DBP Belediyelerinin neredeyse hepsine kayyum atandı, ayrıca Van ve Muş’ta olan ve kadına yönelik şiddet alanında çalışan VAKAD ve Muş Kadın Çatısı Derneği gibi iki önemli kuruluş da kapandı.

 

Kayyum atanan belediyelerin ilk işi kadın merkezleri, kadın sığınma evleri, kadına yönelik şiddete karşı acil durum hatlarını , kreş ve gündüz bakım evlerini kapatmak oldu. Hatta Van Belediyesi kayyumu daha da ileri giderek kadın şoförlerin görev yerlerini değiştirdi ve kadın zabıtaları görevden aldı.  Buna ek olarak başka birimlerde yer alan kadınların da işlerine son verdi. Yine Van Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki Kadın Yaşam Merkezi gibi kadınlara mesleki kurslar, atölyeler, sosyal etkinlikler , eğitimler, seminerler organize eden koca bir kuruluşu önce bu birimle ilgili müdürlüğün başına bir erkek atadı sonra da kapattı. Edremit Belediyesi kayyumu da Edremit’teki tek çocuk kreşini kapattı. Zaten kayyumlardan önce kadın belediye başkanlarının büyük bir çoğunluğu cezaevlerine kapatılmıştı.

 

Belediyeler kadınların var olmalarında önemli bir araçtır. Kadın belediye başkanlarının olması bile o yerleşim yerinde kadınları ve erkekleri psikolojik ve sosyal olarak etkilemektedir.  Belediyeler kadınların yaşamlarını kolaylaştırma, dönüştürme, gündelik yaşam yükünü azaltma (Erciş belediyesinin tandırevi projesi veya Bağlar Belediyesi’nin Çamaşır Evi kurması gibi), ekonomik açıdan güçlendirme (iş sahibi yapma, istihdama yönelik kurslar açma, çalışan kadınlar için kreş hizmeti, bizzat belediyede çeşitli kadroları kadınlara ayırma ki buna Van Belediyesi zabıtaları ve otobüs şoförü kadınlar örnektir. Ayrıca Başkale Belediyesi’nin henüz yaptığı Kadın Emeği Çarşısı Başkale gibi kapalı bir topluma belediye tarafından kadınlara açılması da çok önemli bir adımdır), kadına yönelik şiddetle mücadele merkezleri/acil yardım hatları açma, kadınları sosyalleştirme (kadınların gidebileceği parklar, sanat merkezleri kurmak veya Van Belediyesi’nin kadınlara Perşembe günleri otobüsleri ücretsiz yapmak gibi) gibi çok önemli işlevleri vardır.

 

2000 yıllarının başlarında Kadın Dostu Belediyecilik kavramı biz feministlerin lügatına girdi. Belediyeler stratejik planlarına kadınlarla ilgili çalışmaları teker teker koydular. Hatta kadın dostu belediyeciliği Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu gibi uluslararası kuruluşlar destekledi. Bunun yanı sıra Sabancı Vakfı gibi kuruluşlar da bu çalışmalara destek verdiler. Belediyelerde kadınlara yönelik çalışmalar başlamışken toplum fikren ve psikolojik olarak buna hazır olmuşken kayyumların atanması ile kentler kadınlar ve toplum açısından 20 yıl geriye gitmiş oldu. Kadın şoför kadının güçlenmesi için önemli bir adımdır, kadın zabıta bu toplumu dönüştürmek için önemli bir adımdır. Ancak bunlardan bile geri dönülmesi kadınların kazanımlarının ihlalidir. Hele bir de gerekçe ‘kadından şoför olmaz’ oluyorsa bu toplumda ciddi bir travma etkisi yaratmaktadır. Ayrıca bu kadına yönelik ayrımcılıktır, hatta kadın düşmanlığıdır.

 

Belediyelerin ve kadın örgütlerinin kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık konusunda önemli çalışmaları varken bunları kapatmakla ve kadınlarla ilgili atılmış önemli adımlardan geri dönmekle bu kentte kadına yönelik şiddet oranının artmasına şaşırmamız gerekiyor. Ki 2017 yılının geride bıraktığımız bu 2 ayında Van’da 5 kadın  katledildi. Şiddet gören kadınların başvurduğu kurumların kapanması ile bu kurumların tespit ettiği intihar, intihar girişimi ve aile içi şiddet verilerine de ulaşamaz olduk. Van’daki kadınlar bu merkezlerin kapatılması ile daha da korunmasız hale geldiler. Şiddet gören kadınların danışacakları, destek alacakları kuruluşlar kapandı. Kadınların karakola, adliyeye gitmeleri belediye veya bağımsız kadın örgütlerine gitmeleri kadar kolay olmuyor.  Kadınların devlete aile içi sorunlarını özellikle kamu hizmeti verenler tarafından uğradıkları şiddeti raporlamak özellikle bu olağanüstü dönemde rapor etmeleri oldukça güçtür. Kadınlarla çalışma yapan kişiler kadınların bu ruh halini iyi bilirler. Kadınlar aile içi şiddeti rahatlıkla anlatamamaktadırlar, karakol, savcılık gibi kurumların fiziki koşulları bile kadınların bu kurumlara güvenle gitmelerine engeldir. Kayyum marifetiyle kapatılan, işlevsiz kılınan kadının toplumdaki yerini dönüştürmeye, iyileştirmeye yönelik tüm uygulamaların kaldırılması ile kadına yönelik şiddet artacaktır, kadınların yükü artacaktır kadınların günlük yaşamları zorlaşacaktır hatta açıkça görüldüğü gibi kadın cinayetleri artmaktadır.  Bunun yükünü taşımak kayyuma ve temsil ettiği zihniyete fazlasıyla ağırdır. Derhal vazgeçilmelidir.  Kayyumların bu uygulamaları size kadınların katledilmesi, şiddete uğraması, istismara uğraması olarak geri dönüyorsa bunun bedeli çok ağır olacaktır. Vicdan denen olgu yastığınıza başınızı koydurmayacaktır.