İki -üç gündür her gittiğim yerde konuşuluyor.

AKP Özalp ilçe bşk. yardımcısı  Aydın Ahi neden öldürüldü?

Evet.. "Neden öldürüldü..!"

Bir sivil neden öldürülür..!

Silahsız bir insan...

Bunu kabullenmek mümkün değil.

Nasıl ki, Musa Anter'in, Tahir Elçi'nin öldürülmesini kabullenemediysem, 14 çocuklu 70 yaşındaki  Aydın Ahi'nin de öldürülmesini kabullenmem.

Biliyorum böyle düşündüğüm için adeta linç edercesine tepki gösterenler olacak.

Ama umurumda bile değil.

Sivil, silahsız bir insanın, evinde otururken, çocuklarının gözü önünde, evden çıkarılıp, evin 20-30 metre uzağında öldürülmesi kabullenilemez.

Van baro başkanı Av. Murat Timur diyor;

"Savaş hukukunda dahi bir insanın sağ yakalayabilme ihtimali varken öldürülmesi savaş hukukunda bile suçtur"

Düşünün ki baro başkanı bunu savaş hukuku çerçevesinde söylüyor.

Ya peki bir sivilin öldürülmesi hangi hukuk ve vicdanla ifade edilebilinir ki..!

(Siyasi düşüncesi ne olursa olsun)

Hem de 14 çocuğu olan bir insan.

Empati yapın.

Tahir Elçi'nin çocuğunun yaşadığı acı neyse Aydın  Ahi'nin çocuklarına yaşatılan acı da aynı değil mi?

Evin 20-30 metre ötesinde silah sesleri duyulacak ve evde bi çare kalan çocuklar, babalarının öldürüldüğünü hissedecek...

Düşünün ki o sizin babanız.

Düşünün ki siz o babanın çocuklarısınız.

Böylesi bir empati yapın.

Mehmet Sincar'ın Uğur Mumcu'nun Vurulduktan sonra, eş ve çocuklarının yaşadığı acıları tezahür edin.

 

Tüm siyasi düşüncelerden arınıp sadece bir insan olarak bu acıyı hissedin.

Çok ağır... değil mi?

Evet... Evet. .

Fazlasıyla ağır.

Hiçbir mücadele ve düşünceye katkı sağlamayacak kadar ağır.

Çünkü 90'lı yıllarda bunun acısını fazlasıyla yaşadık.

Kürt-Türk, solcu-sağcı demeden yüzlerce hatta binlerce insan faili belli yada faili meçhul saldırılarla katledildi.

Eşler dul, çocuklar yetim kaldı

Ya peki değişen bir şey oldu mu?

Asla 'hayır'...

Ya peki geriye ne kaldı? telafisi mümkün olmayan büyük acılar.

Bugün karşı karşıya bulunduğumuz bu zorlu süreci atlatmanın yolu sivilleri öldürmek olmamalı.

Demokratik mücadele koşullarının zerresi dahi kalmış ise denenmeli.

40 yıllık çatışmalı ortamın, bu halklara neler sunduğunu hepimiz iyi biliriz.

Şartlar ağır ve çetin olabilir.

Ama bunu yeniden 90'lı yıllara dönerek çözemeyiz.

İnsan olabilmenin, insan gibi yaşayabilmenin olasılığı yine insani yaklaşım (Demokratik mücadele) koşullarıyla mümkündür.

Devlet için de, örgüt için de bu böyledir.

Belki siz böyle düşünmüyor olabilirsiniz, ama ben dün olduğu gibi bugün de böyle düşünüyorum.

Asl olan insandır.

Aslolan insan yaşam hakkıdır.

Bunun ötesi yoktur.

Bu temenni ve dileklerle, adı ve kimliği ne olursa olsun, sivil ya da üniformalı (hiç fark etmez) temel hak olan Yaşam hakkına namluyu doğrultan anlayışı kabullenmediğimi ifade etmek isterim.

Ve yine bu yolda yaşamını yitiren merhum  Aydın Ahi Şahsında tüm vatandaşlara Allah'tan rahmet kederli ailelerine başsağlığı diliyorum.