Vanekspres Yazarı Mehmet Sait İmret'in Yeni Yazısı... Yalnızlık çok kalabalık 11 ...

Büyük bir şehrin eski ve gecekondu dolu bir mahallesine taşındık Yafes. Buraya taşınan herkes önce bir oda yapmış, üç beş kuruş kazandıkça oda eklemiş, evini tamamlamaya çalışmış. Evimiz şimdilik tek odalı. Bizden önce gelip buraya bir oda yapan ailenin durumu daha iyi olunca başka bir eve taşınmış. Burası boş kalınca biz taşındık. Buranın geldiğim yere benzeyen yerleri çok ama orası olmayı beceremiyor bir türlü. Bu şehrin başka dili ve alışkanlıkları var. İş lazım yaşamak için. Annem merdiven altı bir tekstil atölyesinde hemen iş buldu. Çok mutlu olduk. Sabahın köründe oraya gider, akşam karanlık basınca eve döner.  Ortanca kardeşim iki sokak aşağıda oto lastikçide haftalık üç kuruşa çalışıyor, yüzü gözü toz içinde eve dönüyor her akşam.   Abime köşe başındaki kahvede iş verdiler. Sabah yedi dükkânı açar, gece bir ikide üstü başı sigara dumanı kokarak eve döner. Ben ise en küçük kardeşime bakıcılık yapıyorum. Yakında okula yazdırırız dedi muhtar. Muhtar da bizim oradan.  Çok mutlu olduk. En azından birimiz okuyacaktı. Gerçi benim de liseyi bitirmeme iki yıl var. Geçen akşam belki Açık öğretimden liseyi bitiririm diye konuştuk. Hayırlısı dedik hep beraber. Sesimi duyuyor musun Yafes?

Neredesin diye bir iç çekiyorum her gece Hara. Yokluğuna alıştım, varlığını bilmek zor ama. Bir insanın yokluğuna alışıp varlığının farkında olmak nasıl bir duygu bilir misin Hara? Gözümün gördüğünü kalbim görmüyor, kalbimin gördüğünü gözüm görmüyor. Bir ses geçsin de içinden, beni dünyadan alsın istiyorum o gecelerde. Bir hayalin vardı ya Hara, kiraz ağacının dibinde bir salıncakta sallana sallana gökyüzüne bakmak. Öyle bir ağaç istiyorum hayatımda. Gölgesi ömrüme gülümseme katan bir kiraz ağacı. Bana anlattın hayalini, iyi de ettin sanırım. Bazen yaşanması mümkün olmayan şeyler insanın hayalinde pekâlâ yaşanıyor, bunu da öğrendim. Ben bazı gecelerde kendimi o ağacın dibinde buluyorum, sana bakıyorum. O hayalini bildiğim günden beridir, kiraz ağacı duruyor buramda. Hep yeşil. Bir insan kiraz ağacına inanır mı Hara? İnandım.

Kalp ile göz arasında hep fark olacaktır dedin bana. Gözlerim hep kalbimde kalsa da, önüme bakmaktan başka çarem yoktu. Hayatın akışı ile istediğim şeyler sürekli çarpışıyordu. Mümkün değildi gibi bunca insan arasında kendine bakmak, kendine dokunmak, kendin olmak. Ben de tüm doğrularımı aldım, önüme koydum, doğrularımın gözlerine baktım. Gözlerimi yorulduğu yerde istemezsem de gözlerimi kapatmaya çalıştım. Uyudun dediler, hayır daldım dedim sadece. Sadece daldım. Bu sefer de istiyormuş gibi daldığım yerlerde hep huzursuz uyandım. Uykumun başını okşadım. Kim sana haksızlık etti dedim. Sustum.

Yoldan bahsettim sana Hara. Yol ertelemeye iyi geliyor dedim içimden. Yolda olmak, dinlenmek ile aynı neredeyse dedim. Bu kadar koşmamı yabana atma lütfen. Dünyamın gözü açıldı koşarken, benden kaçan yerlerime artık dinlenin dedim. Dinlenin, çok yoruldunuz dedim.

Herkes yalnızlığın ne kadar muazzam bir şey olduğundan bahsediyor. İnsan yalnız kalınca kendi sesini daha iyi duyarmış güya. Benim yalnızlığım boynuma ip çekip duruyor. Çoğu zaman içinde ayna olmayan tek göz odada, sana bakıyor sanıp kendime konuştum. Hepiniz benimle konuştunuz. Seslerin içimde birbirine karıştığı yerde, bir çığlık atar gibi yeter dedim. Artık sus dedim sessizliğime. Sana baktım, içimde dolanan kalabalığa bir tek sen son verebilirdin Hara. Sen uzaklaştıkça içimdeki sesler arttı.  Sahi, yalnızlık neden bu kadar kalabalık diye sordum sana Hara. Yalnızlık neden bu kadar kalabalık?

Ne güzel geçecekti bu bahar. Bu yazı serinlikle karşılayacaktım. Evin önünde ektiğim bostana sığınıp serinlemeyi umarken, kendimi bilmediği bir şehrin ortasında buldum. İnsanın hayatında bazı şeyler böyle tüm serinliği ile geçiyor, bakıp razı geliyor insan. Razı geldim ve güç getiremedim. Bu benim zayıflığım değildi, uyumsuzluğumdu diyor insan. İnsanın güç getiremediğine, hayat güç getiriyor nasıl olsa. Akıyor hayat. Bazen vazgeçmeye sen değil, hayat karar veriyor. Burası artık serin diyorum, kavga yok. Oldu artık. Ben yapmadım, hayat yaptı diyorum.

SONRA NE Mİ OLDU?

Yalnızlığımı karşıma aldım. Bu kadar şeyi nasıl bela ettin bana dedim. Yalnızlığımdan biraz kurtulup dinlenmek ve uyumak istiyorum Yafes. İnsan uyuyabildiği yerde mutludur, buna inan dedim. Uykumu seni düşlerken aradım. Bunların hepsine inan dedim.

Yüzünde güzel olmasını umduğum o bahar, inanıyorum dedin, sen gülümseyince herkesin sesi kısıldı. Uyudum o bahar boyunca…