Van’ın, ülkenin, siyasetin, gündemi çok yoğun.

Olumlu anlamda değil maalesef, ortalık yangın yeri. Çilemiz bitmedi gitti.

*****

İktidar aylardır Türkiye genelinde CHP’li ve DEM’li Belediyelere kayyumlar atıyor. Cumartesi günü Van Büyükşehir Belediyesi’ne atanan kayyum 12’inci oldu. 3’ü CHP’li, 9’u DEM’li.

Sadece Belediye Başkanları görevden alınmıyor. Parti Genel Başkanları, Gazeteciler, Sanatçılar, iktidarı eleştiren vatandaşlar, yaka paça gözaltına alınıp tutuklanıyor.

Türkiye artık eski Türkiye değil !

*****

Tüm bu olan bitenin tek sebebi var. İktidarın son seçimlerde 2’inci parti durumuna düşmüş olması, yani Gazeteci-Yazar Mustafa Balbay’ın yazdığı gibi, muhalefet partilerinin belediyelerin büyük bölümünü kazanma suçu işlemiş olması.  

Artık Belediye Başkanı seçilmek, yüzbinlerce-milyonlarca vatandaştan oy almak, yani seçimi kazanmak, o koltukta oturabileceğiniz anlamına gelmiyor !

Tutuklanan gazetecilerin ve vatandaşların hatası ise, ülkede halen, Anayasa’nın 26. Maddesinin yürürlükte olduğunu sanarak, iktidarı beğenmeme, eleştirme, veyahut “işine gelmeyecek haberler yapma” gibi suçlara bulaşmış olmaları ! (Anayasa 26. MADDE: Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar)

“Onu övmüyor, aksine eleştiriyorsanız her an başınıza geleceklere hazır olmak zorundasınız…” Kelle koltukta, kefeninizi yanınızda taşıyacaksınız… O kadar.

*****

Her sabah yeni bir umutsuzluğa, yeni bir kaosa uyanır olduk. Ne kötü.

Açıkçası, şahit olduklarımız akıl alır gibi değil.  Yazık bu güzel vatana. Bu güzel insanlara…

*****

Gelelim işin bir diğer boyutuna…

Eskiden halk Belediye Başkanlığı seçimlerinde bir adayı veya partisini seçer, seçilen belirli bir süre için Van’ı yönetir, hizmet etmeye çalışır veya çalışmazdı.

Eğer iyi çalışmışsa bir sonraki seçimde halk onu tekrar seçer, çalışmamışsa tokadı indirir sandığa gömerdi. Örnekleri çoktur.

Son 8-9 yıldır bu böyle olmuyor. Her seçimi HDP-DEM adayları kazanıyor. Kısa süre sonra görevden alınıp yerine kayyum atanıyor. Kayyum bir sonraki seçime kadar devam ediyor.

Seçimde HDP-DEM adayları yeniden kazanıyor. Tekrar kayyum atanıyor.

Van ve bölge il ve ilçelerinde yaklaşık 9 yıldır böyle yaşıyoruz.

Vatandaş seçilenin gerçekten hizmet edip etmeyeceğini anlayamadan, kayyumun da hizmet edip etmediği ile ilgilenmeden, her seçimde mağduriyete oy veriyor.

Yazık ki, yıllardır buralardan çıkamadık. Olan Van’a ve aynı durumdaki diğer kentlerimize, ilçelerimize oldu.

Zaman, imkan ve mali kaybımız tolere edilebilecek sınırları, fersah fersah aşmış durumda…

Memleket heba oldu gitti.

*****

Kronikleşmiş yüzlerce sorunu bulunan ve giderek kocaman bir varoşa dönen Van’ın, bu ortamda, halkın refah içinde yaşayabileceği başarılı ve modern bir kent olma şansı var mıdır ?

Hayır, yoktur…

Adaletin, hukuk üstünlüğünün olmadığı hiçbir yerde olamayacağı gibi, Van’da da üretim, sanayileşme, kültür, sanat bu şekilde asla gelişmeyecektir, Van modern bir kent olamayacaktır.

Van’da kaç aile huzur ve refah içinde, mutlu mesut yaşıyor ? Geleceğe güvenle bakabiliyor, Hiç düşündünüz mü ?

*****

Bu aklın bizi götürdüğü yer, iyi bir yer değildir. Hızla akıp giden zaman, kent hayatında yoksulluk döngüsünü, düşük üretkenlik ve sağlıksız yaşam koşullarını da aynı hızla arttırmaktadır.

Müsebbip AKP, güç zehirlenmesi hastalığına yakalanmıştır. Artık gerçek anlamda mental ve metal yorgunudur.

Bu kadar uzun süre iş başında kalmasının hem kendi sağlığı, hem de halk sağlığı açısından sakıncalı olduğunu ortadadır.

Halkın, bu partiyi kendisine çekidüzen vermesi, tedavi altına girmesi ve rehabilite olması için acilen zorunlu izne sevk etmesi şarttır…

Seçimle... Erken seçimle…

*****

Geçenlerde, her nerden aklıma geldiyse (!) Dini hassasiyeti yüksek, “yaradılanı yaradandan ötürü seven” muhafazakar İktidar partimizin en çok ehemmiyet verdiği ve büyük paralar aktardığı kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığımızın, resmi internet sitesinde,  “Zulüm” nasıl tarif ediliyor diye bir bakasım geldi. (son olan bitenle alakası yok, öyle biranda aklıma geldi. Durduk yere…!)

Şaşırdım !  Sitede tam olarak şöyle yazıyormuş.  Zulüm; “Hak yemek, eziyet, işkence ve baskı kullanmak, adaletsizlik yapmak, haddi aşmak söz ve fiilde aşırı gitmek”, aynı zamanda;

“Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, kıyım, acımasızlık, haksızlık, eziyet ve cefadır.”

Açıkçası söylenecek milyon şey var. Ancak fayda eder mi ?

Hayır, hiç sanmıyorum.

Bilakis fayda etmemekle birlikte, bu kadar yorum yeni Türkiye’de başımıza iş açmaya yeter de artar.

“Zulm ile abad olanın, sonu berbad olur” deyip kapatayım.

Kalın sağlıcakla….