VanHaber * İpekyolu ve Özalp ilçeleri arasında bulunan Erçek Bölgesi’nde Mehmet Ali Nametoğulları (20), 7 Şubat tarihinde "dur ihtarını" uymadığı iddiasıyla askerler tarafından takip edilmişti. Etrafını saran 4 Jandarmayı görmesi üzerine olay yerinde duran Nametoğulları, jandarmalardan biri küfür ederek, yanına gelip kendisine tokat atmıştı. Yerde yatar vaziyette olan Nametoğulları daha sonrasında ise sırtından silahla vurulmuş ve günlerce tedavi gördüğü Yüzüncü Yıl Üniversitesi Dursun Odabaşı Tıp Merkezi Kalp ve Damar Cerrahisi (KVC) Servisi’nde günler sonra taburca edilmişti.

FAİLE TAKİPSİZLİK Olay hakkında Van Cumhuriyet Başsavcılığı'nca “Taksirle yaralama” gerekçesiyle re'sen soruşturma başlattı. Soruşturma sonrasında 4 kolluk görevlisinden biri hakkında “Taksirle yaralama” suçundan başlatılan soruşturma kapsamında olay yeri incelemesinde bulunuldu. İncelemede mermi kovanlarından 2 boş kovanın bulunduğu fakat Nametoğulları’na isabet eden kovana ulaşılamaması dikkat çekti. Nametoğulları hakkında kati rapor dahi hazırlanmazken, olay kapsamında Nametoğulları’nı vuran jandarmanın tespit edilemediği gerekçesi ile başlatılan soruşturma da “takipsizlik” ile sonuçlandı.

TAKİPSİZLİĞE İTİRAZ  Takipsizlik kararına Nametoğulları'nın avukatları itirazda bulundu. Van 2'nci Sulh Ceza Mahkemesi'ne yapılan itirazda faillerin "Öldürmeye teşebbüs" suçundan yargılanması gerektiği, dosya kapsamında yeteri araştırmanın yapılmayarak görevlilerin aklanmaya çalışıldığı belirtildi. Dosya kapsamında yapılan olay yeri incelemesinin eksik olduğunun belirtildiği itirazda, Nametoğulları'na isabet eden kurşunun bulunmamasının "Delil karatma" olarak değerlendirildi.  Avukatlar, "Etkin soruşturma yürütülmesi" istendi. 

İTİRAZA RET  İtirazı değerlendiren Van 2'nci Sulh Ceza Mahkemesi, "Takipsizlik" kararı veren savcılığın Nametoğulları'nı vuran jandarmanın tespit edilemediği beyanlarına karşılık, havaya iki kez ikaz ateş açıldığını ve Nametoğulları'nın durmadığı için üçüncü ateşin doğrudan kendisine doğru açıldığını belirtmesi dikkat çekti. Nametoğulları'nın sürekli kaçmasından dolayı yakalanmasının mümkün olmadığını belirten Sulh Ceza Mahkemesi "kolluk kuvvetlerince kişiye yönelik silah kullanmanın yasal mevzuat sınırları içerisinde olduğu" belirtilerek itirazın kesin olarak reddine karar verdi. 

VURULAN YURTTAŞA DAVA Kolluk güçleri hakkında takipsizlik verilirken Nametoğulları hakkında ise, “Kamu görevlisine görevini yaptırmamak” ve “Kamu görevlisine mukavemetten” soruşturma başlatıldı. Açılan soruşturma sonrasında hazırlanan iddianame Van 7'nci Asliye Mahkemesi tarafından kabul edildi.’ Nametoğulları'nın yargılanacağı davanın ilk duruşmasının tarihi ileriki günlerde açıklanacağı belirtlidi.

İSLAMOĞLU: AYM'YE BAŞVURACAĞIZ Yaşananlara ilişkin konuşan Nametoğulları'nın Avukatı Hatice İslamoğlu, "Kolluk, savcılık ve sulh ceza hakimliğince el birliği içinde suçlunun korunduğu ve kapatılmaya çalışılan bu dosyanın bir sonraki aşamasında Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvuruda bulunacağız. Jandarmalardan biri olay anında bir diğer jandarmanın silahının ateş almış olabileceği ana kadar bilgi verdiği halde savcılık müvekkili vuran jandarmanın tespit edilemediğini belirtti. Savcılık 'kovuşturmaya yer olmadığı' gerekçesinde kişiyi vuran jandarmanın tespit edilemediğini belirttiğini ve jandarmalardan hiçbiri de müvekkili doğrudan hedef almadığını belirttiği halde hakimlik 'evet jandarma vurdu ancak yasal sınırlar içinde vurdu' dedi. Yalnızca şu silsileye dahi bakıldığında her bir birimin kendi içinde suçluyu koruduğu yaşam hakkına yönelik olarak kollukça yapılan saldırıları meşrulaştırma çabası içinde oldukları açıkça ortadadır. Bu görüntü hakim ve savcıların polis devletine dönüşen bir ülkeye öncülük ettiğinin tablosudur" dedi.

AV TARHAN: KEYFİYET BAŞKADIR Avukat Dilan Tarhan ise Jandarma'nın müvekkiline ateş açmasını, "Silah kullanma yetkisi görevin verdiği yetki dahilinde olduğunda dahi katı ölçülere tabi tutuluyorken, kişi teslim olup yakalandıktan sonra tamamen keyfi bir şekilde tartaklanıp kendisine en savunmasız anında ateş edilmesinin hiçbir kanunda yeri yoktur ve hiçbir görevin sağladığı yasal zeminden yararlanması mümkün değildir. Keyfiyet ile görevin verdiği zorunluluk tamamen bambaşka noktalardadır" dedi. Tarhan'da yaşananlara karşı hukuki mücadelelerini AYM başta olmak üzere tüm mecralarda sürdüreceklerini söyledi.  MA / Müjdat Can
 

Editör: TE Bilisim