Anne’den başkası “evlat acısı” nedir bilmez. Evlat, kör-dilsiz de olsa, sakat-kütürüm de olsa, anne gözünde her daim yiğit bir delikanlıdır.

Ne zaman ki tırnağı dahi kanasa evladın, işte o gün anne için kıyamet, mahşerdir…

Oysa ki şu an benim coğrafyamda evlat kanı sudan ucuz hale geldi. Hayatının baharında, selvi boylu delikanlılar cahilin silahından çıkan bir kurşunla yere devriliyor. Telli duvak giymeden genç kızlarımız öldürülüyor ya da intihar ediyor. Anaların feryadı arş-ı âlâya yükseliyor. Bacılar kül serpiyor başlarına. Feryat figanlar sağır ederken kulakları, bir sokak ötede binlerce kişiden oluşan halaylar dönüyor. Efendiler, beyler birbirleriyle takı yarışına giriyor.

Velhasıl, gidişat hiç de iyi değil benim kentimde… Kime sorsan, “Abi vallahi Van’ın tadı kalmadı. Teksas gibi olmuş. 14 yaşındaki çocuğun dahi belinde silah var,” diye dert yanıyorlar. Gençler arasında uyuşturucu bağımlılığının arttığını, fuhuş, sanal kumar ve intihar vakalarında artış olduğunu belirtiyorlar. Özellikle de tefecilik olayının adeta bir meslek haline getirildiği ve onlarca ailenin tefeci kıskacına düşerek perişan olduğu söyleniyor.

Anlayacağınız, durum vahim…

Ee peki, ne olacak!!!

Yıllar boyu büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmış, aşiretler beşiği bu kadim kentin böyle anılması yakışır mı?

Ey ağalar, beyler! Sosyal hayata dokunma anlamında STK’lardan bir icraat olmadı… Şimdi sorumluluk sırası sizde. O coğrafyada onlarca aşirete (Ertoşi, Burkan, Celali, Botan, Merzikan, Pinyanişi, Diri, Dostki, Herki vs. vs.) yüz binlerce insana ağalık, kanaat önderliği, ru sipîlik yapan değerli şahsiyetlersiniz… Altınızda lüks araçlarınız, sosyal medyada binlerce şaşalı paylaşımınız var. Az çok devlet nezdinde de itibarınız var. On binlerce kişinin katıldığı düğünlerde halaybaşındasınız… Her gittiğiniz düğünde çuvallar dolusu, deste deste paralar toplanır. Kilolarca altın takılır. Adeta başlı başına bir cumhuriyet gibisiniz. Her yerde sözünüz geçiyor.

Gelin, hep birlikte bir araya gelin ve kentin selameti için — daha çok ocak sönmeden — bir çözüm üretin. Yazıktır bu kente. Yazıktır bu coğrafyaya.

En başta bireysel silahlanmayı durdurun. Ocak yakan tefecilik olayını bitirin. Uyuşturucu ve fuhuş belasının bitmesi için radikal kararlar alın. Düğünlerdeki abartılı takı yarışını sonlandırın…

Vallahi de billahi de, istemeniz halinde bu belalardan kurtulur; kenti ve coğrafyayı yaşanır hale getirirsiniz… Biliyoruz ki bunların üstesinden gelebilecek güce sahipsiniz. Sözünüzün sınır ötesinde dahi kabul gördüğünü biliyoruz.

Gençlerimize yazıktır. Daha fazla gencimiz ölmeden, Analar ağlamadan, Yuvalar dağılmadan, İntiharlar artmadan, bir araya gelin ve bir çözüm bulun.

Aksi halde yemin ederim, o coğrafya, o kent virane olur. Bilesiniz ki ateş sadece düştüğü yeri yakmakla kalmaz; size de, bize de, yani hepimize sıçrar.

Kalın sağlıcakla.