Bayramın ilk günü.

Ablam ve yeğenimle, kurtuluş parkında, oturmuş çay içiyorduk.

20-25 yaşlarında, üniformalı iki polis memuru yaklaştı.

İçten bir tebessümle "Teyzeciğim, amcacığım hayırlı bayramlar"  dediler.

Abla-kardeş şaşkınlıkla bakıştık.

Küçük bir temenni ve tebessüm ne kadar da hoşumuza gitmişti.

Biz de aynı samimi duygularla kendilerine karşılık verdik.

O pozitif enerji ve tebessümle geçip masalarına oturdular.

İki çay isteyip, yanlarında getirdikleri böreği afiyetle yemeğe başladılar.

Ablama dönüp "bacım şaşırdın mi?" Diye sordum.

" Şaşırmadan öte çok keyif aldım  " diye cevapladı.

Bakınız...

Kürt bir annenin yüreğinin saklı yerinde duran beklentiye bakın.

Tasavvur edin.

Bir Kürt annenin, bir polis memurunun hissettirdiği sıcak sinerji karşısında duyduğu memnuniyeti tasavvur edin.

56 yaşındayım.

Ömrümün 3 çeyreği bu coğrafyada geçti.

Çok şeye tanıklık ettim

Polis ölümlerine..

Kürt çocuklarının, infaz ve ölümlerine.

Gece yarısı ev baskınlarına tanıklık ettim.

Bizleri birbirimize düşman eden kirli söylemler duydum.

Polis ve askerin asla kürde tebessüm edemeyecekleri söylemlerine şahitlik ettim.

Bati illerinde, Kürtçe türkü söyledikleri, Kürtçe konuştukları için vahşice katledildiklerine tanıklık ettim.

Yanı anlayacağınız, bunca yıldır, kin, nefret ve ayrışma politikaları ile büyük acılar yaşadık.

Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Sünnî, alevi on binlerce canımızı yitirdik.

Bayramlarımız karartıldı.

Bir tek şey, sadece bir tek şeyi yapmayı başaramadık.

O da ne biliyor musunuz?

BİRBİRİMİZİ ANLAYABILMEYİ VE SEVMEYI.

Oysa, büyüklerimden dinlemiştim

Bir jandarma köye geldiğinde, hangi Kürt köylüsünün kapısını çalsa, o köylü, çocuğunun nafakası olan yumurtayı ya da tavuğu jandarmaya ikram ederdi.

Bayram namazı ilk köy karakoluna gider askerin bayramını kutlardı.

Bilirdiler ki, asker gurbetliktir.

Bilirlerdi ki , gözleri sevdiklerinin yolunu gözler.

Ya peki ne oldu bu günlere geldik?

Ne oldu da böyle birbirimize düşman gözüyle bakar olduk?

Birbirimize doğrulttuğumuz namlular ne zaman aşağı düşecek?

Hangi makam, hangi iktidar, çocuklarımızın canından daha kıymetli olabilir ki???

Bir arada insanca yaşayabilmek için, birbirimizi sevebilmek için, ırkın ya da dilin farklı olması neyi değiştirir?

Ha samsunlu olmuşuz ha Vanlı..

İnsanca yaşayabilmenin önünde engel mi?

Eeee peki daha ne bekliyoruz?

Eeee peki kucaklaşmak, namluları indirmek için zaman gelmedi mi???

Bence tam da zamanı.

Gelin önce kendimizden başlayalım.

Bayramlaşalım kucaklaşalım.

Eğer ki biz bunu başarırsak,

Eğer ki, samsunlu polis Vanlı Kürt ananın bayramını kutlarsa,

Ve eğer ki Cizreli Rojbin, Manisali Jandarma mehmed'e sarılırsa vallahi de billahi de yukarıdakilerin rotasını değiştiririz.

Bu umud ve dileklerle tüm Türkiye halklarına İYİ BAYRAMLAR....