Gazete manşetlerinde,

Sosyal medya hesaplarında,

Televizyon ve radyo programlarında,

Günlerce ve hatta haftalarca sık sık kullandılar.

En ağır hakaretleri etmekten imtina etmediler.

'Küstah' dediler, 'tilki' dediler,'fitnebaşı, İsrail uşağı', vs. vs...

Adeta küfrederek saldırdılar.

Yıllardır, halklar arası fitne ve husumeti derinleştiren 'Havuz-çamur medyasından' söz ediyorum.

'Fox, Akit, Sözcü, Akşam vs.vs'...

 

Doğu Perinçek grubu ve CHP ise bu güruha, yayınladıkları mesajlarla destek verdi.

Hakaret edilen ve aşağılanan ise Mesut Barzani şahsında topyekun Kürt halkıydı...

Hakaret -küfür ve aşağılama söylemleri havada uçuşurken, Halepçe, Enfal katliamları bir kez daha canlandı belleğimde.

86 ve 91 göç'ünde yaşanan acıları hatırladım.

Yani, Kürtlerin yüzyıllar boyu yaşadığı zülüm ve acılarının yazıldığı kitabı yeniden okur gibi oldum...

Her neyse ...

Bunu sonra tekrar konuşuruz.

Gelelim asıl mevzuya...

AKP VE HDP YAKINLAŞMALI

YENİ BİR SAVAŞA İZİN VERİLMEMELİ

Kim ne derse desin, Ortadoğu halkları olarak, Kürtler, Türkler, Araplar ve farslar, bu coğrafyanın kadim halkları olarak bir arada yaşıyor ve şöyle ya da böyle kader birliği yapmış komşu halklardır.

Ve  yüzyıllar boyu en büyük acıyı yaşayan yine Kürt halkıdır.

Parçalanmışlar, bölünmüşler, defalarca kıyıma uğramışlar...

Yüzyıllar sonrasında kalkıp, kendi kaderlerini belirleme ve siyasi bir statü kazanabilme adına referandum yaptılar.

Zira zerre kadar bir abartıya dahi mahal vermediler.

 

Ancak yukarıda isimlerini teşhir ettiğim cenah, zaman kaybetmeden savaş çığırtkanlığı yapmaya başladı.

Daha 15 Temmuz'un yaralarını sarmayan bir ülkeye ;

"Ayağa kalkın.. ne duruyorsunuz?, ülke toprakları elden gidiyor" provaksyonları ile ülkeyi yeniden sıcak savaşın içine sokma tellallığı yapmaya başladılar.

Bu kirli söyleme taraftar bulabilmek için de ilkin okları, sayın Cumhurbaşkanı ve hükümete doğrulttular.

Güney Kürdistan'da yapılan referandum karşısında yeterli sesi çıkarmamakla suçladılar.

Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan ve hükümet yetkililerinin söylemlerini yetersiz ve fazla ılımlı olarak yorumladılar.

Çünkü kendilerince, referandumla ülkenin güvenliği tehlikeye giriyordu!...

Hal böyle iken, tez elden savaşa gidilmeliydi.

Savaş... Savaş... Savaş...

Mehmetlerin öldüğü, kendilerinin sefa sürdüğü bir savaş.

Nede olsa onlar, bu konsepte yabancı değillerdi.

90'lardan bu yana bu ısrarlarını sürdürmüşlerdi.

Türk'ün, Kürt'ün çocuğu ölmedikçe, onların konuşabilecekleri bir şeyleri olmayacaktı.

Yoksulun çocuğu ölecek, onlar sırça köklerinde ihale pazarlığı yapacaklardı.

Bugün bile bu kirli geleneklerini sürdürüyorlar.

Gayri samimi 'Vatan-millet-bayrak'  edebiyatıyla,kitleleri galeyana getirme çabası içindeler.

İşte böylesi kirli bir niyet karşısında, zaman zaman şunları düşünmüyor değilim.

1-Çözüm sürecini bunlar mı baltaladı?

2-Suruç, Ceylanpınar, Yenimahalle saldırılarının tezgahında yer almışlar mıydı?

3-Sn. Recep Tayyip  Erdoğan ve hükümeti bunlar mı çözüm sürecinden caydırdı.

4-FETÖ darbesinin hayata geçmesinde bunların suç ortaklığı yok muydu?

Lakin, açık ve alenidir ki HDP ve DBP'li milletvekili ve belediye başkanları dahi tutuklanmadan önce söz konusu cennah tarafından hedef gösterilmişlerdi.

 

İşte, bu gün de, Mehmede başka cephelerin yolunu gösteriyorlar.

Kısacası, tehlikeli ve büyük bir oyunun hesabı içindeler.

Bu oyunları Ve kirli tezgahları boşa çıkarmak da başta sn. Cumhurbaşkanı ve hükümet üyelerine düşer.

Bu tür niyetlerin hayat bulamaması için, Kürt siyasetçi ve seçilmişlere daha büyük görevler düşüyor.

Geçmişte olup biteni bir yana bırakıp,tüm husumetlerden arınıp daha aklı selim bir şekilde davranmak zorundalar.

Zira, bu kirli  tezgahların bozulmaması durumunda, bizleri büyük felaketlerin beklediğini unutmamalıyız.

Hepimize yazık olur...hepimize...

Türk'e yazık olur.

Kürd'e yazık olur.

Laz'a, çerkeze'e, boşnak'a yazık olur.

Alevi-sunni bi cümle 80 milyona yazık olur.

Umarım, hayal kırıklığı yaşamamıza mahal verilmeden, şer çetelerinin, kirli oyunları boşa çıkarılır.

Birlikte, ortak yaşam temelinde, savaşsız, ölümsüz bir ülkede yaşamak dileği ile kalın sağlıcakla...