Karınca kararınca 'basın camiasına' bir katkım oldu.

Arada bir kopmalar olsada 1979 yılından bu yana, şöyle yada böyle bu camianın, kimi zaman içinde, kimi zaman kıyısında durdum.

Ama o gün bu gündür hiç ama hiç ipleri koparmadım.

Yaklaşık kırk yıl geçti.

Şuan profesyonel gazetecilik yapan meslektaşlarımın çoğu henüz doğmamışlardı bile.

Adına 'GAZETECİLER BAYRAMI' denilen bu günde, şuan ki genç gazetecilere ve bundan sonra bu camianın içinde yer almayı düşünen adaylara, mesleğin zorlukları ve vefasızlığa dair birkaç kelam edeyim dedim.

Arkadaşlar...

İlk haberim yada çalışmam 1979 yılında, ulusal yayın yapan GÖKYÜZÜ dergisinde yayınlandı.

80'li yılların başında 2000'E DOĞRU dergisinde yazılarım cıktı.

2000'E DOGRU dergisi şuan halklar arası düşmanlığı körükleyen Doğu Perincek'in idi.

Ve tirajı da bayağı yüksekti.

80 yıllarda 3-5 aylığına tutuklandım...

89 yılına kadar ara verdim.

90 yılında Ankara'da ÜLKE daha sonra ÖZGÜR GÜNDEM adini alan günlük gazetede devam ettim

Sonrasında 91-93 yılında bu gazetenin Van temsilciliği ile görevi sürdürdüm.

Tekrar tutuklandım.

Tekrar uzaklaştım bu meslekten.

2010 yılında Van'a döndüm.

2-3 yıl boyunca günlük okunma oranı 30-40 bini bulan BASKALENEWS.COM internet haber sitesinde genel yayın yönetmenliği yaptım.

2010 yılında günlük VANHABER gazetesinde çalışmaya başladım.

2013 yılında gazete baksa birine devredilince yine ortada kaldım ve makalelerimi Van'da yayın yapan çeşitli internet haber sitelerine göndermeye başladım.

Ve bu minvalde mesleğimi sürdürüyorum...

 

KAPI KOLU OLMAYIN!!!

Arkadaşlar...

Sureli-suresiz bu 40 yıllık meslek hayatımda,romanlara konu olacak tecrübelerim oldu.

Bunlardan birkaçını siz genç dostlarımla paylaşmak istedim.

Arkadaşlar...

Baştan bunu söyleyeyim ki çok ama çoookkk nankör bir meslek.

Her an saldırı altındasın.

Ağzınla kuş tutsan yaranamazsın.

Sadece ve sadece zulf-i yar'e dokunmadığın sürece 'iyi çocuksun'..

Bakınız...

56 yaşındayım.

40 yılım bu meslekte geçti.

Saclar ağardı, parmaklar titremeye, belde kambur çıkmaya başladı.

Vallahi de billahi de bu meslekte şahsıma fayda sağlayacak, zerre kadar bir getirim olmadı.

Üç günlük sigortam dahi yatırılmadı.

Sağcısı-solcusu,Türkü-Kürtü, HDP'si AKP'si (ayırım yapmadan) tüm yapıların kapısını çaldım. Haberlerini yaptım.

Kendilerinden hatırı sayılır kabul gördüm.

Lakin meslek ahlakıyla hiçbirine biat etmedim.

Menfaat beklemedim.

Kendim ve ailem adına kadro ve ihale talebinde bulunmadım.

Sadece ve sadece mesleğimi tarafsızca icra etmeye çalıştım

Lakin.... ve lakin...

Bundan sonrasını iyi okuyun.

Trollerin ve günübirlikçi çıkar gruplarının saldırısından kurtulamadım....

Kendilerine 'KÜRT!!!,YURTSEVER!!! diyen kimi siyasetçiler (ve bunların arasında sözüm ona gazeteciler de var) bana etmedikleri hakaret ve zulüm kalmadı.

Halkların kardeşliği temelinde yaptığım röportajlar sonra 'zirveye gidip röportaj yapmakla gazeteci ve devrimci olunmaz" demeye başladılar.

Bu hakaretlerini sosyal medyada paylaştılar.

90'lı yıllarda yanımda çalışıp faili meçhulle katledilen gazeteci arkadaşlarımın anmasına gittiğimde o arkadaşımın yaka fotoğrafını dahi vermediler.

Ve bu troller hala kinlerini kusmaya devam ediyor.

Referandum döneminde ' sefo-zilan-dersim katliamlarının mimari CHP ile ittifak yapılmaz, CHP' nin 'HAYIR' ında Kürtlere fayda yok "dediğim için Donemin HDP'li siyasetçileri ve onların çevresinde duran tuzu kurular beni 'M. METINER ve O. MIROGLU ile özdeşleştirip 'ihanetle' sıfatlandırdılar.

Bugün dahi selamlarını kesmiş ve kin ve nefretlerini sürdürüyorlar...

Etmedik hakaret ve küfür bırakmadılar.

"Akp'ye yanaşıp eşini cezaevinden kurtarmaya çalışıyor" dediler.

"Ajanlık yapıyor " dediler.

Dediler de dediler.

Zira, Vallahi de billahi de, ne dedikleri umurumda bile değil.

Yalnız onlar mi???

Elbette ki değil...

AKP sevdalısı olduklarını iddia eden kimi şer grupları da aynısını yaptı.

Burada AKP'li üst düzey siyasetçilerle yaptığım görüşme ve röportajlar sonrası yargıyı harekete geçirttiler.

3-5 yıl önce yaptığım haber ve röportajları, arşivden çıkarıp servis ettiler.

Beni yargıya hedef gösterdiler.

O hedefle beni gözaltına aldırdılar.

Soruşturma başlatıldı hakkımda.

Denetimli serbestlikle bırakıldım.

Haftanın 2 günü polise gidip imza veriyorum.

Başınızı ağrıttım.

Cooook uzadı..

İki cümle daha edip kapatacağım...

Oda seçimlerinde değerlendirmelerde bulundum.

Hangi oda yönetimine "gözün üzerinde kaşın var" dediysem, hangi oda yönetimine " yalnış yapıyorsunuz " dediysem (ki bir zamanlar kendileriyle can-ciğerdik) adamların  feri döndü.

'Hainsin','nankörsün" deyip saldırmaya başladılar.

Gelsinler namuslu olsunlar, üzerimde onlara dair bir gömlek dahi varsa yüzüme tükürsünler...

Sevgili dostlar...

Sevgili meslektaşlarım...

40 yıllık meslek hayatımda böyle kirliliklere tanık oldum.

Hiçbir zaman bayram yaşamadım.

Hala tek tabanca yaşayan, ama kimseye biat etmeyen, el pençe durmayan bir bireyim.

Üc-beş cay satarak çocuklarımı geçindiriyorum.

Tek sermayem 40 yıldır yazdıklarım.

Tek gururum, bugüne kadar taraf tutmadan mesleğimi icraa etmem.

Tek umudum, insanların, ölmediği, öldürmediği bir Türkiye'de yaşayabilme ihtimalim.

Tek duam, akan kanın durması.

Selam ve saygılarımla.