İstanbul uçağındayım.

Camdan, Van coğrafyasının muhteşem güzelliğinin seyrindeyim.

Cidden çok az şehre nasip olacak bir güzellik.

Masmavi Vangölü.

Medeniyetler müzesi Akdamar Adası.

Yanı başında beyaz gelinliğini giyinmiş Artos ve Siyabend ile Xecé'nin aşkına tanıklık eden Süphan yani Sipan é Xelat...

Bilet fiyatları dudak uçuklatsa da 300 kişilik uçakta bir tek boş koltuk yok.

Ne yapsın garibim, 1900 km’lik yol otobüsle de çekilmez ki.

Hastası olan var, mahpusta yakını yatan var, taziyeye gidip gelen var, çoluk çocuğunun nafakası için İstanbul’u mesken tutan var.

Ben o muhteşem coğrafyaya dalıp gitmiş iken, yan koltuğumdaki vatandaş "Xoce... memleketimiz güzeldir değil mi?" diyerek beni o seyir keyfinden uzaklaştırıyor.

"Evet... güzeldir" deyip kestirmeden cevaplıyorum.

Abi konuşmayı seven birine benziyor.

Sıkılmış olacak ki, durmadan soruyor.

Kapatıyorum gölgeliği ve "buyur... anlat " diyorum.

Sohbet derinleşiyor.

50-55 yaşlarındaki Vatandaş, Gürpınar ilçesinin bir köyünden.

16 yıl öncesinde köyünden kalkıp İstanbul-Esenyurt ilçesine yerleşmiş.

İnşaatlarda fayans, sıva vs. işlerde çalışıp çocukların nafakasını çıkarıyormuş.

"Bu aralar işler nasıl?" diye soruyorum.

"Xoce...vallahi çok kötü "...diye cevapliyor ve devamında;

"Xoce... kardeşler ve yeğenler falan 7-8 aileyiz. Hepimiz de inşaat işlerinde çalışıp geçimimizi yapıyoruz. Fakat Suriyeliler geldikten sonra adeta gün ekmeğine muhtaç hale geldik"

"Nasıl yani?, Suriyeliler ne alaka? " diye bir soru daha yöneltiyorum.

İstanbul'a dair umutları paramparça olan Vanlı kardeşimiz cevaplıyor.

"Onlar gelmeden önce iyi-kötü bir iş buluyorduk. onlar geldikten sonra ( esenyurt'ta en az 200 bin Suriyeli var. Kürt ve Arap) ucuz yevmiyelerle çalışmaya başladılar. bu müteahhidin ve işverenin işine de geliyor. Bizleri bırakıp onları çalıştırmaya başladılar " diyor.

"Eee peki nasıl?... bu yevmiye kurtarıyor mu onları?" Diye soruyorum adamcağız;

"Xoce... Devlet her hanedanı nüfusa kişi başı aylık 100 dolar veriyor. elektrik, su, doğalgaz parası almıyor. Kimileri dükkan ve işyeri kurmuş vergi ödemiyor. Eeee niye kurtarmasın!!" Diye cevaplıyor .

Sohbet uzadıkça uzuyor.

Kokpitte gelen anons iniş için alçalmaya başlandığını ikaz ediyor.

Geleceği belirsiz olan Vanlı kardeşimiz sözlerini şöyle noktalıyor.

"Hani bir aralar, Boşnaklar, Arnavutlar, Azeriler geldi ya onlar devletin aslı unsurları biz Kürtler üvey evlat olduk ya!!!. işte şimdi de böylesi ikinci bir süreci yaşıyoruz." diye tedirginliğini dile getiriyor.

Ve son noktayı da şöyle koyuyor.

"Xoce... başını ağrıttım kusura bakma... Bizim dedelerimiz, ecdadımız, Bu Cumhuriyetin kurulması için Çanakkale, Gelibolu, Malazgirt cephelerinde binlerce şehit verdi. fakat biz bugün üvey evlat, daha dün gelenler ise öz evlat muamelesi görüyor. vallahi de billahi de ecdadımızın kemikleri sızlıyor.

Allah'tan inan bir kaç gün öncesinde, Esenyurt sokaklarında on Suriyeli bir Türkiyeliyi dövüyordu kimse de müdahale etmiyordu. peki bu gidişle sonumuz ne olacak!!!"

Vanlı yol arkadaşımın anlatım ve gözlemlerini siz okurlarınla paylaştım.

YORUM SİZLERİN...

konya escort bayanları ile sizde kendinize ayrıcalıklar tanıyın.

http://www.bisbro.com