Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Van Şubeler Platformu, depremlerin yıl dönümü nedeniyle Aydın Perihan Alışveriş Merkezi önünde basın açıklaması yaptı.
Açıklamaya Dem Parti il Eş Başkanları, büyüksehir belediye eş başkanı Mustafa Avcı, Dem Parti büyükşehir belediye Eş başkan adayları Neslihan Şedal ve Abdullah Zeydan ve çok sayıda kişi katıldı.
KESK’liler adına açıklama yapan dönem sözcüsü Yapı yol sen başkanı Şemsettin Bakır, 6 Şubat tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremin birinci yılının geride kaldığını söyledi.
Depremlerde yaşamını yitiren yurttaşlar yapılan saygı duruşu sonrası konuşan KESK Dönem Sözcüsü ve Yapı Yol Sen Şube Başkanı Şemsettin Bakır, depremde can kaybının artmasına sebep olan kişi ve kurumlardan halen hesap sorulmadığını belirterek, sorumluların yargılanmasını istedi.
Bakır, “6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde 9 saat arayla yaşanan 7.7 ve 7.6 büyüklüklerindeki depremler ve sonrasındaki artçı depremler 15 milyona yakın nüfusun yaşadığı 11 ilimizde (Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Adıyaman, Malatya, Kilis, Şanlıurfa, Adana, Osmaniye, Diyarbakır, Elazığ) büyük bir yıkıma ve can kaybına yol açmıştır” diyerek, şöyle devam etti:
Diğer taraftan, Van’ı Bahçesaray ilçesine bağlayan 120 kilometrelik karayolunda 4-5 Şubat 2020'de meydana gelen çığ felaketinde 42 vatandaşımız yaşamını yitirmişti. Ancak felaketin üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen ulaşım sorunu çözülmedi ve Bahçesaraylı Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Gülşen Orhan’ın verdiği tünel sözü gündemini koruyor.Bahçesaraylının Dediği gibi“Alper Bey 55 milyon dolara halkın vergileri ile uzaya turistik geziye gidiyor ama Bahçesaraylılar hala Bahçesaray’a gidemiyorlar.”
Öncelikle, hayatını kaybeden vatandaşlarımızın acısını ilk günkü gibi yüreğimizde hissederek başsağlığı ve dayanışma dileklerimizi iletiyoruz.
Cumhuriyet tarihinin en ağır ihmaliyle karşı karşıya geldiğimiz 6 Şubat depremleri bugüne kadar yaşadığımız pek çok büyük depreme karşın ülkenin, şehirlerin, binaların ve kurumların depreme hazır olmadığı gerçeğini çok acı biçimde ortaya çıkarmıştır.
Bilimi, planlamayı ve denetimi dışlayan, rantı egemen kılan bu politika modeli, çaresizliğin ve yetersizliğin değil, bilinçli bir tercihin ürünüdür. Yaşanan her aşırı doğa olayı, gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle afete dönüşerek büyük can ve mal kayıplarına neden olmaktadır.
Afet koordinasyonundan ve acil müdahaleden sorumlu olan AFAD, deprem sonrası ilk iki gün bazı bölgelere hiç gitmemiş, bazı bölgelerde ise çok az sayıda ekip bulundurabilmiş, ekip ve ekipman yetersizliği nedeniyle etkin bir arama-kurtarma çalışması yapamamıştır. Öyle ki defin işlemleri için dahi iş makinesi, kepçe ve kürek temin edilememiştir. Arama-kurtarma çalışmaları önce bölge halkının, sonrasında ise ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşları ve gönüllülerin çabasıyla el yordamıyla yürütülmüştür.
Bölgedeki pek çok köye ne arama-kurtarma ekipleri ne de yardımlar ulaşabilmiştir. Ölen insan sayısının bu denli artmasına neden olan faktörlerin en önemlileri, geç müdahale, kamu otoritesinin eksikliği, afete hazır olmama, koordinasyonu sağlayacak afet yönetim planının olmayışının getirdiği plansızlık ve koordinasyon eksikliği, acil müdahale sağlık merkezlerinin oluşturulamaması, zorlu kış şartlarında barınma ihtiyacının giderilememesi olarak sıralanabilir.
Kısacası 6 Şubat depremi ile yaşadığımız yıkımın asıl sorumlusu insanı ve emeği değersizleştirmeyi bir varoluş şekline dönüştüren, bunu da tüm topluma dayatmaya devam edenlerdir.
Buradan bir kez daha altını çiziyoruz. Depremin ilk iki günü boyunca ortalıkta görünmeyenleri de kendi sorumluluklarının üzerini örtmek için başlattıkları algı operasyonunu da unutmadık.
• Yakınlarımızdan haber almak için çırpınırken devreye konulan bant daraltmalarını, internet kesintilerini unutmadık.
• Depremin yaşandığı illerde daha 24 saat geçmeden OHAL ilan edenleri, çaresizlikle kıvranan, derdine derman arayan depremzedeleri “kimse kalkanları kaldırmayacağımızı zannetmesin” tehdidiyle susturmak isteyenleri unutmadık.
• KESK olarak yüzlerce gönüllümüzle deprem bölgesine gitmeye çalışırken önümüze konulan engelleri, sadece bizim değil muhalefet partilerinin, STK’ların yardımlarının depremzedelere ulaştırılmasına engel olanları unutmadık.
• Kızılay’ın çadır satmasından, yardımları zimmetine geçiren yetkililere kadar uzanan rezaletler zincirini unutmadık.
VE BURADAN BİR KEZ DAHA İKTİDARA SESLENİYORUZ.
Depremden sonra Milli Dayanışma Paketi çıkardınız. Halktan alınan KDV, ÖTV. Motorlu Taşıtlar Vergisi gibi vergiler fahiş oranda artırdınız.
Yetmedi.. 2023 Temmuz’unda 762 milyar lirası depremle ilgili harcamalara ayrılmak üzere 1 Trilyon 120 Milyarlık Ek bütçe yaptınız.
Bu da yetmedi... 2024 bütçesinde yine halktan, çalışanlardan alınan vergiler bir yıl öncesine göre ikiye katladınız.
Ama aradan geçen bir yıla rağmen deprem bölgesinde hala tek bir çivinin çakılmadığı, molozların dahi kaldırılmadığı yerler var. İşsizlik, kayıt dışı çalışma, sömürü diz boyu.
Milyonlarca insan adeta konteyner kente, çadır kente dönüşmüş şehirlerde kaderin terk edilmiş durumda.
Barınma, sağlıklı beslenme ve eğitim sorunları başta olmak üzere, en temel ihtiyaçların karşılanmasında yaşanan sorunlar sürüyor.
SORUYORUZ: NEREYE GİTTİ BİZLERDEN TOPLADIĞINIZ VERGİLER?
Topladığınız vergileri depremzedenin yaraları sarmak yerine kime, kimlere harcadınız?
• Milyonlarca insan sizden resmî törenler düzenleyip, nutuklar atmanızı değil, başını sokacak bir çatı istiyor.
• Milyonlar sizden yaşadığı acıları istismar etmenizi, yerel seçim yatırımı olarak kullanılmanızı değil, temiz su, sağlıklı beslenme, nitelikli bir eğitim istiyor.
• Yoksulluk ve çaresizlik kıskacındaki milyonlar sizden “zorunlu kamulaştırma” adı altında topraklarına çökmenizi, yüzlerce yıllık zeytinlikler yerine binalar dikmenizi değil, en azından depremden etkilenen evlerinin yapı denetim masraflarını karşılamanızı istiyor.
• Milyonlar, sizden 6 Şubat depremini “asrın felaketi” olarak yutturmaya, “kader” olarak göstermeye çalışmaktan artık vazgeçmenizi, olası depremlere karşı bir an önce önlem almanızı bekliyor.
Son söz olarak buradan depremzedeler başta olmak üzere tüm halkımıza sesleniyoruz.
Depremlerin, sellerin, doğa olaylarının binlercemizi yaşamdan koparan birer felakete dönüştürüldüğü,
Bizim payımıza her seferinde acıların, yıkımların düştüğü,
Ekmeğimizin her geçen gün küçüldüğü,
Haklarımızın, özgürlüklerimizin ortadan kaldırıldığı bu bozuk düzen bizim düzenimiz değildir.
Bu bozuk düzende sağlam çark olmaz. İnsana, emeğe, doğaya düşman bu bozuk düzene, köhne sisteme karşı emek ve demokrasi mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.
Depremzede kardeşlerimizle 6 Şubat depreminin ilk gününden itibaren başlattığımız dayanışmamızı büyütmeye, acılarımızı paylaşmaya, yaralarımızı hep birlikte sarmaya devam edeceğiz” ifadeleriyle tamamladı.