“Nerde o eski bayramlar?” diyen kuşağın “Nerde o eski seçimler?” dediğini duyar gibiyim. Çünkü dünya değişti, teknoloji ilerledi. Sokaklardan gürül gürül akan coşku, sosyal medyaya taşındı.

Yazınsal ve görsel basında sözünü kurabilenin, ikna gücünü gösterebilenin bir tık öne geçtiği bir çağdayız. Tabii bunun güzel tarafı, bilginin dolaşımının artık önlenemez oluşu. Bu yüzden denir ya, insan unutur ama arşiv unutmaz. Bunun dezavantajlı hale getirdiği taraf, bana göre iktidar partisi. Özellikle söz konusu Van oldu mu, arşivden beyne bir yol gidiyor.

            Van, bölgenin büyük bir kenti. Nüfusu bir milyonu aşalı epey oldu. Çevre illerin de ticaret ve sosyal hizmetler alanındaki çekim merkezi. Bayadır da büyükşehir statüsünde. Üstüne üstlük bir sınır kenti. Ve Van Denizi, masmavi varlığıyla muazzam bir zenginlik. Urartular da yedi bin yıl önce gelip burada taş üstüne taş koyup yerleşmişler. Demem odur ki gençliğiyle, jeo-stratejik konumuyla, ticari potansiyeliyle yaşanılır bir kent. Tabii Van’da un da var, yağ da var, şeker de var; ama hâlâ helva yok. Dolayısıyla 31 Mart, biraz da 22 yılda yapılamayan helvanın sorgulanacağı gün olacak.

Çırpınan Bir Van Gerçekliği

            Yerel seçimler, doğrudan kentle ilgili olmasından ötürü çok önemli. Çünkü bunda “Nasıl bir kent? sorusunun cevabı gizli. Bir kenti, ancak o kentin içinde yaşayanlar anlar. Yaşadıkları yerde nelerin yapılması gerektiğini onlar bilebilir. Bu açıdan yerel yönetim, ülkenin Anayasal açıdan en önemli idari birimi. Van’da uzun zamandır bir yerel yönetim eksikliği var. Son 8 yıldır adeta çırpınan bir Van gerçekliği var. Depremden sonraki süreç, stadyum ihtiyacı, çevre yolu eksikliği ve buna bağlı mağduriyetler, imar ve trafik sorunu, yoksulluk ve işsizlik, madde bağımlılığı ve göç vb. çokça şeyi sıralamak mümkün.

            Bunların ötesinde, mevcut kayyım uygulaması Van’da ciddi bir “şehir hakkı” ihlali yarattı.

Daha önce de yazıp sormuştum, “Nedir şehir hakkı?” Şehrin bir ortak emeğin eseri olması mı? Halk iradesinin temsil edilmesi mi? Düşünce hayatının varlığı mı? Sosyal ve kamusal hizmetlere erişim mi? Tüm farklılıkların bir arada yaşaması mı? Hepsi mi? Evet, hatta daha fazlası. Özellikle kent kuramcılardan David Harvey’in deyişiyle; şehir sakinlerinin, yaşadıkları şehri gönüllerince şekillendirebilecekleri imkanlara sahip olmaları. Sanırım Van için de kritik mesele bu olsa gerek.

AKP’nin Bagajı, DEM’in Heybesi

            Van’da 31 Mart seçimlerinin iki aktörü var; DEM Parti ve AKP. Elbette diğer siyasi partilerin de adayları ve iddiaları var. Ama matematik ve sosyoloji ortada. AKP açısından Van, çok ama çok zorlu bir kent. Bu sebeple popüler adayların gösterilmesine özen gösteriliyor. Topluma verilen sözlerde, kente ilişkin vaatlerde rasyonel aklın ötesine geçmekten imtina edilmiyor. Ki Van ve ilçelerde yoğun bir çalışma trafiği söz konusu. Ama sorun, 22 yıllık iktidarın sorunlu Van bagajı. Bunca iktidar imkanlarına rağmen kronik sorunların çözülmemesi her adımda siyasi iktidarın önüne çıkıyor, çıkacak. Van’ın kayyımlara teslim edilmesi, yurttaşın yerel yönetimden uzak tutulması, kentin ekonomik açıdan gerilemesi, Kürt sorununda gelinen nokta ile başa çıkmak, bunların yurttaşa anlatılması kolay değil.

            Buna karşın DEM Parti’de ciddi bir motivasyon söz konusu. Bunu her kentte görmek mümkün. Bunun bir nedeni, önceki seçimlerden çıkarılan dersler. Diğeri ise doğrudan demokrasi için yerele daha fazla kulak verilmesi. Van’da da binlerce kişinin katılımıyla Büyükşehir Belediye eş Başkan adayları belirlendi. Bugün Eş Başkan Adayları Neslihan Şedal ile Abdullah Zeydan üzerinde adeta bir konsensüs söz konusu. Çünkü DEM Parti’nin bagajı daha hafif olduğu kadar, heybesinde politik söylemin yanında bir projeler seti de var. Dolayısıyla Van halkı, doğrudan seçecekleri adaylara saygı duyulmasını bekliyor; seçtikleri kişilerin kesintisiz bir şekilde Van’ı nasıl yöneteceklerini ısrarla görmek istiyor.

            Buna yönelik iradesini son 3 yerel seçimde yüzde 53 ile gösterdi. Halihazırda Van BB için benzer tablo öngörülebilir. Ama burada esas mesele, Van’ın 13 ilçesinde nasıl bir sonucun ortaya çıkacağı. AKP’nin hedefi en azından bir kısmını kazanabilmek. DEM Parti ise “14’te 14” hedefiyle seçmenin karşısında. AKP’nin ağır bagajdan kurtulması zor, DEM Parti hafif bagajın avantajında. Sonuç itibariyle Van’da yeniden bir başlangıç arzusu var. Her kentte olduğu gibi mevcut duruma karşı bir değişim isteği var. Haliyle son 8 yıldaki mevcut durum, değişimin adresi olarak DEM Parti’yi işaret ediyor. Bunun sandığa nasıl yansıyacağını hep birlikte 31 Mart’ta göreceğiz.