36 yıllık meslek hayatım süresince çok sayıda açılışa tanıklık ettim.

Bu açılışlarda, o kadar çok kurdele kesildi ki, kesilen kurdeleleri bir birine bağlasan, Van’dan taaa Edirne’ye uzar.

Ama Van’ın Gürpınar (Payizava) ilçesinde kesilen dünkü kurdele, benzerlerine hiç mi hiç benzemiyordu.

O kurdeleyi, benzerlerinden farklı kılan bir şey vardı.

O kurdele kesilirken, gözler nemleniyordu.

Başlar öne eğiliyordu.

80 milyonluk ülkeye ibret olan bir utanç yeniden hatırlanıyordu.

Çünkü o kurdele, ’Muharrem Taş’ adı verilen bir sağlık ocağının açılışı için kesiliyordu.

Hani şu, 2014 Şubat ayında, cesedi babasının sırtında çuval içinde taşınan Muharrem Var ya…

Hani o 3 yaşındaki Muharrem…

Hani o, bir kaşık şurup bulunması halinde şu ana aramızda olabilme ihtimali olan Muharrem.

Evet.. evet…

İşte o ‘Muharrem’

Payizavalı Ana, makası kurdeleye uzattığından, Muharrem’in gülümsediğini sandım.

Sandım ki o çuvalı yırtmış, kar dağlarında yuvarlanarak Payizavalı çocuklara doğru geliyordu.

Sandım ki uyanmıştı o buz tutan uykudan.

Oysa, sandıklarım koskocaman bir Serap’tan öte bir şey değilmiş.

Uyandım o düşten..

Meslektaşlarımla, Başkan Bekir’le, Zeki, Nurhayat başkanlar ve diğerleri ile göz göze geldim.

Tüm gözler nemliydi.

Kafalar önde, omuzlar düşmüştü.

Orada bulunan yüzlerce insanın yüreğinde, 2 yıl önce yaşanan büyük utancın ağır yükü duruyordu.

Eş başkan Yıldız Çetin’e “ne onurlu, ne büyük bir iş başardınız” deyip, minnet duygularımı dile getirdim.

“Bu yaptığınız Muharrem’in adını yaşatmaktan öte, büyük bir ayıbı örtmedir” dedim.

Yıldız Başkan döndü bana “Hocam… Yıllar yılıdır, doktorsuzluktan, ağır kış koşullarından, yoksulluktan dolayı, payizavalı kadınlar doğum yaparken öldüler, çocuklar bir şurup bulamadıkları için öldüler. O çocukların cesetleri torbalar içinde taşındı. Bu büyük bir utançtı. Bu utanç hepimizin utancıydı.”

Dedi ve sözlerine devamla “yaptığımız hizmet çok şatafatlı bir hizmet olmazsa dahi, bir Muharrem’i kurtarabilme, bir anneyi yeniden hayata döndürme adına bunu yaptık. üç-beş sağlık personelimiz olacak. Halkımıza küçük ölçekli sağlık hizmetleri sunacağız ve Payizava halkını sağlık konusunda bilgilendireceğiz” dedi.

Bundan öte fazla söze gerek var mı?

İki yıldır, devletin hatırlamadığı, görmediği, böylesi bir vefayı icra etmek, küçük bir belediyeye düşmüştü.

Arkadaşları, mevkidaşları, yoldaşları, siyasi operasyonlarla görevden alınan, tutuklanan belediye başkanları, Muharrem Taş’ı hatırlamıştı.

Bundan öte ne olabilir ki?

Rant yok, yolsuzluk, hırsızlık, menfaat beklemek yok.

Sadece ve sadece insanlık adına bir proje ve yine insani değerlerle taçlandırılan bir vefa borcu…

Cesedi çuval içinde babasının sırtında taşınan Muharrem Taş adına yaptırılan sağlık ocağı açılışı sonrası, Payizava (Gürpınar) halkı için, hizmete sokulan ‘halk ekmek fırını’,’şehir parkı’,’ kilim atölyesi’ açılışlarını da yaptıktan sonra Payizava’dan ayrıldım.

Kurubaş tepesini tırmanırken, gerisin geriye dönüp bakarken;

“Teşekkürler Payizava halkı”.

“Teşekkürler Payizava belediyesi.

“Teşekkürler Payizava belediyesinin eş başkanları.”

Muharrem’i unutmadığınız için…

Çocuklara yaşam şansı verdiğiniz için.

Payizava halkına bu hizmetleri sunduğunuz için.

Binlerce kez teşekkürler…