Sevgili okurlar, değerli Van Ekspres Haber Sitesi’nin bana ayırmış olduğu bu köşede, daha öncede ifade ettiğim üzere, esasında ‘VAN’ üzerine yazılar yazmak istiyorum. Hatta bu günkü yazımın konusu, “Siyasi Partilerin Van’daki performansı” idi. İktidar partisi ve muhalefet partilerinin 10 yıllık karnelerine bakacaktık. Fakat ülke gündemi karışınca, o yazı haftaya kaldı…

ÜLKE OLARAK KARANLIK GÜNLERDEN GEÇİYORUZ

1960, 1971, 1980 askeri darbelerine yakın karanlık günler. İfade özgürlüğü, halkın seçme ve seçilme hakkı ayaklar altında. Her sabah yeni bir hukuksuzluğa, yeni bir darbeye uyanıyoruz. Son operasyon CHP’li Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’a yapıldı.  

Hastalıklı bir zihniyetin içine sindiremediği gibi bir şeyler var. Halka deniliyor ki; iktidarı da, belediyeleri de bize vereceksiniz ! Muhalefet partilerine oy vermeniz yasak. Evet demokrasi var ama bize oy vermeniz şartıyla !

Ya benimsin, ya kara toprağın…

Bu hukuksuzlukların arka planında AKP’nin alternatifsiz olduğunu dayatma isteği vardır ! Çünkü güç zehirlenmesi yaşayan İktidar Partisi, kendini devletin sahibi gibi hissediyor. Oylarının  azalmasına tahammül edemiyor. DEM’in ardından CHP’ye de “isterse gaddarlaşabileceği” mesajını vermek istiyor.

Beşiktaş operasyonuna bahane edilen firma; EÜAŞ, TAPDK, DHMİ, Yargıtay, Siirt İl Özel İdaresi, yüksek öğretim kurumları ve Şanlıurfa, Gaziantep, Uludağ, Pamukkale, Meram, Balıkesir, Antalya, Cerrahpaşa hastanelerinin ihalelerini Devletten, diğer bir çok ihaleyi de AKP’li İsparta, Bahçelievler, Elazığ, Trabzon Büyükşehir, Kahramanmaraş Büyükşehir, Haliliye, Yakutiye Belediyelerinden alan bir firma. Bu ihalelerin toplamı 4 milyar TL’nin üzerinde. Operasyon yapılacaksa tüm bu Belediyelere birlikte yapılmalıydı.

Amaç farklı. DEM’li, CHP’li belediyeleri itibarsızlaştırma, siyasi linç. Şöyle ki; CHP’li Beşiktaş Belediyesinin 31 meclis üyesinin tamamı CHP’lidir. Yani Beşiktaş halkı AKP’li veya MHP’li bir tek meclis üyesi seçmemiştir. Bu operasyon aynı zamanda seçmene yapılmıştır.

Bugün halkın oylarıyla seçilmiş Hakkari, Esenyurt, Mardin, Batman, Halfeti, Tunceli, Ovacık, Bahçesaray, Akdeniz Belediye Başkanları ve onlara oy veren vatandaşlar da aynı durumdadır.

İddialara göre sırada DEM’li tüm belediyeler ile CHP’li Beyoğlu, Sancaktepe, Eyüpsultan, Şişli ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi de vardır. Türkiye karanlık günlerden geçmektedir. 783 Bin Kilometre Karelik ülke bu çağda bu yaşananları hak etmemektedir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan son günlerde yaptığı konuşmalarda sıkça, “Yarın arkamızdan bir Tayyip Erdoğan vardı, dürüst, ahlaklı, mert, vicdanlı, merhametli adamdı denilmesi en büyük arzumuz, duamızdır” diyor. Ben açıkçası bundan pek emin değilim.

ORTADOĞU BATAKLIĞINA SAPLANIYORUZ

İç politik, ekonomik, hukuksal, sosyal, kültürel, demografik sorunlarla boğuşan yoksullaşan ve her gün yeni bir skandala uyanan Türkiye, dış politikada da son derece kötü durumdadır. Giderek orta doğu bataklığına saplamaktır.

2002’de iktidara talip olan AKP, halka ‘Türkiye’yi Avrupa Birliğine Tam Üye’ yapma sözü vermiş, Kemal Derviş ekonomi programına sadık kalacağını beyan etmiş bir partidir esasında. İlk yıllar sözünde durmuştur da.

Ancak bu gün geldiğimiz nokta Türk filmlerine konu olacak cinstendir. Avrupa Birliğine girmeyi bekleyen Türkiye, kamyon kasasında dolaştırılıp Ortadoğuya bırakılmış gibidir.

Saraylarda yaşayan şahsım devletinin tek hedefi, Şam’daki Emevi Camiinde namaz kılmaktır. Türkiye’deki toplam 89.817 cami yetmemektedir. Emperyalizmin ve Siyonizmin “Siz 783 Bin Kilometrekareye sığmazsınız, sizi orta doğuya bekliyoruz minvalindeki BOP planına” alet olmaktadır.    

Emperyalizm ve Siyonizm gözüne kestirdiği (eskiden beri) 783 Bin Kilometre Karelik Türkiye’nin, Trump’un değimiyle ‘dinlenmiş, hiç savaşmamış dinç bir ordusu’ vardır. Irak ve Suriye’den sonra hedef İran olsa da, sonraki adım Türkiye olduğundan oyuna şimdi dahil edilmeli, Emevi Camiinde namaz kıldırılmalıdır.

 

TÜRKİYE DAVET EDİLMEDİ

3 gün önce Roma’da ‘Esad sonrası Suriye’nin geleceği’ konulu bir toplantı düzenlendi. Toplantıya ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya katıldı. 5 NATO üyesi. NATO üyesi Türkiye’nin Suriye’yle 911 km sınırı, AB ile yapılan Geri Kabul Anlaşması gereği bünyesinde barındırdığı 4 milyon Suriyeli var. Ancak Suriye’nin geleceği toplantısında Türkiye davet edilmiyor.

AKP hükümeti dış politikada Türkiye’yi 23 yıldır defalarca küçük düşürülmüştür. Mesela Türk Askerinin başına Çuval geçirilmesi, Mavi Marmara, Sisi, kardeşim ESAD-zalim ESED, Kaşıkçı, Rahip Brunson, Deniz Yücel, Deniz Feneri, Kremlinde ayakta bekletilme,  F35, S400, Trump’un mektupları, vs. vs. uzayıp giden bir liste.

Fakat medyamıza göre Şam Fatihi Recep Tayyip Erdoğan. Emevi camisinde namaz bizim hakkımız. Hatta hızını alamayanlar, Halep ve Şam ile yetinmemekte, Musul ve Kerkük’e de şimdiden Türk Plakası yazmaktadır.

Halk, ABD’nin Türkiye’nin gücünü anlayıp boyun eğdiğine, Avrupa Birliği’nin dize geldiğine ama ekonomimizi dış güçlerin bozduğuna inanıyor. (Garip ki ne garip.)

Bunu canhıraş bir şekilde savunanlar, kabul etmeyenleri dinsiz, kafir, şuursuz, halk düşmanı, vatan haini ilan etmektedirler. Aynı zamanda devlet aklı diye çok kullanışlı bir kavram ortaya atılmakta, İktidar ve küçük ortağına inanılmaz bir konfor alanı yaratılmaktadır. “Sizin aklınız ermez, devletin bir bildiği vardır” denilmektedir.

Bu nedenle dış politikada destanlar yazan AKP ile Türkiye arasında ‘ya benimsin ya kara toprağın tarzı bir ilişki’ yaşanmaktadır. Yasama, Yürütme ve Yargıya sahip AKP, yerel yönetimlerin de kendisinde olmamasını “haklı olarak” kabul edememektedir.

Haksız mıyım ?

******************************

AİLE YILI…

Emekliler yılından sonra 2025 “Aile Yılı” ilan edildi geçen gün. 2024’te Emeklilere yazık oldu. Bu yıl Ailelerin “Allah Yardımcısı Olsun.” Yazık oldu, keşke ilan edilmeseydi…