Van’dan Rojin Kabaiş ve Diyarbakır’dan Narin Güran davasında verilen kararlar, her zaman vurgulanan toplum vicdanını bir kez daha derinden yaraladı.

Hukukun üstünlüğü sağlanmadı, toplumun doğru bilgi alma hakkı gasp edildi, adli tıp taraflı bir şekilde davrandı, etkin araştırma yapılmadı derken saçma sapan bir mekanizmanın olduğuna ve bu mekanizmanın fail veya failler lehine işlem gördüğüne hep beraber tanık olduk. Çocukların ve gençlerin ne kadar savunmasız kaldıklarını, üniversitelerden tutun toplu taşıma araçlarına kadar ne toplum ne de aile içinde güvende olmadıklarını hepimiz anladık. Tüm aileler endişe içerisinde, tüm toplum kaygılı. Kayıp çocuklar, haber alınamayan gençler ve bulunduklarında aydınlatılamayan ölümleri. Tutuklanan faillerin serbest bırakılması da son darbe oluyor hepimize. Olan yitip giden gencecik, minicik bedenlere oluyor. Onlardan bize onlar yaşarken çekilen fotoğraflardan bize bakan gülüşlerindeki sıcaklık ve gözlerindeki ışıltı kalıyor.

Kimse İkna Olmadı, Rojin’in Babası Nasıl İkna Olsun!

Bir baba ikna olamıyor. Olamıyor çünkü dosyaya gizlilik kararı koyan bir yargı sistemi ile adaleti şeffaf bir şekilde sunmuyor. Ülkenin en temel ilkelerinden biri olan hukukun üstün olmadığına tanık oluyor. Korunanın fail veya failler olabileceğine dair fikri güçlenmiş oluyor. Etkin arama yapılmadığını gördü. Hukukun en yüksek kademesindeki ağızdan Rojin’in başörtüsünün bulunduğuna dair paylaşımı bizlerle aynı zamanda gördü. Her gelişmeden ilk önce yakınlarına haber vererek istişare etmesi gereken mekanizma basın yoluyla hatta daha net söyleyeyim yandaş basın yoluyla kamuoyuna yanıltıcı bilgi verdi. Hukukun üstün olmadığına tanıklık eden bir baba, korunan fail ya da faillerin varlığını düşünmekte haklı.

Peki Ya Narin’in Ailesi!

Rojin’in arkasından onun için gözyaşı döken, onun için mücadele eden bir ailesi var. Peki Narin’e destek olan bir ailesi var mı?  Hayır. Tam aksine onu vahşice öldüren ve bu toplumca saf kötülüğün simgesi olmuş ancak siyasilerce kollanan bir aile var. Etkin soruşturma, araştırma yok! Mahkemede sorulan sorular ve cevaplar sonuca ulaştırmayan bir süreç haline gelmiş. Olan biteni davayı takip eden barolardan, kadın hakları örgütlerinden ve gazetecilerden sadece sosyal medya üzerinden ulaşabildik.  Narin’in tüm haber ayrıntıları toplumdaki her yaş grubuna ulaşacak şekilde paylaşıldı.  Karman çorman mağdurun korunduğu bir yerden değil de fail veya faillerin korunduğu bir yerden takip ettik.

Narin’e kim veya kimler kıydı? Rojin nasıl yaşamını yitirdi? Ölüm kelimesini insan kullanamıyor bu canlar için. Ne yüreğim ne de aklım yazamıyor bu kelimeyi onlarla bir arada.

E Şimdi bir kime güvenelim? Yaşarken ve öldükten sonra bizi korumayacak bir sisteme nasıl güvenelim? Bizi koruyan yasal haklarımızdan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Engellenmesi yasası işletilmiyor, İstanbul Sözleşmesi de yürürlükte değil. Kutsal aile de bizi korumuyor, toplumda da genel ahlak ve her daim kadın ve çocuğun suçlandığı bir yargı sistemi üzerinden zaten bizi korumuyor. Ne varsa yine kadın hareketinde, feminist harekette var. Meselelere doğru yerden bakan ve söz söyleyen/eyleyen bir yerden ayrım yapmadan mücadele eden bağımsız bir hareket olarak tek umudumuz olarak duruyor. Yeni yılda bu harekete hep beraber daha çok sarılalım. Kadın hareketine sarılmak Narin’e, Rojin’e, Ceylan’a, Leyla’ya ve daha nicelerine sarılmak demektir.