Sosyal ve toplumsal dönüşümler, seçimlerin metabolizmasını da bozdu.
Günümüz seçimlerinin,
Serada ilâç ve hormon ile şişirilmiş domatesten farkı yok.
'Halkın iradesi' nakavt...
Toplumsal dinamikler, kapı mandalı.
'Aşiret ' de kim??
Kanat önderlerinin, STK'ların, bir sosyal medya şaklabanı kadar itibarı kalmamış!!!
Seçim gemisinin dümenine, facebook, twiter oturmuş.
Rotayı üç-beş kalemşor belirliyor.
Siyasetin yalan-şişirme vaatlerini, boyayıp cilalayıp seçmene sunuyorlar.
Sorgulayan, yol gösteren yok.
Dünya menfaatleri için dalkavuk sanatını şahane sergiliyorlar. ki,
vallahi billahi bunlar kendi hanımlarının oylarına bile etki edemeyecek kadar kılıbık kalemşörler.
Ama buna rağmen sonuca dair racon kesiyorlar.
Yalanın bini bir para havada uçuşuyor.
Rant, çıkar, menfaat, haraç-mezat sosyal medyada pazarlanıyor.
Adaylar, aday kurmayları ve siyaset çevreleri de bunlara itibar etmiş olacak ki pek fazla sahaya indikleri yok.
Onlar da sosyal medyada fotoğraf paylaşarak günü kurtarmanın derdinde.
Dedim ya, seçimlerin metabolizması bozuldu diye.
Nerde o eski seçim heyecanı?
O yılları yaşayanlar iyi bilir.
90'li yıllar öncesi (yani Kürt siyasi hareketi siyasi arenaya inmeden önce), bu coğrafyada secim ve siyaset gündemi aylar öncesinde başlardı.
Dönemin siyaset liderleri, Demirel, Ecevit, Erbakan Özal ve diğerleri, seçim süreci boyunca en az üç-beş kere bu kente gelirlerdi.
Geldiklerinde, secim bürolarına uğramadan önce kentin kanat önderleri ve aşiret reislerinin evlerine gider onların çaylarını içer icazet alırlardı.
Demirel, rahmetli Kinyas Kartal'ın evine gitmiş ise, Ecevit Nordéz'ın en ücra köyüne gider Ebubekir'é Sekér Aga'nın kapısına dayanırdı.
Lakin eski camlar çardak oldu.
Dümen, artık kendi oğlunun oyuna bile hükmedemeyenlerin elinde.
Hani eskilerden bir söz vardı "Silah icat oldu, mertlik bozuldu " diye.
Günümüzde de facebook, twitter icat oldu sosyal-toplumsal denge bozuldu."
Yanı anlayacağınız,
Bir kelamı ile Şidan aşiretini yönlendiren rahmetli Kaya Beg (öner) yok artık.
Gevdan aşiretini tek bir vücut halinde bir arada tutan rahmetli Dirbaz Ağa, Hecer Aga yok artık.
(Sakın feodaliteyi yeniden gündeme taşıyorum diye yorumlamayın.)
Lakin bu ismini zikrettiklerim, belki köyde ya da dağda yaşıyorlardı ama bölgede hatırı sayılır insanlardı.
Önce düşünür sonra konuşurlardı.
Onlar için esas olan, bölgenin kalkınması, kültürel ve toplumsal değerlerdi.
Mesela, bir siyaset lideri, Merzikan aşiret büyüğü rahmetli Eşret Beg' in (bayer) kapısını çaldığında, Eşret Beg "köylüme, aşiretime danışmadan size herhangi bir söz veremem" diyebilecek kadar hassas düşünen bir şahsiyetti.
Botan aşiret büyüğü Ömer Ağa'ya sadakatsizlik etmek, görülmemiş bir şeydi.
Ve diğerleri.
(Hepsini de rahmetle anıyorum)
Seçimlerin nabzı bu aşiret bölgelerinde şekillenirdi.
Örf-anane, kültürel ve toplumsal değerlerden ödün verilmeden.
Lakin günümüzde böylesi saygın değerler mefta oldu.
Rant-çıkar ve menfaat endeksli bir seçim konsepti egemen oldu.
Baba oğula söz geçiremez olmuş.
Bazı istisnalar hariç,adeta herkes kendine hopluyor.
STK'lar, DKÖ'leri ve diğer sivil yapılanmalar dahi kaale alınmıyor.
Varsa yoksa 'Sosyal Medya'...
Gidişat kötü efendiler...
Gidişat kötü
Pireler berber oldu, develer tellal.
Kantarın topuzu kaçtı.
Vallahi billahi akla ziyan.
Böylesi kültürel ve toplumsal kırılmaların olduğu bir süreçte, hiçbir bölge, hiçbir aşiret herhangi bir siyasi yapının arka bahçesi değildir.
Kabul etsek de etmesek de, bu coğrafyanın yüzyıllardan buyana süregelen bir kültürel dokusu vardır.
Kimse geçmişinden uzaklaşmış değil.
Sosyal ve siyasal konjonktürde değişim olmuş ise dahi, Mahmed Piran yine ayni mahmed piran'dir.
Şidan ya da Ezdinan bireyinden, kültürel değerlerinden uzaklaşmasını bekleyemezsin.
Sonuç olarak, şapkayı öne alıp, yeniden ve yeniden düşünmek gerek.
Sandığa gitmeye sayılı günler kaldı.
Eğer ki bu kentin değerlerini dışlar ve üç-beş tweet paylaşımını kendinize esas alırsanız vallahi de billahi de bunun faturasını ağır ödersiniz.
Biz sadece gözlemler ve yorumlarız. Gerisi sizlere kalmış.
