Toplumsal barışın yeniden inşaası yolunda yeni bir sürecin görüşme trafiği devam ederken, kayyum politikaları da hızla devam ediyor.

Sağ gösterip sol vurma taktiği büyük şaşkınlıklar yaratırken, kayyum atamalarına yönelik reaksiyonlar sokağın tansiyonunu da iyiden iyiye yükseltiyor.

Son olarak kentimizde yaşanan kayyum darbesi ve ardında başlayan protestolar adeta kenti harabeye çevirmiş durumda.

Her tarafta ateşler yükseliyor.

Çocuklarımızın nefes aldığı parklar yakılıyor.

Sokak lambaları yerlere devrilmiş.

Esnaf kepenk kapatmış.

Yerli yabancı turistler otel odalarında mahsur kalmış.

Polisten sonra özel hareket de sokağa indi.

Tansiyon düşürülmez ise asker dahi kent merkezine inebilir.

Tüm bunlar olup biterken sözümona kentin STK’ları (VATSO, BARO, ESOB, VATBO vs. vs. vs) süt dökmüş kedi misali sükût ediyor.

Makam koltuklarına gömülmüş, karşı karşıya kalan güvenlik güçleri ve protestocu halkın arbedesini film izler gibi izliyorlar.

Ya Allah aşkına bu tutum duyarsızlıktan öte pişkinlik değil de ne!

Bu nasıl yöneticilik!

Bu nasıl vicdan!

Bu nasıl memleket sevdası!

Yıllardır fakr-u zaruret içinde cebelleşen bu kente kim sahip çıkacak.

Nerde bu siyasetçiler!

Nerde vekiller!

Kanat önderleri nerde!

Kimse kalkıp üç beş laf etmeyecek mi?

Bugün değil de ne zaman!

Emin olun ki sessiz kalmakla bu vebalden kurtulamayız.

Bu ateş gün gelir herkesi yakar.

Ayıptır ya...

Günahtır. ..

Bu halk sizleri, koltukta oturup ahkam kesmek için değil  böylesi sıkıntılara çare bulmak için seçti.