye’de Kürt sorununun barışçıl ve demokratik bir zeminde çözülmesi için mesajını vermiştir. Biz de buradan bütün kadınlar olarak haykıralım mı? Sayın Öcalan çağrın baş göz üstünedir. Sayın Öcalan’ın mesajı biraz önce okundu. Orada çağrı ile ilgili şunu söylemiştir. Bu çağrı kadınlar için rönesanstır demiştir. Evet bu çağrının gereklilikleri herkesçe yerine getirildiği zaman gerçekten bu çağrı kadınlar için bir rönesanstır. Ortaçağda kadınlar cadı diye yakıldı, bitkileri kaynatıp hastalara şifa veren kadınları büyücü diye yaktılar. Ama rönesans ile birlikte kadın mücadelesinin önü açıldı ve kadın hareketi çok büyümüştür tarihte. İşte Sayın Öcalan tam da bunu ifade etmektedir. Bizler de bilime, ilime, kültürel gelişmelere ve kendi kültürümüze sahip çıkan bir yerden, aynı zamanda biz kadınlar bedenimize emeğimize kimliğimize sahip çıkan bir yerden Sayın Öcalan’ın mücadelesini sahipleniyor muyuz, çağrısını sahipleniyor muyuz? Özgürce konuşacağız, haklarımızı özgürce talep edeceğiz, özgürce örgütleneceğiz, özgürce erkek egemen sisteme karşı çıkacağız. Narinlere, katledilen küçücük çocuklara, istismara uğrayan küçücük çocuklara hep birlikte sahip çıkacağız.
Yaşam hakkımız için sonuna kadar mücadele edeceğiz
Sayın Öcalan’ın verdiği en önemli mesajlardan birisi Kürtler ve Türkiye’de yaşayan bütün farklı halklar ve inançların kendi öz örgütlenmelerini sağlaması, bütün toplumsal dinamiklerin başta kadınlar olmak üzere bütün özgürlük alanlarına sahip çıkması ve örgütlenmesi esastır demiştir. Demokratik Cumhuriyet tezinin toplum tarafından sahiplenilmesi, örgütlenmesi vurgusunu önemle yapmıştır. Bizler DEM Parti olarak da, Kadın Meclisi olarak da, kadın hareketi olarak da Demokratik bir cumhuriyetin inşası için dün olduğu gibi bugün de mücadelemizi sonuna kadar devam ettireceğiz. Kayyumsız bir rejim kurulana dek mücadelemiz devam edecek. Kadına yönelik şiddetin son bulması için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Biz kadınlar yaşam hakkımız için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bir şiar var ki bütün kadınların dili mezhebi dini rengi ne olursa olsun o da bütün kadınları birbirine bağlıyor. Bizlerin el ele kol kola dayanışma içinde olmamızı sağlıyor. Bugün burada Van’da bir kadın şiddet görüyorsa İstanbul’daki kadın hareketi ses vermektedir. Bu Kadın Yaşam Özgürlük şiarıdır, Mara, Haya, Huriye şiarıdır, Jin Jiyan Azadî şiarıdır. Biz bu şiarla hem Kürt kadın hareketi olarak hem de Türkiye kadın hareketi olarak birlikte Jin Jiyan Azadî demeye devam edeceğiz. Yaşasın kadın dayanışması, yaşasın örgütlü mücadelemiz. Mutlaka başaracağız. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.