Türkiye'nin en az yeşil alana sahip illerinden biri olan Van'da, kentin en önemli oksijen kaynağı sulak alanlar da yok ediliyor. Kirliliğin yanı sıra sahil yolu projesi, kıyı işgalleri ve yapılaşma yüzlerce canlının yaşam alanını tehdit ediyor.

Orman Genel Müdürlüğü’nün 2023 verilerine göre Van, yüzde 2’lik orman varlığı ile Türkiye’nin en az yeşile sahip dördüncü ili. Kişi başına düşen yeşil alan miktarı da bir metrekarenin altında. Kentin birçok yerinde içinde içinde ağaç olmayan orman tabelaları var. Orman bakımından fakir olan kent, önemli oranda sulak alana sahip.

Türkiye’deki toplam sulak alanların beşte ikisi Van Gölü Havzasında bulunuyor. Bendimahi Deltası, Çelebibağ Sazlıkları, Dönemeç Deltası, Erçek Gölü, Karasu Deltası ve Turna Gölü havzadaki en büyük sulak alanlarından. Oksijen kaynağı olan bu alanlar aynı zamanda birçok canlı türüne de ev sahipliği yapıyor.


TEHLİKE ALTINDAKİ KUŞ TÜRLERİNİN BARINMA ALANI

Türkiye'de tespit edilen kuş türlerinden 240'ı Van Gölü Havzasında yaşıyor. Zengin bir biyoçeşitliliğinin olduğu bu sazlıklar, Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) tarafından tehlike altındaki kuş türleri olan dikkuyruk ördeği ve korunması gereken bozkır delicesi, çamur çulluğu, kervan çulluğu ve gök kuzgun kuşlarının da barınma alanı.

SULAK ALANLAR BİRER BİRER YOK OLUYOR

Türkiye'de son 50 yılda üç Van Gölü büyüklüğündeki su kaynağını kaybetti. Van Gölü’ndeki su seviyesi de son yıllarda kuraklık nedeniyle ciddi oranda düştü. Gölün kıyısındaki ve etrafındaki sulak alanlar da bir bir yok oldu. Kuraklık, yangınlar ve kirliliğin yanı sıra, sulak alanların tarıma ve imara açılması, hafriyat alanına dönüştürülmesi, kıyı şeridine dolgu alanları, yollar ve parklar yapılması önemli birer etken.

SAHİL YOLU PROJESİ BÜYÜK TAHRİBAT YARATTI

Kayyım yönetimindeki Van Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan ve merkez Edremit, İpekyolu ve Tuşba ilçelerinden geçen 11 kilometrelik sahil yolu sulak alanlara büyük zarar verdi. Dolgu yöntemiyle yapılan sahil yolu Van Gölü ve sulak alanları birbirinden ayırdı, biyoçeşitliliğe büyük zarar verdi.

'SULAK ALANLARI ARTIRMAMIZ GEREKİRKEN YOK EDİYORUZ'

Artı Gerçek'e konuşan Van Çevre Derneği Başkanı Ali Kalçık, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Van’ın ormanı yok ama tabelası var. Türkiye’nin en ağaçsız ama orman tabelası en fazla olan kentlerinden. Sazlıklarımız var, Türkiye ortalamasının üstünde. Küresel iklim krizi karşısında sulak alanlar oluşturmamız lazımken biz tam aksine yok ediyoruz. Sulak alanlar doğal bir arıtma görevini görüyor. Binlerce canlının yaşam alanı ve Van gibi orman fakiri yerlerde oksijen kaynağı.

Selahattin Demirtaş 'Başsavcı' davasında beraat etti Selahattin Demirtaş 'Başsavcı' davasında beraat etti

Çok hayati bir önemde kent için. Van’da kişi başına düşen yeşil alan bir metrekarenin altında. Bu ihtiyacı karşılayan bizim sulak alanlarımız. Bu kadar değerliyken kendi elimizle yok ediyoruz. Kuraklık etkili ama tarıma açılması, dolgu ve yol yapılması, kıyı işgalleri gibi nedenlerle sulak alanlar bitme noktasına geldi. Uluslararası anlaşmalara göre bu sulak alanların korumaya alınması gerekiyor."


'SAHİL YOLU FELAKETTİR, VAHŞETTİR'

Sahil yolu projesiyle Van Gölü kıyısındaki birçok sulak alanın dolgu yapılarak kurutulduğuna dikkat çeken Kalçık, kıyının kamu kurumları ve özel işletmeler tarafından da işgal edildiğini dile getirdi. Kalçık, "Sahil yolunun bu güzergahta yapılması felakettir. Birçok sulak alan dolduruldu ve kurutuldu. Dik kuyruk denilen endemik bir kuş var. Bu kuş türü Edremit ilçesindeki sazlıklarda ürüyor ve yaşıyor. Sahil yolu tam da buradan geçiyor. Bu bir vahşettir. Yine oteller, kamu kurumlarına ait tesisler tarafından kıyıdaki sulak alanlar doldurulup kullanıyor. İşgal yoluyla kıyılar ve kıyıdaki sazlık alanlar yok ediliyor. SİT alanı olan bu sazlıklarda park, kafe veya millet bahçesi yapılmış" diye konuştu.

'KÖTÜ GÜNLER BİZİ BEKLİYOR'

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Lokman Aslan da sulak alanların yok olmasında iklim değişikliği, tarım ve nüfus baskısı gibi üç ana nedenin etkili olduğunu anlattı. Aslan, "Edremit ilçesinde yerleşim yeri baskısı sazlıkları olumsuz etkiledi. Sanayi baskısı yok belki ama tarım baskısından nispeten söz edebiliriz. Örneğin; Karasu sazlıklarında 10 yıl önce el ile balık avlanıyorken, koruyamadık ve yok oldu. Tabiatın rahimidir sulak alanlar. Biyolojik arıtma tesisi gibi bir rol oynuyor. Yine büyük bir biyolojik çeşitliliğin yaşam ve üreme alanı durumunda. Sazlıklar bir dönemler geçim kaynağı gibiydi de havzadaki insanlar için. Bu değeri korumak lazım. Ekolojik denge, doğa ile uyum gibi konular için bu oldukça şart. Yeni sulak alanlar oluşturmak lazım. Yoksa kötü günler bizi bekliyor" dedi.

'SU KAYNAKLARININ YANLIŞ KULLANILMASI DA ETKİLİ OLDU'

Su kaynaklarının yanlış kullanıldığına da değinen Aslan, "Ana etken kuraklık. Akgöl ve Arin gibi göller tamamen kurudu. Buralar aynı zamanda birer sazlık bölgesiydi. İklim krizi ile beraber kentleşme baskısı oldukça belirleyici. Çaylardan akan ve bu sazlıkların beslenmesini sağlayan suların kesilmesi de sazlıkların yok olmasına neden oluyor. Karasu Deltası, Sarı Memed Barajı'ndan gelen suyun azalması ile kurudu. Suların yanlış kullanımı da oldukça etkili" diye konuştu. Şenol Bali

Editör: Haber Merkezi