Eğer ki (malûm cennah) okursa şüphesiz, "cidden naif döneme göre renk değiştiriyorsun" diye yorum yapacaklarını his ediyorum.

Çünkü, yaşadığım tecrübeler bunun delilidir.

Ben ne zaman ki vicdani ve tarafsız yazdım ise birileri kulp buldu.

Birileri 'terörist!' Diye yaftaladı, diğeri 'ihanetçi’

Ama ben çizgimden zerre kadar şaşmadım.

Vicdanımın sesine kulak vererek yazdım.

Bu yazımda da yine böylesi kafa karıştıran bir çelişkiye dikkat çekecem.

Her okur, istediği yorumu yapma hakkına sahiptir.

EĞİLİP TOPRAĞI ÖPMEK İSTEMİŞ

Bugün bir vatandaşla karşılaştım.

Tanıdık biri

Hatta KHK kararnamesi ile işten atılmış biri yani iktidarın gözünde 'terörist eğilimli biri!'

Kendisi birkaç gün öncesinde Iran'a gitmiş..

Depremin vurduğu Iran kürt köylerinde akrabaları varmış, geçmiş olsun’a gitmiş.

O anlatıyor.

"Naif abi.... Iran dönüşünde, sınır kapısında, eğilip Türkiye topraklarını öpmek istedim" dedi.

Şaşırdım.

KHK'lı bir mağdur ve bir sürü bedel ödemiş.

Turkiye'den nefret edeceğine, neden Türkiye toprağını öpsün!!!

Şaşkınlık içinde soruyorum, "ne oldu ??. Iyi misin?"...

Ikinci sorum, "Türkiye toprağını öpme hissi nasıl oluştu?"

Cevapliyor.

"10 gün kaldım Iran'da... depremin olduğu köylere gideceğim araç yok, okullar tatil, camiye gidişler yasak, düğunler iptal, toplu etkinlikler yasak, cenaze törenleri yasak"

Tüm bunlar gayet normal değil mi ? Orada ciddi bir salgin var diye soruyorum...

Cevapliyor  "âdil olsa normal fakat bir kürt köylüsü için durum böyle değil. Kürtler hastahaneye gitmeye korkuyor "

Sebep ?

"Hastaneye giden Iran vatandaşı şahısın üç kuşak öncesi seceresi Eğer ki kürt ise iğneyi vurup öldürülme korkusu var "

Sormaya devam ediyorum.

Ciddi misin?

"Evet.. kesinlikle böyle "

Peki, gıda iaşe ihtiyaçlarını nasıl karşılıyorlar?

"Kürterden kimse evinden dışarı çıkmıyordu. Bir genç arabayı alıp gidiyordu markete, ihtiyaçlarını alıp eve hemen geri dönüyordu ""

DEVLETİN BEKCİSİ DAHİ DEPREMİN OLDUGU BÖLGEYE GELMEDİ

Türkiye'de KHK'lı fakat Iran'dan dönerken Türkiye topraklarını öpmek isteyen şahıs ile olan soru işaretleri ile dolu sohbet devam ediyor.

Laf yaşanan depremlere geliyor.

Soruyorum "Deprem konusundaki izlenimlerin nasıl?

Cevapliyor.

"Devletin bekçisi dahi, depremin vurduğu kürt köylerine gitmedi"

Şaşkınlığım artıyor.

"Kardeşim... Depremin vurduğu bizim baskale köylerine, daha depremin ilk gününde bakanlar geldi. hem de defalarca vali orada, kaymakam orada, AFAD, UMKE, KIZILAY orada... çadırları kurdu, asker 7/24 çalışıyor. Biz kendimiz buna şahit olduk. Bu siyaset malzemesi yapılamaz. Bu vicdanı ve insanı bir yaklasim" diyoruz.

Cevaplıyor;

"Vallahi de billahi de, Iran devletinin bekçisi dahi depremin vurduğu Kürt köylerine gitmedi " diyor ve "Eğer inanmıyorsan al kendin konuş " deyip, Iran'daki akrabası olan Kürt köylüsünü telefonla arayıp telefonu bana veriyor.

Telefonun diğer ucundaki Iranlı kürt köylüsünün beyanlarini zerre kadar yorum eklemeden sizlere aktarıyorum.

O kürtçe anlattı ben Turkce'ye çevirip size aktarıyorum.

"Kotu deresi sakinleriyiz. Yani Iranlıların 'Khoy 'dediği gölge.

DEPREM, bu bölgedeki 20 köyü vurdu.

10 köy kısmen 10 köy ise %90 hasar gördü.

Evler, ahırlar yıkıldı.

Insanlar yaralandı.

Koyunlar, hayvanlar telef oldu.

Ağır hasar gören köyler şöyle.

Gotil, mexin, ravya, miromer, hebese, girnevit, hespşer, hebeş 2 tehtuva, ciwara,

Yerde 1 metre kar var.

5-6 bin nüfus var Bu köylerde.

Sağlık ekibi gelmedi, afad ekipleri gelmedi.

Yardım, Mahabad, Şapur ve Rizaiye şehirlerinde oturan kürtlerin yaptığı yardımlar dışında birşey yok.

60 yaralı var.

Çocuklar hastalar, kadınlar ve yaşlılar, civar bölgelerde oturan köylülerin getirdiği yardımlarla hayata tutunuyor. devletin bekcisi dahi deprem bölgesine gelmedi "

Ve sözlerini şu cümlelerle noktalıyor

"Eğer ki başarabilirsek, yaşanan acılara dair birkaç fotoğraf çekip size ulastiracagiz"

Lakin Iran'da fotoğraf paylaşmak suç olduğu için bunu yapabilmeleri imkan dahilinde değil.

TOPRAGI ÖPMEKTE HAKLI

Anlatılanları ve duyduklarımı olduğu gibi size aktardım.

Ne abarttım ne de eksilttim.

Dedim ya 'VICDANI' bir yaklaşım diye.

Bir de Türkiye'de ki depremin Kürt köylerine bakalım.

Kendim şahit olmazsam yazmazdım.

(Siyasi hesapları bir yana bırakarak)

Depremin daha ilk gününde, iktidarın bakanları, Elbés, Kaşkol ve Kératü köyündeydi.

AFAD ordaydı.

UMKE ordaydi.

KIZILAY ordaydı.

Itfaiye ordaydı.

Sivil kuruluşlar ordaydı.

TIR’lar dolusu yardım geldi.

Çadır geldi.

Soba geldi.

Giyim malzemesi geldi.

(Suistimal yapan oldu, çalan oldu, kayıran oldu )

Lakin devlet ordaydı.

Asker, 7/24 görev yaptı.

Yanı kısacası, SEZAR'ın hakkını SEZAR'a vermek lazım.

"Kayırmalar, siyasi showlar " olmadı mi ?

Elbette ki oldu.

Ama devlet, Iran gibi Vatandaşını yalnız bırakmadı.

Kısacası, o KHK mağduru vatandaşın Türkiye toprağını neden öpmek istediğini şimdi daha iyi anlıyorum .

Yorum serbest!!!

(Küfür ve hakaret hariç!)...